2

90 16 20
                                    

"Hiçbir şey için geç değildir."

Gözlerin hâlâ gözlerimde. Bakışlarını bir de benim gözümden görseydin keşke. O zaman gözlerine aşık olurdun işte.

"Diğer şeyleri geç olmadan önleyebilirsin lakin bunun için oldukça geç."

Gülerek ayağa kalkıyorsun. Bir süre denize bakıp bana dönüyorsun tekrar. "Yara alırsın. Canını çok yakarım."

Canımın yanmasına alışıktım ben zaten. Artık acıyı tanıyacak kadar canım kalmamıştı ki. Acı artık canımı acıtmıyordu benim.

"Canımın en büyük acısı olacağını bilsem bile, çok geç."

Gözlerime uzunca bakıyorsun. Anlıyor gibi, derince bakıyorsun. "Geçmişte yara aldın değil mi?"

"Yara mı? Yara kapanır." Dedim bu sefer sen usulca yanıma otururken. "Ben paramparçayım. Ve bilirsin, paramparça olup un ufak haline gelen parçalar tekrar bir araya gelemez."

Yüzüme bakamıyor, denize dönüyorsun tekrar.

"Paramparça değilsin." Dedin ufuğa bakarken. "Paramparça olamazsın."

"Neden?" Dedim öfkeyle. "Sana çok mu klişe geldi bu?" 

Cevap vermedin. Dimdirek ileriye bakıyordun sadece.

Aniden parladığım için pişman oluyorum. Doğru, seni tanımıyordum ve bu şekilde konuşmamalıydım. Canını yakabilirdim.

Kol saatine bakıyorsun sonra. "Geç kalıyorum." Ayağa kalkıyorsun. "Gitmeliyim."

Arkanı dönüp gitmeye başladığında arkandan koşarak durduruyorum seni. "Böyle gidemezsin."

Gülerek ellerini siyah hırkanın ceplerine sokuyorsun. "Nasıl gidebilirim peki?"

Elimdeki şiir kitabını alıp uzatıyorum sana. "Hiçbir yerde bulamadım dedin." Kalbim hızlıca çarpıyordu. "Ama burada buldun."

Kaşlarını çattın. "Yani?"

"Senin olsun. Her satırı benim ezberimde zaten."

Gözlerinde o coşkuyu görüyorum yeniden. O küçük çocuk el çırpıyordu gözbebeklerinde. "Sahiden mi?"

"Sahiden."

Genişçe gülümsemeni görüyorum. Diş etlerini ortaya çıkaracak kadar geniş güldün. "Teşekkür ederim."

"Şimdi gidebilirsin." İşaret parmağımı gözünün önünde sallıyorum. "Ama buraya tekrar geleceğine söz verirsen."

Gülüyorsun tekrar. "Söz."

Arkanı dönüp giderken bana dönüyorsun tekrar. "Hey," Geri geri yürürken bana seslendin. "Sayfaların arasında çiçek kurutabilir miyim?"

Beyaz tenin uzaktan daha da beyaz görünüyordu şimdi. Meleklere benziyordun. Meleklere benziyordun...

"Güzel kokulu çiçekler kurut ama!"

Gülüyorsun ve tenine tamamen tezat olan zifiri karanlık renkteki saçlarının sallanmasına neden olacak kadar hızla sallıyorsun başını. 

"Çok güzel kokacaklar."

Ve önüne tamamen dönerek hızla gidiyorsun. Sen kaybolana kadar arkandan bakıyorum.

Fakat, neden hastaneye doğru gidiyordun ki yıldız tenli çocuk?

─236 Deniz Kenarındayım °Yoonmin✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin