"Buna bakmam gerek.", diyorum yavaşça. "Pekâlâ.", diyor Jaemin. Suratı biraz düşüyor. "Keyfine bak."
Sahneden inip, Jaemin'in çantasının yanında duran çantamı alıyorum. Ön gözden telefonu aldığımda bir görüyorum ki, arayan kişi Mark.
"Selam Jeno.", diyor Donghyuck telefonu açtığımda.
"Mark ve ben, sizin yanınıza geliyoruz.", diyor. "Hem beraber pizza yeriz dedik."
Pekâlâ, Mark'ın bu plana nasıl uyduğunu merak ediyorum.
"Olur.", diyorum. "Gelin."
***
"Sizi kontrol ediyoruz işte!", diye sızlanıyor Donghyuck.
"Mesela, bu sahnede sarılmanız gerek.", diyor senaryodan rastgele seçtiği bir sahneyi, parmağı ile gösterirken.
"Donghyuck,", diye ona sesleniyorum. "O sahne Juliet'in cenazesi."
"Ah",diye sızlanıyor ve senaryoyu bana atıyor. "Dikkat etmemişim"
***
"Ne güzel yaptık da, buluştuk!", diyerek gülümsüyor Donghyuck.
Jaemin bıkkınlıkla elindeki pizzayı ağzına götürürken sızlanıyor;
"Mark'ı pizza yemeye götür derken, demeye çalıştığım kesinlikle bu değildi."
Ve Donghyuck öksürmeye başlıyor, galiba boğuluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
romeo and juliet | nomin
أدب الهواة"Jaemin Romeo'muz, Mina ise Juliet'imiz olacak diyor Bayan Moon. "Ve Jeno da yedek Romeo."