Hepimiz beklerken çaresiz,içerden bir hemşire çıkıverdi;
-Hastanın yakınları kim?
Hep bir ağızdan biz deyip kalktık dağılmış yerlerimizden. Bir yanımızı umut,bir yanımızı korku sarmıştı. Umut baskın gelsinde kurtulsun canımın ici diye konustum ic sesimle ama nafile...
Yoğun bakıma alıyorlardı onu,önümüzden hızlıca geçirdiler sedyeyle,aklaşmış saçları dağılmış, kalbi yorulmuştu,götürürken bile kalp masajı yapılıyordu. Herkes bir kez daha hayal kırıklığına uğrayıp attılar umutlarını çöpe,attılar gözyaşlarını yere. Alışık değildik bu denli hüsrana,bu kadar bekleyişe. Çünkü öyle bir aile bağımız vardı ki ne kadar yıpransada kopmayacak bir ipti adeta. Bekleyişlerin en büyüğü bizi bekliyordu en büyük haliyle. Yoğun bakım odasının girişindeki o koskoca boşluğunu kapladık boşalmış gözpınarlarımızla. Bir umut perisi istedim yanıbaşımda,kulağıma fısıldasında rahatlatsın beni. İstediğimle kaldim,hayallerimde kaldım. Aksini beklemiyordum,hiçbir zaman istediklerim hemen olacak kadar şanslı olmamıştım. Sogukkanlı olmak adına gizledim hislerimi,duruşum hiç yıpranmamış kadar-yada ben öyle sanıyordum- sağlamdı. İçim ise dağıtmış kendini,dışa vurmamak için çaba sarfediyordu. İçim başarırdı belkide,babaannem aşabilecek miydi bize ulaşmak için gereken duvarları? Tüm sorular beynimi kemiriyor,kırıntıları gözyaşı olarak süzülüyordu yanaklarımdan. Umutsuz bekleyiş kahretmişti bizi,biz onun için yedi tepe aşmaya hazırdık lakin onun daha fazla tırmanmaya mecali kalmamıştı. Amcamı çağırdı doktor,söyledi;
Kaybettik hastayı. Ona hasta diye hitap edilmesinden nefret ettim,amcam geldi doktorun yanından..
Başımız sağolsun.Başımız sağolsun mu? Başımdan kaynar su dökülmüş gibi hissettim. Elimdeki su şişesini fırlattım yere "Kahretsin!"
Şimdi bir uçurumun ucunda gibiydim,ya bırakacaktım kendimi,ya tutunacaktım sımsıkı. Karar veremeyecek kadar güçsüzdüm, tutamadım kendimi,tutamadim gözyaşlarımı. Düştüm gittimde rahatlayamadım,feryatlarım diğer bağırışların içine karıştı. Bir el dokunduda kaldırdı beni,o el kimindi hatırlayamaz oldum lakin tontişim olsun isterdim. Umut bitmiştide,kurumuştu filizler. Artır her şeye kalbim sevinmeyecekti. Üstünden çıkan giysilerini koymuşlar bir poşete,tutuşturdular elime. Çıkarıp koklasam gelir miydi geri? Zaman geriye alınsında ona biraz daha sarılayım istedim,olmadı ve birdaha hiç olmayacaktı..Gerçekleri bilmek çok acıtıyordu,o anlarda hissiz olmayı diledim. Evine gidipte yastığına kafamı koydugumda,yanımda yatıyor olmasını diledim. Beni mutsuz görüpte beni güldürmek için önümde dans ettiği günlerin yeniden gelmesini diledim.Güzel bir güne onunla uyanayım,sabah yine saçlarımı örmesini diledim.
Dedem ne olacaktı şimdi? Tek başına,yardıma muhtaç... Belkide en çok yaralanan o olacaktı içimizde,biz iyileşip yeniden dönsekte hayata, o çoktan dönecekti hayata arkasını.Korktukta hazırda beklettik ambulansı,öğrendiğinde fenalaşırsa hemen müdahale edilsin,onuda kaybedelim istemedik,dedemi ağlarken görünce gülüşüne hasret kalacağımı düşündüm.Belkiler,gerçekler,keşkeler,umutsuz bekleyişler ruhumuzda bizi en cok yaralayanlar oldu bundan sonra hep. Yüzleşemedim bu yüzden ben gerçeklerle,gidemedim cenazeye, giremedim morga,göremedim karbeyaz yüzünü,dokunamadım soğuktan donmuş,ölü,damarları kansız bedenine.
Şimdi hâla aramızda olmasını diledim
ama yine
yine
yine
yine
imkansızı diledim.****
Ne kadar tuhaf değil mi dün varken bugün ebediyen kaybettiğin birini düşlemek. Benim için en uçsuz bucaksız duygu ölüm oldu hayatımın bu kaybından sonra.
Size sevgilisini kaybetmiş bir kızı yazsam daha ilginizi çekecekti değil mi?
Emin olun ki gerçeğini yaşadığınızda canınızı ailenizden başka hiçkimsenin bu denli yakamayacağını anlayacaksınız ve yıllar geçsede üstünden kalbinizi yakıp kavuran bu ateşin hiç sönmeyeceğini...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansizi diliyorum
Non-Fictionİmkansız dediğimiz kavram,çoğu zaman ulaşamadığımız mutluluktur.