KİM TAEHYUNG
"Otobüse çabuk benim sizi aylaklar, tüm gün burda bekleyemeyiz!"
Okulumuzın edebiyat öğretmeni bayan lee, gözünden kayan,hayatımda gördüğüm en devasa gözlükleri gözüne tekrar yerleştirirken bağrıyordu.
"Taehyung biraz çabuk ol, koyun her an bizi burda bırakmaya karar verebilir!"
Hoseok 'un otobüsün önünde bana bağarsığını duyunca adımlarımı hızlandırdım. Her zanlı gibi edebiyat öğretmenimizle dalga geçtiği için gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Kıvırcık saçları arkadan bir yumak halinde koyun poposuna benzediği için ona koyun ismini takmıştı. Sonunda otobüse bindiğimizde koltuğumuza ilerlerken beni dürttü. "Minik pandam somurtma artık. İşte dönüyoruz." Sırıtır gibi dişlerimi göaterdim. "Somurtmuyorum" İşin takma konusunda başarılı olan hoseok, uyuşuk yaşam tarzımdan ve sabahlara kadar dizi izlediğim için gözümün altında oluşan koyu halkalardan dolayı bana panda diyordu. Somutmamın nedenine gelirsek, annem ve babam beni okulun tüm yaz sürecek olan ders çalışmak kampına yollamışlardı. Bu aptal kampa gönderim beni hiç aramamaları sinir sistemimi alt üst ederken, hoseok un beni eğlendirebilmek için yapmasığı şey kalmamıştı. Böyle bir arkadaşa sahip olduğım için çok şanslıydım. On bir yaşımdayken başıma gelen kötü bir olaydan sonra yaşadığımız yeri terk edip daegu'ya taşınmıştık. Yeni taşındığımız yerde, annem beni üzerimdeki durgunluk atabilmem için komşumuz hoseok un doğum günü partisine götürmüştü. Çok utangaçtım ve hiç bir çocuk benimle oynamıyordu. Hoseok bana pastasından uzattığında nasıl mutlu olduğumu hala çok iyi hayırlıyorum. O gün bu gündür ayrılmadık hep beni koruyan kardeş rolunu üstlendi.
Yaşadığım kötü olaya gelince;kaçırılmıştım.hafızam bana bir iylik yapıp yaşadığım o kötü anıları unutmuştu. Doktor o sırada şoka girdiğim için böyle birşey olabileceğini bunun kendimi koruma yönetimim olduğunu söylemişti. Gerçekten çok iyi bir yöntemdi cünkü hatırlamadığı insana acı vermiyordu. Neden kaçırıldığıma gelirsek hala bilniyordum. On bir yaşındaki çocuktan kim ne isterdik? Tek bildiğim hasta ruhlu birin sapık düşüncelerini hayata geçirmek için kaçırmadıydı. Cünkü cinsel istismara uğradığıma dair hiçbir kanıt yoktu, buda beni bir hayli rahtlatıyordu. Başka neden ararsak ailemden para koparmak için de olamazdı cünkü benden önce kaçırılması olası tonlarca zengin aile oğlu vardı. Ben o listenin sonunda bile olamazdım. Açıkcası neler olduğunu da öğrenmek de istemiyordum. Bilmek isteseydim unutmama gerek kalmazdı. Hoseok yol boyunca ağzı açık uyumuştu ve sonunda dayanamayarak telefonumu çıkarıp foyoğrafını cektim. Birbirimizin komik fotografını çekmeyeceğimiz konusunda anlaşma yapmış olsak da bu görüntüyü kaçıramazdım. Fotoğrafını çektiğini hissetmiş gibi ağır çekimde gözlerini actığında telefon elimden düştü ve şaşkın ördek bakışlarımı görünce hemen uykulu gözlerini kıstı
"Bunu yapacağını biliyordum! "
Cama yapışırken üzerime atılım göbeğimden gıdıklandığım noktaya ulaşmaya calışan hoseok "u kahkahalar eşliğinde durdurmaya çalışıyordum. Sosında okula vardığımızda ikimizde kahkahalatımızı bastırmıştık.
Aşagıda iki tane polis memurunun beklediğini görünce kalbimde bir sıkışma hissettim. Neden böyle hissettiğimi bilmiyordum fakat içimdeki sıkıntı şuan doruk noktasına ulaşmıştı. Herkesten önce inerek polislerle konuşmaya başlayan bayan Lee, otobüsten indiğimde dönüp bana baktı. Acıyan gözlerle bana bakarken yavaş bir el hareketiyle beni yanına cağırdığında ise bedenim iyice verilmişti. Yanına gittiğimde gözünden kayan gözlüklerini düzeltip ellerini ellerimin arasına aldı. Bayan Lee böyle şefkat gösteriyorsa, beni neyin beklediğini bilmek istemiyordum. " Dinle, Kim. Ben... biraz önce bir haber aldım, "dediğinde vücudumu yavaş yavaş bir sıçaklık kaplarken, " Ne haberi" diye sordum. Sesim çok cılız cıkmıştı. "Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Bu sabaha karşı evinizde bir yangın çıkmış ve ailen... " "Aileme ne olmuş? " Soruyu sorarken dudaklarım bir kukla gibi hareket etmişti. Vücudumu hissetmiyordum. "Kaybın için üzgünüm. " Sessizlik... Dünyadaki tüm sesler bir kara deliğin içine hapsolmuş, bende o deliğe çekiliyor gibiydim. En son duyduğum kelime karlısında, düşünce sistemim tamamen yok olmuştu "ne dediğinizi anlamadım, "dedim kısık sesle. Anlamak istemiyordum. Sesim okadar kısık cıkmıştı ki, edebiyat öğretmenim ne söylediğimi anlamak için başını bana doğru eğdi. " Yanhında ailen... " "Susun" Kesik kesik aldığım nefesler dışında soğuk terler yüzümden aşagı doğru akmaya başlamıştı ve napzım deli gibi attıyorddu. Üzerime çöken karanlık, kalbimi sıkıp un ufak ederken dengemi kaybederek yere düştüm. "Tae" Diye bağıran hoseok yanıma gelmiş, beni kollarımdan tutuyordu. "Bu doğru değil. Hayır,hayır, hayır... " Aynı kelimeyi almaya calıştığım nefeslerin ortasında hızla söylüyordum. "Hoseok, bu doğru olmaz. Onlara söyle, bir hata olmalı, " Derken okadar kısık sesle konuşuyordumki hobi yakınımda olmasa beni duyamazdı, "Onlar... beni bırakmaz. " Arkadaşım bayan Lee ile bakıştıktan sonra yüz ifadesi acıyla sarıldı.
Hatta yoktu.
Onlar gitmişlerdi.
"Hayır," Dedim başımı iki yana sallayıp kesin bir sesle. Göz yaşlarım yanaklarımdan yol çizmeye başlamıştır. "Üzgünüm, Kim."
Bayan Lee 'in sesini duyunca biriken duygular gerçeği kabul etti ve konturolümü tamamen kaybettim. Herşey tamda o anda oldu.
"Hayııır! "
Nerdeyse boğazımı parçalayacak çığlığımla içimdeki duygu dalgası, öyle bir dışarı çıktı ki içimden bir parçanın koptuğunu hissettim. Tüm gözler bana döndü fakat bu umrunda bile değildi. Yer sarsılmaya başladığında herkezden şaşkın bir iç çekiş duyuldu ve oldukları yerde durup ne olduğunu anlamaya çalıştılar. "Hayır, lütfen, doğru değil. Doğru olmaz, hayır! " Diye haykırdığımda yerin sarsıntısı şiddetlendi. O sırada Hoseok kollarını bana dolamıştı. Parmaklarımı onun kollarına geçerken sonu gelmeyecek gibi derin hıçkırıklarla ağlamaya başladım. Birden büyük bir gümbürtüyle otobüsün camları patlayıp küçük parçalar halinde dışarıya doğru savrulunca, insanlar çığlık çığlığa otobüsün etrafından kaçışmaya başladılar. Panik herkesi esir alırken, ben şuan bunun nasıl mümkün olduğunu ya da neden olduğunu düşünecek durumda değildim. Kalbimdeki acı dışında dünyamdaki herşey yok olmuştu. Hoseok kaçmıyor, aksine kollarıyla beni tutarken aynı zamandan dehşet dolu gözlerle bana bakıyordu. Tüm gücüm tükenmiş şekilde gözümdeki yaşlarla etrafıma bakındım. Emin olduğum tek şey;bundan sonra tüm dünyamın karanlığa boğulduydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AV TAEKOOK
Fanfictionm.rise' nin av kitabının taekook' a uyarlanmış hali. seme jungkook uke taehyung