* * *
Uzun süren öğle molasına girmiştik. 40 dakika boyunca oturduğum tahta sıraya popom yapışmıştı. Ayağa kalkarken eteğimi fazla çekiştirip düzelttim.
Sırada duran ilginç etnik desenli cüzdanımı elime alırken yan sırada oturan Yoona'yı kalkması için dürtükledim. Chae-rin sınıfın kapısında dikilmiş bizi bekliyordu. Yoona kalktığında yanına yaklaşıp koluna girdim. Birlikte kapıya doğru yürürken aniden durdu ve bağcıklarını bağlamaya başladı. Ben ne kadar yavaş hareket ettiği ile alakalı genel bir nutuk çekerken adımı duymamla sustum ve sesin geldiği yöne döndüm.
Kapının önünde duran Chae-rin'e baktım. Ne var anlamında başımı salladım. O konuşana kadar bakışlarım hemen yanındaki bedeni buldu. Dün bana yardım eden çocuk Mark.
Yine anlamaz bakışlarıma devam ettiğimde Chae konuştu.
"Gelsene."
Sorgulamadan yanına ilerledim. Kapıya yaklaştığımda dışarıda bekleyen beden gözüme çarptı. Dün bana yardım eden çocuk kapıda dikilmiş bana bakıyordu.
"Şey, seni sormuştu. O yüzden çağırdım."
Chae-rin kısa bir açıklama yaptığında sınıftan çıktım. Çocuğa anlamaz şekilde bakarken konuştum.
"Beni sormuşsun?"
Gayet sakin bir tonda konuştu.
"Dün bana bir şeyler ısmarlayacağını söylemiştin. Hala geçerli mi?"
Söylediklerini biraz düşününce dün söylediklerimi anımsadım. Ona hamburger ısmarlayacağımı söylemiştim. Ve gerçekten isteyeceğini düşünmemiştim.
"Yalnış anlama. Param olmadığından filan değil. Sadece eğer istersen seninle oturup bir şeyler yiyebiliriz diye düşünmüştüm."
Düşünmüş. Vay canına. Söylediklerimi neden bu kadar düşündüğünü anlamadım. Çocuğa ayıp olmaması adına kabul edecektim. Sınıfın kapısına uzanıp içeride bekleyen kızlara onlara katılmayacağımı söylediğimde bana sorgularcasına baktılar. Onları merakla sınıfta bırakarak Mark'a geri döndüm.
"Tamam. Gidebiliriz."
Halinden memnun şekilde gülümseyerek başıyla onayladı. Merdivenlere yöneldiğinde yanında yürümeye başladım. Kafeterya katına geldiğimizde konuştum.
"Sen bir yere otur ben alıp geleyim."
Söylediklerimin yerine farklı bir şey önerdi.
"Seninle bekleyeyim."
"Sorun değil. Ben beklerim sen otur."
Onu geride bırakıp kantine ilerledim. Kısa süre içerisinde elimde hamburgerler ile geri döndüm. Mark'a hamburgeri
uzattığımda bana gülümsedi yuvarlak dişleri ortaya çıktı. "Teşekkürler." şeklinde kısaca belirtti. Sorun olmadığını söyleyerek masada hemen karşısına oturdum."Tanışmamızın ikinci günü senden hamburger istemem çok mu garip oldu?"
Ojelerimi incelemeyi kesip ona baktım. Çekinerek hafifçe gülümsedim.
"Belki,, biraz? Ama sorun değil gerçekten."
Onu rahatlatmak adına enerjik ve samimi şekilde konuştum.
"Sadece takılmak istedim amacım çıkarcılık değildi. Gerçekten."
Başımı salladım.
"Anlıyorum. Sorun yok."
Mark yine gülümsedi. Ondan sonra sessizlik oluştu. Ben hamburgerimi yemeye odaklanmış kendi kendime saçma şeyler düşünüyordum.
"Yenisin değil mi?"
Ağzımdaki lokmayı yutmaya çalışıken konuşacağımı belli eder şekilde başımı salladım.
"Pek sayılmaz. 1.sınıfta da buradaydım. Daha sonra ayrıldım."
"Neden geri döndün?" Hamburgerden uzaklaşıp sorularına devam etti.
"Ailemin işiyle alakalı. Zorunluluktan diyelim."
Ben sorusunun cevabını verirken bir anda etrafımız kalabalıklaştı.
"Mark Lee! Burada mıydın?"
Sarı saçlı olan ince hafif kulak tırmalayan sesiyle konuştu.
"Hyung her yerde seni aradık!"
Alt sınıflardan tanıdığım Jisung ve arkadaşı olarak bildiğim Chenle yanlarında bizim dönemden olan iki çocukla başımızda duruyorlardı. Mark bıkkınlıkla onlara döndü.
"Evet? Buradayım? Ne oldu?" Hafif tersler gibi konuştu.
"Yemek yiyecektik ama sınıftan çok hızlı çıktın."
Mark elindeki hamburgeri işaret etti.
"Yiyoruz." Mark'ın sözleriyle çocuklar garip şekilde sırıttılar.
"Yiyorsunuz. Siz?"
"Bom-youngshi bana yemek ısmarlayacaktı. Sorun mu var?" Mark terslemeye devam ederken rahatsız hissettim. Hafif gülümsemeye çalışarak araya girdim.
"Siz oturun. Kızlar beni bekliyorlardır zaten."
Oturduğum sandalyeden yavaşça kalktığımda.
"Noona gitmene gerek yok." Jisung ben kalktığımda sakince konuştu.
Açık kumral olan çocuk bana bakarak devam etti.
"Hem daha tanışmadık. Ben Renjun." Yüzünde gülümseme oluştuğunda garip görünmemeye çalışarak gülümsedim.
"Memnun oldum Renjun."
Ben konuşurken diğer masalardan sandalye alıp masanın etrafına dizildiler. Ve mecburen yerime geri oturdum."Ne zamandır tanışıyorsunuz?"
Chenle sorduğunda yine ben cevapladım. Yemeğim artık umrumda değildi. Tanımadığım insanlarla oturmak beni rahatsız ediyordu. Jisung'u saymazsak tabii. Yemeği düşünecek durumda değildim."Aslında dün tanıştık. Ben birbirimizi tanıdığımız söylenemez."
Renjun denilen çocuk anlamsız derecede büyük gülümsemesiyle beni yanıtladı.
"Ama bu tanımayacağınız anlamına gelmez değil mi?"
Diğerleri de çocuğun bu anlamsız şakasına güldüler. Rahatsız ortamlarda durmaya tahammül edemiyordum. Ayıp olmaması için nazikçe konuşarak sandalyemi masadan biraz geri ittim.
"Sahiden gitsem iyi olacak. Sizlerle tanıştığıma memnun oldum."
Sandalyeden kalkıp hafifçe eğildim ve veda ettim. Tam konuşmak için ağızlarını açtılar ama onlara zaman tanımadan arkamı dönüp merdivenlere hızlı hızlı ilerledim.
Kaçıyor gibi görünüyordum büyük ihtimalle. Ama anlamadığım şakalara dayanabileceğimi sanmıyordum. Merdivenden inerek sınıfıma yürüdüm.
Kızların dışarda olduğunu biliyordum ama biraz uyumak daha iyi olacağından sırama geri yerleştim. Kafamı sıraya koyup gözlerimi kapattım.
* * *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rousse ➸ mark lee
Fanfiction"Göz altlarında neden koyu halkalar var?"diye sordu Mark. + girl x mark lee + nct mark fanfiction