Büyük laflar ediyor, büyük hayaller kuruyorduk.
Çok gençtik ama sorsan hayatın sillesini herkesden çok biz yemiştik.
Bu saatten sonra öğrenecek birşeyler yoktu bizim için.
Henüz 20 li yaşların başlarındaydık.
Kavgamız vardı ,
Aşkımız vardı,
İsyan ise kiloylaydı.
Asi bir kıvılcımdık,
Nereye sıçrayacağımız belli değil,
Neyi kimi niçin yakar hiç değil...
Dertlerimizde büyüktü,
Bir nemli kirpik,
Çay bardağında rakı,
Kasette ise önce bir kaç damla yaş...
Konuşarak bitmezdi ,
Aşkta parasızlıkta...
Ah ulan şu da olsaydı ,
Diye başlayan hülyalara sokan,
Züğürdün çenesini yoran,
Bir serseri kurşun gibi sevdamız vardı.
Kime niye vurduğu...
Bizi kederlere sokan,
Hayali ile de yaşatan.
Masum sevdalarımız su gibi kaygan,
Avuçlarımızdan akan.
Asiydik,
Gelene, geçene,
Fevri, sinkaflı cümlelerimiz vardı devrik.
Devrim saydigimiz fikirlerimiz gibi,
Saftik ama bize sorsan çok kirlenmiştik.
Daha 20 li yaşların başındaydık,
Bu saatten sonra öğrenecek birşey yoktu bizim için,
Kitabını yazmıştık ,
0.5 uçlu kalemle kırıla kırıla,
Kafasına basa basa...
Silginin kullanılmadığı yaşlardı,
Her yazılanın doğru sayıldığı tarafımızca sorgusuz,
Kızıyor , kırıyor,
Seviyor, söyleyemiyor.
Kapladığım defter gibi,
Seni saramıyor, elini tutamıyor.
Aşkımız vardı,
Sebebsiz kavgalarımız.
Devrim yapamadık ama,
Boyunda eğmiyorduk düzene
Büyük laflar ediyor, büyük hayaller kuruyorduk...
Bir daha hiç o kadar Devrimci
Hiç o kadar inanmadım kendime.
Geçen zaman,
Yontan düzen,
Kirlenen Hep İnsan oluyor.
İnsan büyüdükçe Kaybediyor masumiyeti
Zamanı geçiren,
Düzeni yontan,
Çocuklara ,
Selam olsun...!