"Baba!" diyebildim şaşkınlığımın arasında. Olamaz ya olamaz. Babam kesin bizi sarılırken gördü ve bana seslenişinden anladığım kadarıyla durumu yanlış anladı. Zaten babam sinirli biridir. Ben nasıl açıklayacağım bu durumu?
"Burçin senin gece gece dışarda ne işin var? Hem bu çocuk da kim?" dedi sinirle. Allah'ım sen bana yardım et!
"Ba... baba bu Barkın. Yani şey..." dediğimde daha sözümün bitmesine izin vermeden bağırmaya başladı. "Çabuk içeri geç Burçin. Senle içerde hesaplaşacağız." dedi. Yanağımda bir ıslaklık hissettim. Ağlıyor muydum? Hayır, olamaz. Tam da Barkın burdayken ağlayamam.
Barkın'ın yüzüne bakmamaya çalışarak hemen eve doğru koştum. Eve girdiğimde hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Çünkü babamın bana ne kadar baskı yapacağını az çok biliyordum. Babam içeri girdiğinde kapıyı sertçe çarptı ve "Şimdi anlat bakalım Burçin Hanım. Bu saatte dışarda ne işin vardı? Hemde bu kılıkla ve yanında o çocukla? He, bir de sarmaş dolaş olduğunuzu unutmayalım." diye bağırdığında annem gözlerini uvalayarak aşağı iniyordu.
"Rauf, ne oluyor gece gece? Niye bağırıyorsun?" dedi. Babam "Onu kızına sor!" dediğinde annem "Onun dışarı çıkmasına ben izin verdim. Arkadaşlarıyla biraz vakit geçirmek istediğini söyledi. Hem Derin de onunla beraberdi." dedi. Babam Derin'e çok güvenirdi. Onu 2. kızı gibi severdi. Bu yüzden onunla her yere gitmeme izin verirdi.
"Peki o zaman o kapının önündeki çocuk kim? Ne işi vardı burda?" diye sinirle sordu babam. Ben tam açıklama yapacakken bu sefer annem araya girip "Yeter ama Rauf! Barkın Burçin'in arkadaşıymış. Çocuk incelik etmiş kız akşam eve tek başına gelmesin diye bırakmış. Hata mı etmiş yani? Burçin bu saatte eve tek başına gelseydi daha mı iyi olurdu?" dedi. Babam ne olursa olsun annem konuşunca hep yumuşardı. Dayanamazdı ona. Bu kez de öyle olmuştu ve biraz yatışmıştı.
Babam "Burçin şimdi doğruca odana. Bu konu burda kapanmadı. Seninle sonra konuşacağız!" dedi hafifv sinirli bir tonda. Ağlayarak odama çıktım. Ben babamın kızmasını gerektiricek hiçbir şey yapmamıştım ki. Tamam, belki biraz Bakın'la sarılırken görünce sinirlenmiş olabilir ama bana düzgünce ne olduğunu sorsaydı ona olanları anlatacaktım. Öyle bağırıp çağırınca gerçekten incinmiştim. İçten içe ona biraz kırılmıştım.
Bir an telefonumun sesiyle irkildim. Çantamdan telefonumu çıkarınca Barkın'ın aradığını gördüm. Telefonu açtığımda hala ağlıyordum. "Efendim." dedim hıçkırıklarımın arasından sesimi çıkarmaya çalışarak. "Burçin iyi misin? Ben gerçekten çok özür dilerim. Hepsi benim suçumdu. Ben Çok üzgünüm." dedi pişman olmuş bir ses tonuyla. Ağlamamı bastırmaya çalışıp derin bir nefes aldıktan sonra "Özür dilemene gerek yok Barkın. Her zamanki babam işte." dedim.
"Burçin ben hala kapının önündeyim. İstersen gel biraz dolaşalım. Hava almış olursun." dedi. "Sanırım yatıp dinlensem daha iyi olur. Yalnız kalırsam toparlarım kendimi. Teşekkür ederim. Sende artık suçlama kendini ve evine git. Yarın okulda görüşürüz." dediğimde artık ağlamıyordum. "Peki sen nasıl istersen. İyi geceler." dedi ve telefonu kapattı.
Ben de kendime gelirim diye elimi yüzümü yıkadım ve üstümü değiştirdikten sonra kendimi uykunun derinliklerine bıraktım.
Sabah annemin "Burçin hadi kalk kızım." diyerek saçımı okşamasıyla uyandım. "Günaydın anne." dedim. "Günaydın küçük hanım. Artık bana akşam neler olduğunu anlatacak mısın?" dedi. Açıkçası annemden böyle bir soru beklemiyordum. Babamdan her şeyi öğrenmiştir ve bana hesap sorar diyordum ama tam tersi oldu.
Anneme olanları anlattım. Tabi Barkın'ın bana teşekkür amaçlı sarıldığını ve o sırada da babamın geldiğini de. Annem bu sarılmanın arkadaşça bir davranış olduğunu bildiğini ve babamın her zamanki hali olduğunu söyledi. Tamam, babam sinirli bir insandır ama bana kızmadan önce hep beni dinlerdi. Bu sefer beni dinlemeden yargıladığı için de çok üzülmüştüm zaten. Sanırım ilk defa bir erkek arkadaşımla bu kadar samimi olduğumu görmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMURSAMAZ
Teen FictionBurçin 16 yaşında UMURSAMAZ bir kızdır ta ki başına gelen olaylardan önce...