Yukarıda ki güzel kızımız park hera
Yavaşça uzun kollusunu yukarı sıyırdı ve bileklerinde ki kesikleri genç adamın görmesini sağladı. Vereceği tepkiden korkarak dudaklarını birbirine bastırdı genç kız. Yavaşça gözlerine baktı. Kim kendine zarar veren biriyle muhatap olmak isterdi ki? Onunla konuşmaktan vazgeçebilirdi.
"O günden sonra şiddet uygulamaya başladı. Hergece eve başka kadınlarla geliyordu ve ben onların iğrenç seslerini duymak zorunda kalıyordum. Bazen yaşadıklarım yüzünden sinir krizleri geçiriyordum ve sonuç böyle oluyordu"
Korkarak genç adamın tepkisini bekliyordu.
"Hani sana 'her yerde kan var jungkook'diye mesaj atmıştım ya, yine şiddet görmüş ve kriz geçirmiştim o gün"
Sadece dinliyordu genç adam. Ne tepki vereceğini bilmiyordu.
"Zaten o günden sonra kriz geçirmedim. Seninle konuşmak iyi geldi"
O konuşmadıkça korkusu artıyordu genç kızın. Dolan gözleriyle sadece genç adama bakıyordu. Kurumuş dudaklarını diliyle ıslatıp "birşey söyle" diye mırıldandı.
"Eğer her ne olursa olsun bir daha kendine zarar verirsen seninle iletişimi mi keserim!"
Genç kız gülümsedi. O kadar mutlu olmuştu ki. Düşündüğü gibi bir tepki vermemişti. İyi ki varsın tavşankook Seni seviyorum çok seviyorum diye düşündü.
" eee bu hikayenin benimle olan kısmı?"
"Babam bana dokunmaya kalktığında bize gelen hei chul beni yolda görünce aklım dağılsın diye beni çalıştığı yere götürdü. Bighit."
"Kim Hei chul?"
Güldü genç kız.
"Makgöz'ünüz. Onun yanında olunca beni de sorgulamadan içeri aldılar. Perişan haldeyim. O sırada seni gördüm. Seokjin sunbae'yle konuşuyordun. Sonra sen güldün"
"Hmmmm.."
"O gün intihar etmeyi düşünüyordum jungkook ama gülümsemeni görünce bu fikir toz olup gitmişti aklımdan"dedi genç kız ve gözlerini kaçırdı. Diyeceği şey utanmasını sağlıyordu.
"Aşık oldum diye yüksek sesle bağırdım. Siz o sırada bir yere gitmiştiniz görmedin beni. İyiki görmedin yoksa rezil olurdum. Gerçi etraftakilere rezil oldum"
Genç adam kahkaha attı. Genç kız kaçırdığı gözlerini ona çevirdi. Ama yüzünde maskesi olduğunu görünce suratı asıldı. Bunu farkeden genç adam gülmeyi kesti.
"Üzgünüm maskeyi çıkartamam"
"Biliyorum. Deneme de zaten!"dedi genç kız etraftaki kızlara göz gezdirerek. Pek kalabalık değildi ama bir kaç kişi vardı. Onun gülüşünü kimsenin görmesini istemiyordu. Kıskanıyordu. Ama fanlar gibi değil di o aşıktı genç adama.
"Kıskanıyormusun yoksa"dedi genç adam hafif bir gülümsemeyle. Onu seven- aşk anlamında- biri tarafından kıskanılmak hoşuna gitmişti. Genç kız utançla kaşlarını kaldırdı. İnkar edecekti.
"Kim?ben?yok canım. Hayır. Kıskanılcak ne var? Neden kıskanayım?"
"İyi ki kıskanmamışsın"
"Yah!"dedi genç kız saçının önüne düşen tutamını kulağının arkasına sıkıştırarak.
"Sanırım senin adın yok"
"Ay ben onu söylemeyi unuttum. Park hera"
"Güzel isimmiş"dedi genç adam. Aklından da kendin gibi diye geçiriyordu. Kolundaki saate bakıp genç kıza döndü.
"Saat on bir buçuk eve gitmen lazım"
"Teşekkür ederim tavşankook"deyip arkasını döndü genç kız ve eve doğru yol aldı. Yüzünde ki gülümsemenin anlamı çok fazlaydı. Sanırım birkaç gün böyle sırıtıcaktı.
Bittu:)
Texting de böyle yazmayı pek sevmiyorum ama anlatmak zorundayım. Diğer bölüm texting hadi yine iyisiniz.Oy ve yorum atında az gülümseyeyim ^^
Seviyorum sizi♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smile
FanfictionGenç kız titreyen ellerini yavaşça sevdiği çocuğun saçlarına yerleştirdi. Çekiniyordu hoşlanmazsa diye. Ama denedi. Parmaklarını bir kaplumbağa misali hareket ettirdi genç kız. Genç gülümsedi. Onunda hoşuna gitmişti saçlarında gezinen parmaklar. Gö...