Yaptığımız Seçimler

65 10 6
                                    


Karanlık sokaklar çok yaygındır burada. Nereye dönerseniz dönün her köşede bir karanlık vardır sizi içine çekmek isteyen, size fısıldayan.

Kurallar basittir: Telaşlanırsanız, kaybolursunuz. Kaybolursanız, korkarsınız. Korkarsanız, çekilirsiniz. Siz çekildikçe de peşinize takılır o karanlık. Siz çok geçmeden farkına varsanız da diğer her şey için çok geçtir.

Yaptığınız her seçimin bir bedeli vardır, değil mi?

---

"Kalk artık."

On bininci defa aynı şey söylendikten sonra kafamı yastıktan kaldırıp kapımda dikilen kişiye baktım tek gözle.

"Tamam tamam kalktım kalktım." Bu sefer gerçekten kalkmaya yeltendim ve başardım da. Güne başarılı bir başlangıç yaptım sonunda.

"Günaydın." Sürüne sürüne gidip kapıda duran arkadaşımın üstüne yığılsam da hala başarı sayılabilirdi.

"Her sabah bunu yaşamaktan usandığımı daha kaç kere söylemem gerek?" 

"Her sabah değil! Sadece geceleri iyi uyuyamıyorum biliyorsun." Dudaklarımı büzerek ona baktım. Kafasını umursamazca sallasa da bu durumuma üzüldüğünü biliyordum.

Küçüklükten bu yana geçmeyen bir uyku sorunum var. İlaç kullandığım zamanlar uyusam da yine de yeterli olmuyordu. Her gün tuhaf rüyalar görmek de cabası. Bir gün son bulacak mı diye düşünürken neyse ki bugüne kadar yaşayabildim. Mutlu son.

"5 dakika içinde aşağı iniyorsun yoksa kahvaltı falan yapamazsın!" 

Aşağıdan gelen bağırmayla gözlerimi devirdim. "Tuvaletimi yapmama izin ver bari!"

Her insanın yaptığı klasik sabah işlerimi yaptıktan sonra aşağı indim yavaşça burnuma kokular dolarken. Aşağı indiğimde gördüğüm manzara beni şaşırtmamıştı. Kahvaltıda çok nadir yediğimiz bir şey vardı.

"Yumurta be! Hiçbir sabah yemediğimiz şey be! Yemezsek ölürüz be!" Sarkastik yorumumu olabildiğince dramatik bir şekilde yaparken Ahreum tabağı önüme itti ve yanıma oturdu. "Sus be."

Gülerek yemeye koyuldum. Şikayet ettiğimden falan değildi. Sadece takılmadan edemiyordum. 

"Akşamki partiye gidiyor muyuz parti hayvanları??!!?" Yukarıdan gelen gürültülü sese Ahreum ile aynı anda cevap verdik.

"Hell yeah." O kadar içten söylemiştik ki duysanız gözleriniz yaşarırdı.

Son olarak Hana da katılınca kahvaltıya, Tayfa Katliam(!) tamamlanmıştı. "Gitmek zorunda mıyız?" 

'Partiye gidiyor muyuz?' diye sorup da 'Gitmek zorunda mıyız?' diye köpek gözlerle bakması hayatındaki en büyük ironi olabilirdi. Kafamı sağa sola salladım. "Ne demek gitmek zorunda mıyız? Tabii ki de zorundayız. Gelmiş geçmiş en büyük parti olacak." Masadaki arkadaşlarım bana inanamayarak bakmıştı ortaya sessizlik çökerken. Bu lafı benden beklemedikleri aşikardı.

"Ee anlat bakalım ne zamandan beri 'parti hayvanı'sın?" Hana kaşlarını kaldırırken gözlerimi devirdim.

"Kalabalığa ve salak insanlara ben de meraklı değilim fakat senelerimizin eve kapanık geçtiğinin farkındasınız değil mi?" Ben de onlara inanamayarak baktım. "Mezun olmadan üniversite partisine gitmedim demek istemiyorum! Hem belki enteresan şeyler yaşarız." 

Ahreum'ın kabul edeceğini biliyordum. Birbirimizden ayrılamadığımız ve ne kadar istediğimi gördüğü için kıyamayacaktı. Hem de mantıklı konuşmuştum. Sıkıntı Hana idi. Ben de ona karşı en büyük silahımı kullandım: Köpek gözleri.

Answer: Choices |BxG| MYG-KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin