Kalabalığa doğru koştuk. Komşumuz Sümeyya teyze yerde baygın ve etrafında bir sürü insan ona yardım etmeğe çalışıyor. Kalp masajı yapanlar var ama hala kendine gelemiyor. Herkes şaşkın. Havadan'mı yoksa başka birşey'mi bilmiyor hiçkimse.
Ve onca kalabalığın arasından bir genç erkek çıkıp
''Çekilin, izn verir'misiniz?. Ambulansı arayın durmayın!'' diyerek yere oturdu. Sümeyya teyzeye kalp masajı yapmaya başladı. Yüzüne ve boynuna su vurduktan 15-20 dakika sonra ambulans geldi. Acilen hastaheneye götürdüler. Ben de onlarla birlikte gittim. Benimle beraber Efe de geldi ve tabii ki, o tanımadığım genç çocuk da.''Nesi var?'' diye sordum hemşireye.
''Bilmiyorum. Sıcaktan bayılmış olabilir. Tansyonu yüksek, nabzı da çok hızlı atıyor''Aman Tanrım. Sümeyya teyzenin kızı Peline haber vermem gerek. Hemen onu aramalıyım..
''N'a pıyorsun?'' diye Efe sordu.
''Kızını arıyorum ama açmıyor.''
''Hayır arama!'' diyerek telefonu elimden alıp söndürdü.
''Ne yapıyorsun? Telefonumu geri ver. Kızı beni arayabilir''
''Hayır veremem.''
''Geri ver şunu. Sen vermezsen ben alırım!''
''Olmaz. Onu ararsan onu da telaşlandırmış olursun. Hastaheye vardığımızda neler olduğunu öğrendikten sonra ararsın.''Aslında doğru.. Şimdi ararsam onu da telaşlandırmış olacağım..
''Tamam aramıyorum. Versene şunu artık. Alabilir'miyim telefonumu?''
''Söz ver aramayacaksın''
''Tamam söz hadi ver artık şunu''
''Hadi al.''
''Peki geri ararsa ne diyeceğim?''
''Açmayacaksın.''
''Yok olmaz başka birşey düşün''
''Peki. Ararsa açıp yalnışlıkla aradığını söğle''.
''Nasıl da klişe bir çözüm''
''Şu an bunu'mu konuşacağız cidden?''