Azra annesinden, Melisa'nın annesini aramasını ve uçağın kaçta olduğunu sormasını istedi. Korku dolu bir bekleyişle taksiden dışarıyı izliyordu.
Onun gitmesinden korkuyordu. Ona fazla alışmıştı. Ve ondan hoşlanıyordu.
Küçükken oyuncak bebeklerinin olmasını isterdi hep, ama ailesi alamazdı bir türlü. Azra onlara kızardı, küserdi, sonra da odasında ağlardı.
Bir gün odasına küçük bir kız çocuğu kız geldi. Sarı, bukleli saçlarıyla odaya gülümseyerek girdi. Elinde iki tane oyuncak bebek vardı. Azra istemeden kıskandı yabancıyı. Kız ona gülümseyerek baktı.
"Oyun oynayalım mı?" Diye sordu.
Azra başını eğdi ve dudaklarını büzdü. Utanmasa ağlayacaktı. Ama annesi görse üzülürdü.
"Benim oyuncağım yok." Dedi titreyen sesiyle. Küçük kız hiç düşünmeden uzattı elindeki bir oyuncağı. O oyuncak, en sevdiği oyuncak bebekti. Ve daha ilk kez gördüğü bir kıza vermişti. Böyle düşününce biraz üzülse de gülümsemeye devam etti.
"Al bu senin olsun." Azra utanarak aldı bebeği eline.
"Teşekkür ederim, senin adın ne?" Sesi sessiz çıkmıştı.
"Melisa." Dedi küçük kız kıkırdayarak. "Ben senin adını biliyorum ama merak etme."
İkisi de tanıştıkları ilk günü düşündü birbirinden ayrı. Aynı anda gülümsediler ve aynı anda ağlayamaya başladılar.
Azra yetişemedi ve Melisa kalkan uçakla beraber gitti.
Fakat kaderin insanları ne zaman birleştireceğini, ne zaman ayıracağını ikisi de bilmiyordu. Tek bildikleri şey ikisinin de kalbi birbirleri için atıyordu.
Belki ilerde yeniden yanyana gelirlerdi, belki yana yana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pain.
Short Storytamamlandı- Kestiğin saçlarının arasında benim yıldızlarım vardı. Sonra sen saçlarını kestin ve benim tüm yıldızlarım kaydı. [girl×girl]