Jongin çatık kaşlarla memnuniyetsizce Kyungsoo'yu izliyordu. Yemekten sonra Kyungsoo'nun odasına gelmişlerdi ve küçük olan geldiklerinden beri bilgisayarıyla oynuyordu.
Küçük bir kıkırtı dudaklarından kaçtığında parmakları klavyenin üstünde geziniyordu.
Jongin onu bu kadar güldüren ne olduğunu merak etmişti, göz ucuyla ekrana baktığında biriyle konuştuğunu gördü.
Ardından bir anda laptopu sertçe kapattığında Kyungsoo'nun parmakları arada kalmıştı, neyseki acıtacak kadar şiddetli değildi.
"Bu kadar sosyal medya yeter. Kalk." Jongin söylediğinde Kyungsoo ellerini çekti ve laptop tamamen kapandığında kenara koydu.
"Ne oldu?" Söylediğinde Jongin yataktan kalktı.
"Dışarı çıkacağız."
*
Kyungsoo ellerini önünde birleştirmiş yürürken kaldırıp indiriyordu.
"Hey.." yürümeye devam ediyorken Kyungsoo söylediğinde Jongin ona çevirdi bakışlarını. "Hm?"
Kyungsoo durdu ve bedenini Jongin'e çevirdi, bunun üzerine uzun olan da durmuştu. Yavaşça ona dönerken soru işaretleriyle küçük olana bakıyordu.
"Teşekkür ederim." Samimi ve içten sesi duyduğunda şaşırmıştı.
"Neden?" Durduk yere neden teşekkür etmişti anlayamamıştı, dışarı çıktıkları için miydi ki.
Kyungsoo ona doğru bir adım attı ve kafasını önüne eğip ayaklarına baktı. Ayaklarıyla yere anlamsız şekiller çizerken derin bir nefes aldı ve kafasını kaldırıp esmer olana kocaman gülümsedi.
"Sen olduğun için."
Gülümsemeyle resmen başı döndüğünde kalp atışları da hızlanmıştı. Vücudunda bir anda olan değişimleri hissedebiliyordu, dudakları kurumuş, terlemeye başlamış, kalp atışları hızlanmış ve başı dönmüştü.
Kaşlarını çattı anlamaya çalışarak.
"Ne?" Sorduğunda Kyungsoo güldü ve elinin tersiyle Jongin'in göğsüne vurdu yavaşça.
"Gidelim." Yanakları çoktan kızarmaya başladığında Jongin'i beklemeden yürümeye başladı.
Esmer olan öylece duruyorken uzaklaşan Kyungsoo'yu izledi ve elini kalbinin üstüne koydu.
"Sanırım.. doğruydu."
Ardından uzaklaşan küçüğün arkasından koştu hızla ve onu kolundan tutup yakaladı. Küçüğün bedenini ona çevirirken, hiç düşünmeden içinden gelen şeyi yaptı.
Elleri küçük olanın yüzünü kavradığında eğilip dudaklarına kapandı hızla. Kyungsoo bir şey bile diyemeden aniden dudaklarını örten dudaklarla şaşkındı.
Gözleri yuvasından çıkacak kadar büyümüşken ne olduğunu yeni yeni fark ediyordu.
Jongin şu anda onu öpüyordu.
Gözlerini kırpıştırdı hayal mi gerçek mi anlamak için. Gerçekti. Jongin'in yüzü tamamen dibindeydi ve dudaklarının tadını alabiliyordu.
Esmer olan dudaklarının altındaki dolgun dudakları sanki yıllardır bu anı beklemiş gibi açlıkla öpüyordu. Fakat hareketleri nazikti, tadını çıkarıyordu.
Gözleri kapalıydı, tüm vücudu sadece dudaklarındaki tada odaklıydı.
Kısa süreliğine geri çekildi, nefes alabilmeleri için. Gözlerini yavaşça açtığında, ona şaşkınlıkla bakan bir çift göz karşısındaydı. Güldü sessizce, ardından yüzündeki ellerini vücuduna sardı ve yeniden küçüğün dudaklarını ele geçirdi.
Nazikçe öpmeye devam ediyorken alt dudağını dudakları arasına alıp emmeye başladı.
Kyungsoo bu sırada ne yapacağını bilmiyordu. Karşılık vermeli miydi, ne yapabilirdi, hiçbir şey bilmiyordu. Ama Jongin'e güven vermesi gerektiğini hissediyordu.
Elini kaldırdı, parmakları heyecanla titriyordu. Eli esmer olanın yüzünü bulduğunda baş parmağıyla yüzüne dokundu yavaşça. Ardından elini ensesine doğru indirip, orada bulunan kısa saçları okşadı.
Dudakları üstündeki dudaklarının yukarı kıvrılışını hissetmişti.
Bir süre sonra Jongin küçüğün üstünden çekildi ve ikisinin de göğüsleri hızla inip kalkıyordu. Nefes alışverişleri düzensizdi.
Jongin nefesini düzene sokmaya çalışıyorken ona bakmayan küçüğü inceledi gülümseyerek. Dudakları kızarmış ve şişmişti. Yanakları da en az dudakları kadar kızarıktı.
Şimdi ne olacaktı bilmiyordu.
İçinden gelen şeyi yapmıştı,
Ve pişman değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kyungsoo's Messages // KaiSoo Texting
Short StoryJongin ve Kyungsoo iki senedir evliydi, yine bir akşam beraber oturuyorlarken Kyungsoo Jongin ile çocukluk mesajlaşmalarını buldu.