GİRİŞ

27 6 3
                                    

Bu kitap yıllarca kendini bulmak için çabalamış olan ama hala bu çabadan kendini alamamış küçük bir kız çocuğunun hikâyesidir. Henüz ilkokul çağlarındayken aile kavramını çözmek isteyen ama yaşadıkları çevrede aile reisinin başarılı oluşuna katlanamayan insanların ve güçlü olduklarını iddia eden birkaç çeşit topluluğun yüzünden otuzlu yaşlarına kadar ailesine hasret kalmış bir kız çocuğunun çabasını anlatan kelimelerden ve cümlelerden ibarettir.

Ailesinin paramparça oluşunu bir türlü kabul edememiş ve her gün elinden geldiği kadarıyla anne-babasını kardeşlerini bir araya getirmeye çalışma çabasıyla ömrünü harcayacağı korkusuyla büyüyen bir kız çocuğu düşünün. Tüm arkadaşlarının ailesindeki sorunları küçümseyen, daha doğrusu çözülemeyecek sorunlarmış gibi görmeyen, bu yaşına kadar hep ne olursa olsun bir gün evlendiğimde ne eşime ne çocuklarıma karşı hata yapmayacağım diye söylenen... Çünkü hata yaparsam eğer aile kavramını yıkmış olurum, aile denilen o kutsal dünyayı kendi ellerimle dağıtmış olurum diye korkan.

Eğitim öğretim hayatı boyunca, yani okul diye adlandırdığımız ortaöğretim, lise ve üniversite yılları boyunca babasına olan hasretiyle büyüyen. Baba hasreti, sanki kalbinin ayrı bir odası haline gelmiş. Hala da bahsettiği odayı sadece hasretle değil, özlemle, düşüncelerle, kızgınlıklarla dolu olan bir dünya şeklinden kurtaramayan. Kısaca yaşadığı dünyanın içinde bir de kendi dünyasını inşa etmiş bir insan var ayakları üzerinde durmaya çalışan, ama aynı zamanda da başaramayacağını söyleyen vesveseleri dinlemeyen. İşte hikâyenin ilk bölümü denilen dönüm noktasından önceki bölümü anlatmaya çalışacağım kitabımın büyük bir bölümünde.

Hikayenin kahramanında kötü olayların etkisi artık ruhuna işlemişken birden dünyasını değiştiren ve hayatına anlam katan dönüm noktam dediği kişinin hayatına girmesiyle beraber başlıyor aslında hikâyenin ikinci bölümü. Bu arada es geçmeden söylemem gerekiyor ki hikayenin kahramanı yakından tanıdığım ve kitabı yazdığı halde yayınlamaktan neredeyse vazgeçmekte olan çok sevgili oda arkadaşımdır.

Kitap okurken hiç düşündünüz mü bilmiyorum veya şu soruları kendinize sordunuz mu? İnsanlar neden yazar olur? Neden yazarlar? Neden konuşmak yerine yazmayı tercih eder, neden okunmayı beklerler? Hemen açıklama getiriyor, soruları cevaplıyor ve sizleri yazarken gözyaşlarıyla süslediği sayfaların her bir noktasında yer alan kelime aralarında saklanmış duygularla baş başa bırakıyorum.

İnsanoğlu bencildir dostlarım. İnsanoğlu sadece kendi haklılığı için uğraşır hale geldi son zamanlarda. Ve bu durum öyle bir bencillik yarattı ki çevredeki insanlar üzerinde, hikâyenin kahramanı kendini anlatmak için yorulmak yerine yazıp, anlaşılmayı bekleme yoluna gitmiş. Yani olay sadece konuşmayı bilmeyen ve kendini ifade etmekten çekinen çevresiyle alakalı gibi görünse de aslında son zamanlarda kendini çok fazla hissettiren, sen böyle de mutlusun diye kahramanı ikna etmeye çalışan yalnızlığının sesinden ibaret.


Sevgiyle kalın...



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 14, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SORGU ODASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin