Bilmediğim karanlık bir odanın içerisindeydim. Arkamdan bir ses gelince refleks olarak o tarafa döndüm. Kimse görünürlerde yoktu. Peki ya ses nereden geldi? Ben arkamı dönmüş neler olduğunu anlamaya çalışırken biri karşıma oturdu. Kim olduğunu seçemiyordum.
"Lalisa"
"Ha? Adımı nereden biliyorsunuz?"
" Rose'yi seviyor musun?"
"Evet."
" Öyleyse onu öldüreceğimi söylesem koşarak yanına gidersin ha? Doğru mu bildim?",
" Böyle bir şey yapamazsın kimse bir insanı suçsuz yere öldüremez?"
"Suçlu olup olmadığını nereden biliyorsun? Ayrıca 'suçsuz insan' derken yolda yürüyen adamdan mı bahsediyorsun? Eğer öyleyse... sen ne demek istediğimi gayet iyi anladın."
"Kazaydı."
"Kaza mı? Ha ha demek kaza , o halde bende Rose'yi öldürüp kaza süsü verebilirim ve kimse ne olup bittiğini anlamadan kendimi KAZA diye avuturum, nasıl fikir Pranpriya?"
"Bambam eğer sensen bu hiç ama hiç komik değil!"
" Bambam... O senin için ne kadar önemli? Onu cinayetine ortak edip kaçtığından beri hiç gördün mü? Senin yüzünden hapse girdiğini öğrendiğinde bir damla bile gözyaşı döktün mü?"
"Ne Bambam hapse mi girdi?"
"AHHHH! Pranpriya bu basit numaralarınla herkesi kandırabilirsin ama beni değil, tahmin ettiğinden daha fazla şey biliyorum. Bence arkanı iyi kolla. Başta Rose olmak üzere tüm sevdiklerinle vedalaş belki piyango sana çıkar ve sadece sana 'güle güle' deriz. Aksi takdirde sen tüm sevdiklerine 'güle güle' diyeceksin."
Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım kendimi tutamıyordum. Bambam benim yüzümden hapse girdiyse kendimi asla affetmem. Aniden aklıma onun korkmuş kanlı elleri ve bana 'Lisa ne yaptın sen?' deyişi geldi. Tanrım cidden ben ne yaptım.
Karşımdaki kişi soğuk kanlılıkla sandalyeden kalktı, arkadan kapı gıcırtıları geliyordu. Korkunç gür bir ses "ATIN BUNU İŞİMİZ BİTTİ!" demişti. Kalbim duracak gibi hızlı atıyordu...
"Hanımefendi söylediğiniz adrese geldik. UYANIN ARTIK! HANIMEFENDİ!"
"Ahh! Demek hepsi kötü bir rüya."
"Bir şey mi dediniz?"
"Yok. Teşekkürler , borcum ne kadar?"
"Ödendi."
"Ne?"
"Hanımefendi ödendi diyorum lütfen artık inin durağa dönmem gerekiyor."
"Pekala , pekala. İndim."
İner inmez karşımda Chae ağlayan suratını gördüm. Sanırım taksiyi o ödemişti. Her neyse bunu bir rüya olmasına seviniyordum. Rose ile eve çıktık. Bana bir kupa kahve verdi kendide üzerinde kalp olan bir bardaktan çayını yudumluyordu.
"Çok korktum Lalisa yağmur o kadar şiddetliydi ki... Eski kahrolası sevgilim beni aldatmasaydı şu an seni rahatsız etmek zorunda kalmayacaktım. Üzgünüm."
O bunları söylerken ne yazık ki kendimi ona veremiyor sadece gül rengi dudaklarına odaklanıyordum. Yavaşça dudaklarını yaladı. Daha sonra ısırdı.
"Üzülmene gerek yok ,arkadaş olduk artık bunların lafı bile söz konusu değil. " dedim ve gülümseyip kahvemden bir yudum aldım.
Rose turuncu saçlarını arkaya atarak bana ;
"Lisa seni seviyorum dostum. Artık çok yakın olacakmışız gibi geliyor. Biliyor musun benim ilk arkadaşım sensin. Okul yıllarımda bana hep zorbalık yaparlardı makasla saçlarımı keserlerdi ve bana çok ağır laflar ederlerdi. Annem onların güzelliğimi ve akıllı oluşumu kıskandığını söylerdi. Fakat o yıllar beni ruhen ve fiziken çok yıpratmıştı."
"Büyüleyici dercede güzelsin..."
Hayır hayır, bunları demiş olamam, ağzımdan kaçmıştı. Madem bunu dedim o zaman sıra onun dudaklarının arasından çıkacak iki kelimeyi dikkatice dinlemeliydim. Önce güldü ve ardından utangaç bir edayla teşekkür etti. Bu kadar sadece kuru bir teşekkür.
Daha sonra şiddetli şekilde ağlmaya başladı ve " kahrolası pislik de bana öyle derdi" dedi. Yanına gittim ve oturdum. Omuzlarına ellerimi koydum, bana döndü ve sarıldı. Islak yanakları benim yanaklarıma değiyordu. Sevdiğim kadın kollarımdaydı fakat yapabildiğim hiçbir şey yoktu. Ona karşılık verdim ve sarıldım benim sarılmamı bekliyordu sanırım bir anda daha da sıkı sarıldı ben ise onu omuzlarından tuttum ve yanaklarındaki yaşları sildim. Daha sonra kendime hakim olamadım ve onu öptüm işin garibi bana tepki göstermiyordu hatta karşılık veriyordu. O da beni öpmeye başladı.
💄💄💄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LipStick // ChaeLisa
Fanfictionİkimizin arasında anlayamadığım garip bir elektrik vardı. Aslında ona evimden gitmesini söylemem gerekirdi. Dün bara gittiğimi bile hatırlamıyorum (...)