Yanılmıştım.Rüyamda onu görmemiştim çünkü bir dakika bile uyuyamamıştım.Durmadan onu düşünüyor bunun nasıl olduğuyla ilgili sorulara cevaplar arıyordum.En azından bir şey kesindi. Halüsinasyon görmemiştim.O gerçekten vardı.Kanlı, canlı ve fazlasıyla gerçekti.5 yıl boyunca onu kafamda yarattığıma ikna olmuşken şimdi minik dişlerini göstererek gülümseyen gerçek bir insanla karşılaşmak beni altüst etmişti.
Yataktan kalkarken onu tekrar göreceğimi düşününce midemin gerginlikle kasılmasına,boğazımdaki hafif yanmaya engel olamıyordum.Dün aptalca davranmıştım. Muhtemelen biraz kaçık olduğumu düşünüyor olmalıydı.Yeni tanıştığı birine şaşkın şaşkın bakan ve konuşmakta bile zorlanan kaç kişiyle karşılaşabilirdiniz ki bu hayatta. Kendimi tokatlamak veya Nari'yi aramak seçenekleri arasında gidip geliyordum.Ama şuan daha kendim bile olanları tam olarak sindirememişken ona uzun uzun anlatabileceğimi düşünmüyordum.Kendimi tokatlama seçeneğini de es geçip sert bir kahve yaptım.Toparlanmam ve sandığı gibi tuhaf biri olmadığımı ona göstermem gerekiyordu.
İşimi seviyordum ve zevkle yapıyordum.Ama hiç bu kadar istek ve heyecanla işe gittiğim olmamıştı.Ancak gittiğimde okulda değildi.O anda hangi günler ve saatler dersi olduğunu bilmediğim,belki de bugün dersi olmadığı aklıma geldi.İçimdeki hayal kırıklığının büyüklüğü beni şaşırtmıştı.Bu tarz uç noktalardaki duygulardan hoşlanmıyordum.Korkutucu ve güvensiz hissetmeme sebep olan bu uçlar itinayla kaçındığım noktalar olmuştu hep.İnsanlar içine kapanık biri olduğum için muhtemelen iç dünyamda büyük fırtınalar koptuğunu düşünüyordu. Oysa ben büyük okyanusların,azgın denizlerin değil; sığ göllerin,sakin limanların insanıydım.
Binanın büyük bir parka bakan penceresinden dışarıyı izleyip,düşüncelere dalmışken yanıma gelen adamı farketmemiştim."Günaydın" deyişi ile yerimden sıçradım."Jungkook ! Afedersin, korkuttum seni." tatlı bir alayla kısılmış minik gözlere baktım ve sakin kalmaya çalıştım. Rahat ve doğal olmalıydım.Onca saat uyumayıp bunları kendime telkin etmişken tekrar tuhaf davranamazdım.İlk kez samimi bir şekilde gülümsemeyi başardım."Hayır Yoongi ben dalmışım.Sorun değil.Sana da günaydın." Kaşları küçük bir şaşkınlıkla havaya kalktı ve bakışı bir süre gülüşümde takıldı.Sonra gözlerini gözlerime çıkardı."Yorgun görünüyorsun.İyi uyuyamadın mı ?" Dürüstçe cevapladım."Hayır.Bir dakika dahi uyuyamadım.Ders verirken uyuyakalırsam Namjoon beni kovar mı dersin ?" Harika.Şimdi de şakalar yapıyordum.Sanki normalde çok esprili bir insanmışım gibi.Yine de sırıtmıştı."Olabilir.Ama eğer beni öğle yemeğinde yapayalnız ve biçare kalma derdinden kurtarırsan kovmaması için elimden geleni yaparım." Sırıtarak yanıtladım."İnsanın müttefiklere her zaman ihtiyacı oluyor." Dudaklarını alayla büzdü."Ben arkadaşlara demeyi tercih ederim."
**
Onu öğle yemeğine dün Nari ile geldiğimiz yere getirmiştim.Aynı masaya oturduk. Dün karşımda en yakın arkadaşım bana birileriyle görüşmemi söylüyor ve rüyamdaki adama aşık olamayacağım konusunda beni uyarıyordu. Oysa şimdi o karşımdaydı.Rüyamdaki adam. Bazı anlarda tekrar tekrar gerçekliğini sorgulamaktan kendimi alamıyordum.
Dikkatle incelediği menüden başını kaldırıp gülümsedi."Yine daldın.Uykularını kaçıran,seni derin derin düşündüren biri var sanırım." Söylediği şey karşısında ağzım açık bakakalmıştım."Ah! Bu yeni tanışan iki kişi için fazla özel oldu.Afedersin.Babam her düşündüğümü söylememem gerektiği konusunda haklı galiba." Sözlerine rağmen hiç de utanmış görünmüyordu.Bu garip bir şekilde daha rahat hissetmemi sağladı."Hiç önemli değil.Yerinde tespitin beni şaşırttı sadece. Evet bunun sebebi olan biri var.Ama düşündüğün şekilde değil." Dirseklerini masaya dayayıp ellerini birleştirdi.Çenesini ellerine dayayarak hafif bir gülümsemeyle birkaç saniye beni izledi. "Biraz ketumsun değil mi Jungkook ?" Gerçekten ne düşünüyorsa söylüyordu."Özellikle yeni tanıştığım insanlara karşı." dedim.Hiç beklemediğim bir sevimlilikle kıkırdadı."Haklısın.Hadi biraz birbirimizi tanıyalım öyleyse.Sonuçta birlikte çalışıyoruz." Belli ki benim konuşmamı bekliyordu.Sipariş verdikten sonra konuşmaya başladım.
YOU ARE READING
Wisteria Maiden / YoonKook
FanfictionBelki milyonuncu kez hissedebilmeyi diledim.Sanki dokunuşunu hissetsem bütün düğümler çözülecek,bütün kederler silinecek ve mor salkım ağacı salkım salkım çiçeklerini dökecekti..