1. BÖLÜM: Emniyet.

374 7 0
                                    

Ahmet ve Akın buranın ilk atanan polislerindendi. Berat ise sonradan gelen orta derece dedektifdi. Berna ve Filiz sonradan katılan bayan polislerdi. Ben gruba en son katılandım. Ben yani Çiler ise dedektifin yardımcısı olarak görev alıyordum. Bunların yanı sıra bizim görevimiz biraz garipti, biz gerçek olmayan olağandışı durumlarla da karşılaşıyorduk.

-------------------------- O --------------------------

Mesai bitimi. Hepimiz çok yorgunduk, havanın güzelliğinden de yararlanmak için emniyete en yakın kafeye oturduk. Hala vakânın etkisi altındaydık tartışıyorduk;

Berna: Ben ömrüm hayatım boyunca böyle bi kız görmedim yaa.

Filiz: Cadıydı resmen. Cadı cadı!

Berat: Herneyse bunuda hallettik sağ salim.

Ahmet: Sağ salim ya sağ salim, bunu birde Akın'a sor hahahh.

Çiler: Ahahsahha aynen Akın geleceğini zor kurtardın valla.

Akın: Abi hatırlatmayın ya kıza hakim olamadık, sandalyeye oturtup bağlamak için kucaklamıştım kız artık ne yaptıysa almış cebimden silahı şeyime dayıyor birde tehtid ediyor.

Berna: Ama o an nasıl korktun nasıl terledin hahhah.

Filiz: Korkudan altına sıçıyordun be ahah.

Anıl: Abi gülmeyin. Ya ateş etseydi. Napardım o zaman.

Çiler: Valla ben hâlâ yaşıyorsan sana geçmiş olsun çiceği gönderirdim. Üzerine de not bırakırdım.

Anıl: Aiyy saol ya Çiler Hanım ne yazardı peki notda.?

Çiler alaycı bir sesle "Çüke elveda"

Bu sözümde Anıl gözlerini bana dikmiş diğer herkes kahkahalara boğulmuştu. Az daha sohbet edip kafa dağıttıkdan sonra evlerimize dağıldık. Beni eve Anıl bırakmıştı. Kapının önüne geldiğimizde arabadan inerken arkamdan sert bir sesle ama samimi bir bakışla Anılı duydum. "Bugün bana yaptığın o berbat şakayı unutmayacağımı bilmeni isterim bayan hazır cevap."

Bu söze karşılık hafif bir gülümsemeyle "Beni evime bıraktığın için teşekkürler"

Evime girip kapıyı kilitledim. Sıcak bir duşa girdikten sonra geceliklerimi giyinip kendimi yatağa atdım. Kendimi yatağa atmamla uyumam bir oldu.

Ertesi gün  yorgunluğumu tam olarak atmasamda duşun, sohbetin ve azda olsa uykunun verdiği rahatlıkla ayaktaydım. Hazırlanıp emniyete doğru yola çıktım. İlerlerken iki eliylede yük taşıyan 7-8 yaşlarındaki bir çocuk dikkatimi çekti, yanına gittim.

-Merhaba küçük adam sana yardım edebilir miyim?

Çocuk başını sağa sola salladı. Vicudu yara içindeydi, aklım almıyordu bu çocuğun ailesi nerede?. Elindeki yük dolu kutuları almaya çalıştım fakat izin vermedi.

-Amacım sadece sana yardım etmek. Lütfen sakin ol. Tanışabiliriz, benim adım Çiler peki ya senin adın nedir?

diyerek tokalaşmak için elimi uzattım. Birkaç saniye elime baktı sonra yüzüme bakarak tekrar başını sağa sola sallayıp kafasıyla arkasındaki evi gösterdi. Sanki pencerede biri onu gözetliyormuş gibiydi, anlamadım. Parmaklarımı saçlarına geçirerek okşadım.

Tam o sırada penceredeki adam kapıda belirdi ve gözlerini çocuğa dikti. Çocuk ürperip adamın yanına gitti. Sanki niye yaptın dercesine iki eliyle çocuğu silkeledi. Tam elini kaldırdı adam vuracakken benim onları izlediğimi fark etti ve elini indirdi. Çocuğu önüne alıp inşaat olan eve giren adam acaba çocuğa ne yapacaktı?

Yola devam ettim. Emniyetin kapısına gelene kadar aklımda hep sorular vardı;

-Çocuğun vicudundaki yaralar nedendi?

-Neden okumuyor? Neden uygunsuz bir şekilde çalışıyor?

-Çocuk neden benimle konuşmadı?

-O adam çocuğun nesi oluyordu? vb.

Emniyetten içeri girdiğimde kimse yoktu. Herkes toplantı odasındaydı. Zombi gibilerdi. Hepsi uykusuz, halsiz. Beratın yanına oturdum hemen. Berat'a dönüp neler olduğunu sorduğum tam o sırada başkomiser odaya girdi. Masanın başına geçti ve bize göz ucuyla bi baktı;

-Bu haliniz ne sizin. Toplayın kendinizi, vâká var.

KARAKOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin