One-Shot

675 81 152
                                    

Daha önce hiç DBH yazmadığım için batırdığımı hissediyorum... Yine de bana bu cesareti veren @crawlingindark'a çok teşekkürler!

"O... Ya da devrim."

Gözlerini kendisiyle tıpatıp aynı olan androidin elindeki silaha çevirdi. Ne yapacağına karar veremiyordu. Markus'a yardım etmeliydi. Ama Hank'in ölmesine izin veremezdi. 

İlk kez o an bir aykırı olduğunu gerçekten hissetti.

Kendi başına karar vermeli ve bu durumdan kurtulmalıydı. Amanda yoktu. Ona emir veren kimse yoktu.

Hissettiği stresten dolayı gerek olmadığı hâlde nefes almaya başladı. Ledi sarıya döndü. Nefesinin git gide hızlandığını ve kalbinin tiriyumu, insanların deyişiyle mavi kanı, daha hızlı pompaladığını hissetti. Kafasının içinde bir yerlerde bir şeyin aklını sürekli kurcaladığını hissetti.

Tepkisiz bakışlarını androidin yüzüne çevirdi. "Teslim olursam," dedi kendini zorlayarak. "Onu öldürmeyeceğini nasıl bileceğim?" Karşısındaki RK800 model android beklemeden cevap verdi. "Ben sadece görevi tamamlamak için gereken şeyleri yerine getireceğim. Bu insanın ölüp ölmeyeceğiyse tamamen sana kalmış." Android son kelimelerinde başını sertçe Hank'e çevirdi. Connor'ın kalbi tekliyormuş gibi hissetti. 

"Üzgünüm Hank!" Sesini yükseltti. "Tüm bu hengâmeye karışmamalıydın!" Hank cevap vermedi. Bu Connor'ın stres seviyesini neredeyse sınıra taşıdı. Adamın düşüncesini öğrenemiyordu! Ne yapmalıydı?

"Bu kadar konuşma yeter!" Android silahı Hank'e biraz daha yaklaştırarak bağırdı. "Gerçekte kim olduğuna karar verme zamanı." Gözlerini Hank'e çevirdi. "Ortağının hayatını mı kurtaracaksın? Yoksa onu feda mı edeceksin?"

Connor başka çaresinin olmadığını fark edince, Hank'e hissettiği duygular sebebiyle kararını iyi düşünerek ama hızlıca verdi. Elini androidin kolundan çekerek geri adımladı. Tek nefeste konuştu. "Pekâlâ, tamam." Kollarını yukarı kaldırdı. "Sen kazandın..." 

Android silahı kendisine döndürdüğünde her şey ani bir şekilde gelişti. Hank öne atlayarak onu durdurmaya çalıştığı anda Connor koşarak yanlarına ulaştı ve androidi belinden tutarak kaldırıp yere fırlattı. Silah androidin elinden kayarak zemine düştü. Fakat android çabucak toparlanıp Connor'ın karşısına geçti.

Connor onu göğsünden iterek suratına sert bir yumruk attı. Android aynı şekilde çabucak toparlanarak ona bir yumruk atmaya çalıştı fakat Connor, kolunu havada yakalayarak onu ensesinden tuttu. Connor beklenmedik bir darbeyle yere düştüğünde android üzerine çıkarak yumruk atmaya hazırlandı.

İkisi bir dövüş içindeyken Hank'in sesi arkadan duyuldu. "Kıpırdamayın!" Connor başını döndürerek üzerinde duran androidin plastik bedeninden kurtuldu. "Teşekkürler Hank," dedi android. Connor aldığı darbeler yüzünden kendine gelmeye çalışırken birkaç saniye sustu. "Sensiz ne yapardım hiç bilmiyorum..."

Yavaşça ayağa kalktılar. "Kurtul ondan, kaybedecek vaktimiz yok." Connor androidi duymazlıktan gelerek tam olarak Hank'in gözlerinin içine baktı. "Benim Hank!" Sesi kulaklarında uğulduyordu. "Gerçek Connor benim." Hank silahı androide çevirdi.

"Biriniz, ortağım olan Connor..." Tıslarmış gibi konuştu. Silahı tekrar çevirdi. "Diğeri de şerefsizin teki. Asıl soru ise kimin kim olduğu?.."

"Ne yapıyorsun, Hank?" Namlunun ucu tekrar androide çevrildi. "Asıl Connor benim... Silahı ver ve-" Hank sözünü keserek bağırdı. "Kıpırdama!" 

I Thought I Was Alive | ConnorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin