thirteen

1.5K 227 100
                                    

"Evet, efendim. On iki saati geçti ve gidebileceği her yere baktım. Hiçbir şekilde telefonlarına cevap vermiyor."

"Şüphelendiğiniz birileri var mı?"

"Evet, var. Eski tecavüz zanlısı Kwon Ji Yong."

"Tamam evlat. Sen okuluna git. Bu işle biz ilgileniriz."

Jisung polis memurunun dediği son şeyle kaşlarını çattı.

Chenle ortadan garip bir şekilde kaybolunca polisi aramış fakat polis kayıp sayılması için on iki saat geçmesinin gerektiğini söylemişti.

Jisung da on iki saat tamamlanana kadar boş durmamış; gidebileceği, gitmeyeceği hatta yanından bile geçmeyeceği yerlere dahi bakmıştı.

Ama bulamamıştı işte.

"Hayır, ben de burada kalacağım."

Chenle onsuz yapamazdı. Onu görmeliydi. Kurtarıldığı ilk an hatta ona sarılmalıydı. Onu kendi yatıştırmalıydı. Onu ölesiye seviyordu, fakat arkadaş ya da kardeş gibi değil. Ona zarar geldiğini görünce deliriyor, söylediği her söz Jisung'un yüreğine işliyordu. Onu bazen sarıp sarmalamak istiyor, hiçbir zaman bırakmak istemiyordu. Ona karşı beslediği duygular bambaşkaydı. Hem onu koruyacağına söz vermişti fakat koruyamamıştı. Bunu telafi etmeliydi. Onu kendisi kurtarmalıydı.

"Evlat, seni buradan zorla çıkartmamı istemiyorsan toz ol. Biz sana zaten gelişmeleri bildiririz."

Elini umursamazca sallayan polisle beraber Jisung sinirlendiğini hissetti.

En yakını, kendi hayatından daha değerli olan çocuk ortalıkta yoktu ve karşısındaki adam ona gitmesini söylüyordu. Sinirden dolu dolu olan gözlerini saklamaya çalışarak başını öne eğdi fakat sonra titreyen eliyle polisin yüzüne sert bir yumruk geçirdi.

Polis sakince kanayan dudağına dokundu.

"Çık buradan. Çocuksun diye bir şey demiyordum ama harbiden kaşınıyorsun."

Jisung'un hareket etmeden öylece ona baktığını görünce sinirlendi.

"Polis Choi. Çıkar şu veleti şuradan!"

Zorla dışarı atılmak üzere sürüklenen Jisung yerinde tepiniyordu.

Sonunda polis karakolunun önüne fırlatıldı ve Polis Choi denen herif ona acıyan gözlerle baktı.

"Bak çocuk. Neler hissettiğini az çok anlayabiliyorum fakat polislere güven. Onu bulacağız. Şu an ekibimiz zaten onu arıyor ve sen işimize engel oluyorsun. Evine git ve dinlen."

Sonra da arkasını dönüp gitti.

"Off! Şimdi ne yapacağım ben?"

Dizlerini kendine çekerek yüzünü dizlerine gömdü ve ağlamaya başladı.

Karnında keskin bir sancı vardı. Korkudan kasılan midesi ve zonklayan başı mantıklı düşünmesine hiç de yardımcı olmuyordu.

Orada, o polis karakolunun önünde kaç saat hıçkırarak ağladı, bilmiyordu. Yanından bir sürü insan geçip gitti, hiç kimse gelip ona ne oldu diye sormadı. Dünya dönmeye devam etti, bazı insanlar kahkahalar attılar, bazı insanlar onun gibi ağladılar, bazı insanlar hayatının aşklarını buldular...

Ama Jisung sadece oturdu ve ağladı. Telefonundan bildirim sesi gelene dek.

Umursamazca telefonunu çıkarıp kim mesaj atmış diye bakarken gördüğü isimle duraksadı.

ZhoungLe

Hızla mesajı açtı ve ne yazdığına baktı.

Hiçbir şey yazmamıştı ama bir konum göndermişti.

Konum, Young Teen Konukevi'ni gösteriyordu.

Jisung o an bir şeyi hatırladı.

Young Teen Konukevi'nin bodrum katında depoya benzer bir yer vardı. Oraya daha çok eski eşyalar koyulurdu ve eski ev sahiplerinin dediğine göre zamanında birkaç makine mühendisinin atölyesi olarak kullanılmıştı.

Jisung hızla yerinden kalktı ve bir an bile düşünmeden hızla Young Teen Konukevi'ne koşmaya başladı.

Chenle'nun ona ihtiyacı vardı.

Jisung'un da Chenle'ya ihtiyacı vardı...

***
Keşke biraz yorum yapsanız ve okunma sayıları yükselse. Yoksa adam akıllı bölüm atasım gelmiyor :((

❝buy something before you come❞ ↬chenle&jisungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin