❧Chapter-three

468 68 1
                                    


Sicheng önüne gelen kahküllerini düzleştirici yardımıyla biraz daha düzeltip okul çantasını eline aldı. "Anne! Ben çıkıyorum."

"Kahvaltı yap Sicheng." Sicheng annesinin gereksiz ısrarıyla yanaklarını şişirerek kapıya ilerledi. "Okulda yaparım anne." Hayır yapmazdı, bunu annesi de o da çok iyi biliyordu.

Yaşına göre oldukça genç görünen kadın ellerini mutfak önlüğüne silerek Sicheng'in görüş alanına girmişti. "Bir tost yapsaydım, yiyerek giderdin." Sicheng ayakkabısını ayağına geçirip çömeldiği sırada karnına ağrı girmişti, son bir haftadır olduğu gibi. "Geç kalıyorum anne" Sicheng ayağa kalkıp annesinin yanağına öpücük kondurdu, "seni seviyorum anne ve çıkışta kursum var geç kalacağım."

Aslında yoktu. Sicheng çıkışta yürüyüş yapacak ve eve öyle gidecekti. Annesinin onayı ile kapıyı çekerek evden çıkmıştı. Okula bisikleti ile gitmek istese de karnı çok fazla ağrıyordu, bisiklet süremezdi bu hâlde. Gerçi yürüyebilecek miydi o bile kesin değildi.

"Hey, kemik torbası!" Sicheng duyduğu sesle kafasını yerden kaldırmış ve elini karnından çekmişti, kafasını sol tarafa çevirdiğinde motorun üstündeki genç ona sesleniyordu. "Bana mı dedin?"

"Yolda senden başka kemik torbası görmüyorum. Sen görüyor musun? " Genç alayla konuştuğunda Sicheng sinirlenmişti. "Sen kimsin?"

"Tanımadın mı? Yuta ben. Nakamoto Yuta." Bindiği motor üzerinden elini uzattığında Sicheng bir eline bir de yüzüne bakmıştı. Yuta diye birini tanımıyordu, ta ki dün konuştuğu çocuk aklına gelene kadar. "Bekle! Kullanıcı adının 'nyuta'  olma olasılığı kaç?" Yuta elini havada tutmaktan yorulduğu için indirmişti.

Suratına sinir bozucu bir gülümseme yerleştirip kollarını göğsünde kavuşturdu, "sanırım yüzde yüz."




14'18
16.08.18

Please Eat ❧ YuWinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin