Açıklama: boseong kasabasıyla hikayeki kasaba aynı değildir sadede isim için kullanılmıştır.
Kasabaya vardığımız ilk anda arabanın camını açtım ve havayı kokladım. Bünyem deki değişiklik şok ediciydi, sanki bambaşka bir dünyaya gelmiş gibiydim.
"Sence de güzel değil mi"
Taeyeon'un sorusuna "fena değil"diyerek omuz silktim çünkü ne kadar güzel olsada buraya gelmek benim için ceza gibiydi.
Ailemi kaybedeli iki yıl olmuştu ve seoul de annemin çok yakın arkadaşı olan taeyeon ile yaşamaya başlamıştım.psikolojik danışmanlık yapıyordu. İşi gereği genellikle geç gelip mutlaka şarabını içtikten sonra uyurdu. Bana kalırsa önce kendi şarap bağımlılığını tedavi ettirmeliydi ama neyse.
Yinede çok tatlı kadındı onu seviyordum. Benimle yaşamayı neden kabul ettiğini bilmiyorum, şarhoşken onu odasına taşıdığım sırada annem olan borcunu asla Ödeyemeyeceğini mırıldandığına emindim. O anlatmadığı sürece onu sorgulamaya niyetim yoktu, zira o olmasaydı tek başıma bana ne olurdu düşünmek bile istemiyordum. Yeon bana maddi durumumuzla ilgili uzun bir konuşma yapmıştı. Bu konuşmaya göre kırmadan kurtulup yeni bir işe başlayınca geçim sıkıntımız azalacağı için ülkedeki boseong kasabasına yani ailemden kalan eve yerleşmeyi önermişti. Tabi bu bende şok etkisi yarattı çünkü o ev yerleşmeyi asla düşünmemiştim. Fakat şimdi burdaydık işte. Kasaba hakkında bir bilgim yoktu, aslında çoğu kişinin bilgisi yoktu, sadece annemle babamın bu kasabaya taşındıklarını biliyordum. Annem bana hamileyken burayı terk ettiklerini söylemişti. Bu dünyada bana en yakın olan insan hoseok u bırakmam da taşınmaya çok hevesli olmamamın en büyük sebebiydi ailem öldükten sonra zor günleri atlatmamda hoseok en büyük destekçimdi aylarca kimseye tek kelime etmediğim zamanlarda bile hep konuşmaya devam etti. Ailemin ölüm haberini aldığım gün yaşanan olayı çok fazla konuşmadık fakat bu aramızda büyük bir soru işareti olarak kaldı aslında ortada konuşulacak bişey yoktu çünkü olası depremin tam da ben bağırdığım sırda ortaya cıkması elbette benim suçum olamazdı.
Yada olabilir miydi?
Bir keresinde hoseok o sırda göz renginin değiştiğini sandığı gibi bi saçmalık gevelemişti. Adı üstünde saçmalık! Akıl var mantık var. Aslında benim gibi bir hayalperestten cok mantık beklenemezdi ya neyse sonuçta ben, Peter Pan gele bilsin diye odanın penceresini acık bırakarak uyuyan bir çocuktum.
Her neyse.
Okyanus ve kızıl ormanın iç içe olduğu bu yerde evler birbirine çok yakın değildi küçük bir patikaya dönüp biraz ilerledikten sonra iki katlı büyük ve eski bir görünüme sahip evde durduk arka ve ön tarafı ormana bakıyor önünden geçen yol sahile uzanıyordu. Çevresinde ev yoktu buda durumu daha ürkütücü hale getiriyordu. Korku filmi izlemeyi bırakmalıydım. Arabadan inip ikimizde bir süre eve baktık. Sonunda yeon önce davranıp evin kapısını açarak eve girdiğinde bende bir süre suratsız bir şekilde peşinden ilerledim giriş kapısını sağ tarafı mutfak sol tarafı ise oturma odası olacak şekilde ayarlanmıştı ilerleyin yukarı kata ahşap bir merdiven çıkıyordu.her yerin örümcek ağı kaplı olduğunu görünce kaşlarımı kaldırıp yeon' a baktım.''biraz temizlikle çok güzel olacaktır''diyerek geçiştirdi.burun kıvırıp biraz daha evi incelemeye başladım.üs kata çıkıp dört odaya göz gezdirdikten sonra kendi odamı seçtim.eşyalarımı hemen buraya yerleştirip biraz temizlik yaptım.odada gömme bir dolap vardı ve kendime ait bir banyomu olması morelimi biraz da olsa yerine getirmişti. Seoul deki evde,yeon un saatler süren banyosunu beklemek işkence gibiydi.
sonunda temizliğim bittiğinde aşağı indim.Yeon, kolilerden mutfak eşyalarını çıkarıp yerleştiriyordu.ahşab merdivendeki ayak seslerimi duyunca bana doğru dönüp kahverengi gözleriyle yüzümü süzdü. çatık kaşlarla dolaşmam canını sıkıyor olmalıydı. ''hadi evde işler bitene kadar biraz keşif yap. eminim buna bayılacaksın.''
'' hiç sanmıyorum'' diyerek omuz silktim.'' vahşi doğada yaşamaya başlamışız gibi hissediyorum.'' '' burası bir sahil kasabası ve genç nüfusun çok olduğunu duydum.buraya biraz şans tanı karamelim. eminim eğlenceli arkadaşlar bulacaksın.''
benim zaten en eğlencelisinden bir arkadaşım vardı... hoseok. ve onun olmadığı bir yere şans tanımak falan istemiyordum. yineden bu konuşmayı fazla uzatmamak için iç çektim '' her şeyi yapabileceğine emin misin?'' '' inana sen olmadan her şeyi daha kolay hallederim,küçük bey. bana ayak bağı olma.''
yeon bana sevecen bir şekilde gülerken, bende omuz silktim.açıkçası taşınma işi canımı sıktığından evi temizlemek hiç içimden gelmiyordu.beklediğim an bu olduğu için '' dikkatli ol.''diye seslenmesini duymamazlıktan gelip koşar adımla dışarı çıktım.
ne olabilirdi sanki?evden çıktıktan sonra sahile giden yoldan tarafa yönelirken adımlarım temkinliydi. her nekadar buradan hoşlanmamaya kendimi şartlasamda havanın güzelliğinden etkilenmeden de edemiyordum.eylül ayında olduğumuz için soğuk değildi,aksine ılık bir rüzgar vücudımu okşuyordu.
ayaklarımı toprak yolda sürüyerek etrafıma bakınmaya devam ettim. on beş dakikalık yürüyüşten sonra yol,ara bir sokağa dönüştü.iki tarafta evler sıra sıra dizilmişti ve bahçeler çitle çevrilmişti,evlerin arasındaki boşluklar çok azdı .sahile gittiğini düşündüğüm yoldan ilerlemeye devam edip bahçeleri inceleyerek oyalanmaya devam ettim. Yeon'un bahsettiği genç nüfusa yada tek bir insana rastlamamıştım.tam bu kasabada acaba kimse yaşamıyor mu ,diye düşüneçeğim sırada , bir ses duyunca adımlarım aniden kesildi.
ne sesi olduğunu anlamak için iyice kulak kabarttım. birisi mırıltılı bir şekilde konuşuyordu ve sesi iki evin arasında kalan boşluktan geliyordu. hemen çitin sonuna doğru gidip başımı hafifçe o yöne doğru eğdim.
hafif dalgalı kumral saçlı olan uzun boylu,zayıf bir çocuk duvara dayanmıştı.yanında kendisinin iki katı olan siyah saçlı biri bekliyordu.
duvara daynan çelimsiz oğlan yanindakine bakmıyordu bile.dikkati tamamen elleri ceplerinde rahat bir tavırla karşılarındaki çite yaslanmış birine kitlenmişti ve yalvarırcasına ona bir şeyler anlatıyordu.
bu sefer çite yaslanmış olanı incelmeye aldım. yüzünü göremiyordum fakat uzun boyluydu ve oda oldukça yapılıydı.hepsi benden bir kaç yaş büyük gibiydiler.merakım git gide artarken ne konuştuklarını duymak için kulak kabarttım.kumral dalgalı saçlı olan,başını öne eğip yine mırıldanmaya başladı.''benim onlarla bir alakam yok '' '' o sefil hayatını önemsiyor olsaydın,hala yalan söylüyor olmazdın.''
karşılarındaki çite yaslanmış rahat tavırlı oğlanın söylediğini duyunca ,gözlerim kocaman olurken elimle ağzımı kapttım.gerçek anlamda hayatıyla tehdit ediyor olmazdı herhalde,değil mi?
Yeon' un bahsettiği gençler bunlarsa eğer .... hemen topuklarımı popoma vura vura koşup yeon 'dan bu kasabayı terk etmeyi talep etmeliydim.tabii yeon bu talebi ne kadar kabul ederdi bilemiyorum. o yüzden ilk işim kasabanın şerif departmanını aramak olucakttı.bunlar sözde sokak çeteleri değil,gerçek katillerse eğer.kumrak ve dalgalı saçlı bir çocuğun ölü olarak bulunduğunu duymak küçük aklımı kaybetmeme neden olurdu. hiçbiri beni görmeden sessizce yürümeye başlamıştım ki.....
''dur bakalım''
neden ama ya,neden ?kas yığını ve dalgalının karşısındaki uzun boylu olan, sanki çok büyük bir ses çıkarmışım gibi bana döndüğünde diğer ikiside kafasını bana doğru çevirdi. o an bacaklarım kaçmak ile orada kalmak arasında bir seçim yaptı.
sonuç: orada kalmayı seçtiler,bravo onlara
dalgalı saçlı çocuğu sıkı sıkı tutan kas yığını bir atmaca gibi beni süzdü.'' duymuş olabilir.''
söylediği şeyle başımı olumsuz anlamda iki yana salladım ama bu onu pek tatmin etmedi.bana bir adım attığında karşılarında duran uzun boylu onu durdurdu.'' ben hallederim.'' aman ne rahatladım!
kas yığını söz dinleyerek olduğu yerde kalırken, uzun boylu olan beni halletmek için tüm sakinliyle ban doğru yürümeye başladı.ve bende seçeneklerimi değerlendirmeye başladım tabii ki.
Gözlerimle fiziğini süzdüm.koşsam iki adımda beni yaklayacak uzun bacaklara sahipti.ve yakalarsa boynumu tek bir hareketle kıracak kol kaslarına....
bir diğer seçenek salağa yatıp hiç bir şey duymamış gibi yapmaktı.Evet anında ikinciyi seçtim.en masum surat ifademi takınarak bana doğru yürümesini izlerden saniyelerin saliselere dönüştüğün o kısacık anda....
siktir.buda neyin-
iç sesimin bile dili boğazına kaçmıştı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AV TAEKOOK
Fanfictionm.rise' nin av kitabının taekook' a uyarlanmış hali. seme jungkook uke taehyung