Medya:gizemlikisi_
İyi okumalaar
Mert'in arkadaşlarıyla tanışmaya geldiğim zaman açıkçası çok da hoş karşılamamışlardı beni. Tamam normaldi sonuçta tanımadıkları bir kızın ilk başlarda kucaklarına atlayacak değillerdi ama bu kadarı da fazlaydı bana göre. Aslında böyle söyleniyorum ama sinirim sanırım sadece Pelin denen o kızaydı. Mert'in yanındayken beni gördüğü andan itibaren radarındaydım ve bu hoş değildi. Kötü bakışlar atıyordu açıkçası ve ben yavaş yavaş sinir oluyordum. İlk başta onu haklı bulmuştum çünkü sevgilisi olduğunu düşünüyordum ama değildi. Sadece Mert'e yılışan bir kızdı. Bunu öğrendiğimden itibaren sinir olmaya başlamıştım. Nasıl da gurursuzdu ama öyle. Resmen Mert elinin tersiyle ittiriyordu ama o hala yılışıyordu. İnsanda birazcık gurur olmalı ya. Aman ne söylendim be. Bana ne ise. Bu Mert ve Pelin'in arasındaydı sonuçta.
Mert'in tanıştırdığı diğer arkadaşı ise Deniz'di. Hani şu gözleri okyanus mavisi, beğendiğim çocuk. İlk tanışmamız olduğu için aşırı soğuktu ya da yapısı öyleydi bilemiyorum... Pek konuşmadı kısa cevaplar vererek kendini tanıttı ve sohbet boyunca telefondan kafasını kaldırmadı. İnsanlar sandığımız gibi çıkmayabiliyormuş bense onu sıcak sanıyordum hele o gülümsemesiyle. Ama o gülümsemeden hiçbir eser yoktu. Bir ara telefondan bir şeye sinirlenip küfür savurdu. Sonra da Mert'in kulağına eğilip bir şeyler fısıldayıp uzaklaştı. Bugün için o kadar heyecanlanmıştım ki hevesim kursağımda kalmıştı. Deniz garip bir çocuktu oraya tanışmaya gittiğimde benden rahatsız olmuştu belki de tüm gün kafama bu düşünceler dönerken yarın Alya'nın annesi ve babasının geleceğini hatırlayıp eşyalarımı toplamıştım. Bu gece eve gidecektim ve tedirgindim. Hiç gitmek istemiyordum ama Alya'yı ailesiyle rahat bırakmam gerekiyordu. Alya tedirgin olduğumu anlayıp "Burada kalabilirsin. Gitmek zorunda değilsin" dediğinde içimde tuttuğum nefesi sıkıntıyla dışarı üfledim. Biliyor musun Alya bende gitmek istemiyordum ama seni ailenle rahat bırakmak istiyordum. "Ailenle yalnız kalmalısın hem beni merak etme bunu da atlatabilirim" dediğimde saçlarımı karıştırarak "Eve varınca haber ver Simacık" gülümsedim ve eşyalarımı alıp eve doğru yol aldım...
Evin kapısının önüne geldiğimde içeri girmeyi hiç istemiyordum. Dönüp başka her yere gidebilirdim de bu eve giremezdim. Aslında bu ev benim çocukluğumdu ve ben sanırım çocukluğumdan kaçıyordum. Bu eve her geldiğimde eskiler aklıma geliyordu. Babamın beni eve getirdiği kadınlar yüzünden dövüşleri, babaannemin her zaman beni koruması, her şeye göğüs germesi, beni şu dünyada kimse sevmezken onun beni sevmesi...
Evet sonunda cesaret edip zile basabilmiştim. Onunla karşılaşsam ne diyecektim onu bile bilmiyordum. İkinci çalışımın ardından kapıyı açan bir kadındı. Şaşırdık mı? "Sen kimsin?" diye soru yönelttiğinde umursamadan içeri girdim. Babama dönüp 'bu kızda kim' falan diye soruyordu. Odama geçtim ve kulaklığımı takıp hiçbir şeyi umursamadan müzik dinlemeye başladım...
Şu iki günü zor atlatmıştık bugün Alya'ya geçiyordum mutluydum ve huzurluydum. Bugün 8 Ekim'di Alya'nın doğum gününe son iki gün. Çok heyecanlıydım. Tüm okulu Alya'dan gizli davet edebilmiştim ve acayip güzel olacaktı. Alya'nın evine geçmeden önce onun çok beğendiği çantayı aldım öyle geçtim. Kafamda her şey tamamdı umarım bir aksilik çıkmazdı. Alya için düzenlediğim partiye Mert'i de çağırmıştım. Umarım Deniz gelir diye dua ediyordum içimden. Bana ne oluyordu bilmiyordum ama onu görmeden, gülüşünü görmeden yapamıyordum. Onu kafamdan çıkartamıyordum. Alya'yla paylaşmadığım için üzgündüm biraz ama onunda zamanı gelecekti şu an tek odaklanmam gereken Alya'nın doğum günü partisiydi...
"Her şey tamam" Lara'nın mesajını gördüğümde Alya'yı eve götürme zamanı gelmişti. Bugün onu alış veriş yapacağız diyerek dışarı çıkartmıştım. Lara ve Yavuz da eve geçip orayı süsleyeceklerdi. Aklımda her şey kusursuzdu eve geçiyorduk Alya'yla. Hiçbir şeyden habersiz çok tatlı gözüküyordu. Evine geldiğimizde anahtarı çıkarttı ve deliğe sokup çevirdiğinde yavaşça kapıyı açtı. Her yer karanlıktı. Eliyle ışığı bulduğunda açma düğmesine basmasıyla konfetilerin havada uçuşması bir oldu. Bu onun ürkmesine sebep olsa da mutlu olduğu yüzünden belliydi. Bana dönüp "Senin başının altından çıktı dimi bunlar" gülümsemesine gülümseyerek karşılık verdiğimde kafamı sallamakla yetindim. O mutlu olduğunda ben de mutluydum. En güzel dostlukta buydu bence onun mutlu olmasına mutlu olmaktı. Alya ortama karışıp kaynaşıyordu. Ben de içecek almaya mutfağa gittiğimde telefonla sinirli bir şekilde konuşan Deniz'i gördüm. "O adam bu gece ölecek!" sinirle saçlarını karıştırırken aynı sözleri tekrar söyledi. Mutfak dolabının arkasına saklanmış onu dinlerken kendimi filmlerde ki ajanların telefon dinlediği sahnelerde hissettim. Hangi adamdan bahsediyordu ki hem öldürmek ne demek yahu bu adam ne saçmalıyordu böyle. Yoksa bu soğukluğu buradan mı geliyordu diye düşünürken omzumda bir el hissettim. İşte şimdi sıçtın Sima...
"Beni mi dinledin sen?" hesap sorar gözlerle karşılaşmak ürkmeme neden olmuştu. Kekeleyerek "Ha..hayır" diyebildim sadece. "Ne duydun?" soru sorar gözlerle bakarken onu dinlediğimi anlamıştı. Anlamamak elde değildi mutfak dolabının arkasına saklanıp başka ne yapabilirdim ki? "Bana bak sarı duyduğunu biliyorum bundan birine bahsedersen duyduklarının aynısını sana yaptırırım!" diyerek omzuma koyduğu elini çekip uzaklaşmıştı. Korkup cevap veremediğim için kendime kızmıştım. Beni resmen tehdit etmişti. Neden soğuk olduğuna şimdi anlam veriyordum. Peki sarı nedir yahu? adımı söyleyebilirdi ne sarısı yani sevmem ben böyle lakapları...
Mert o çocukla nasıl arkadaşlık yapıyordu? Yoksa Mert onunla beraber bu işleri mi yapıyordu? bu düşüncelerle kafamı meşgul ederken Mert'in bana doğru geldiğini fark ettim. İyi insan lafın üstüne gelirdi yoksa kötü insan mıydı Mert? bunu daha sonra düşünecektim. Yanıma geldiğine gülümseyerek "Nasıl gidiyor?" sorduğum soruya gülümseyerek "Biraz sıkıcı belki benimle dans edersen renklenebilir bu parti" dediğinde kıkırdadım. Dans edecektim tabii ki sonuçta arkadaştık. İnsanların ortasına geçtikten sonra dans etmeye başladık. Aslında bu aramızda ki mesafe beni biraz da olsa rahatsız ediyordu. Gözlerim bize köşede durmuş nefretle bakan Pelin'e kaydı. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum çünkü buradan o kadar komik duruyordu ki. Anlamıyordum bu kızı. Mert onu sevmediği halde Mert'in sürekli peşinde dolanıyordu. Ona rahat vermiyordu. Ama Mert'in böyle bir kızla sevgili olmaması beni bir nebze de olsa rahatlatmıştı...
Dans bittikten sonra Alya'nın hediyelerini açmak için masanın etrafında toplandık. Herkes çok güzel hediyeler almıştı. Çanta, ayakkabı,elbise, cüzdan vb gibi hediyeler. En çok benim hediyemi beğenmişti. Çünkü o çantayı çok istiyordu ve bunu bildiğim için bunu almıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUPA KIZI
ChickLitHani insanların böyle hayatında bir dönüm noktası olur ya ben de o noktadaydım işte. Her şey flu bir şekilde taksinin camından bakarken buldum kendimi,hayatı sorgularken... Ben Sima, 18 yaşında üniversite'ye yeni geçmiş bir kızım. Şu dünyada tek ist...