Jung Joo;
Mi Hea
İyi misin?
Ulaştın mı Kore'ye?
Mi Hea;
Evet
İyiyim
Şimdi taksideyim
Eve gidiyorum
Sonra konuşalım
...
Yoongi, kaç saattir bir yere gözlerini dikmiş nedenini düşünüyordu. İçki bardağındaki kalan viskiyi yudumladıktan sonra sağ tarafındaki duvara fırlattı.
Aklına gelen şeyle küfürü savurması bir olmuştu. Kendine lanetler okurken kendini yanlış tanımladığını anladı. Evin kapısı açıldığında kafasını yerden çevirip girişe yönlendirdi.
JK: Hyung?
Jungkook, telaşla Yoongi'nin yanına gitti ve önünde yere çöktü.
JK: Sen iyi misin?
Jungkook, Yoongi'nin sinirini gördü ve stemle nefes verdi.
JK: O kız yüzünden mi? Sana kötü bir şey mi yaptı?
Yoongi: Sevgilim var sandı ve beni istemediğini söyledi.
Jungkook, kollarını Yoongi'nin bedenine doladı ve sıkıca sarıldı. Yoongi, kafasını Jungkook'un omzuna yasladı.
JK: Ben buraları toplayayım sen de biraz uyu hyung.
Yoongi, kafasını olumlu anlamda sallayıp odasına gitti. Jungkook, bardak kırıklarını topladı ve perdeyi açtı. Ortalıkta olan şeyleri yerlerine götürüp oturdu ve kendi telefonundan snapchat'e girip Hea'yı ekledi. Yoongi'nin kızacağına adı gibi emindi ama yine de yaptı.
-Anam hastaneden dün çıktı ve
-Dün doğum günümdü
-Annem tabi her gün gidip kan verecek ama olsun
-Resmen dün uzun süre sonra ev yemeği yedik
-Yorumlarınızdan motive oldum bölüm atıyorum
-Sizi çok çok fena seviyorum bilin ama haa
