Yaşamak nedir? Nefes almak mı,gülümsemek mi,insanlar mı,aşk mı? Deniz için yaşamanın bir anlamı yoktu,yaşam kelimesi bomboş bir kaç harften başka bir şey değildi. Nefes almak gereksiz,gülümsemek sebepsiz, insanlar yetersiz ,Ama Aşk...
Nefesinizi keser,insanları unutturur ve yüzünüzde koskocaman bir gülümseme yaratır.
Denizin hikayesi herkesten daha farklıydı. Farklı olmak onun en büyük hayaliydi , belkide bunu o istiyordu.Yaşamak Deniz için farklı olmaktı.
Deniz, uzun bacaklarını saran dar bir pantolon, salaş ancak bir o kadarda kaliteli bir kazak ve simsiyah deri bir bot giymiş şekilde dolaşıyordu. Kimsesi olmadığı için yalnız dolaşmaya alışıktı, her gün sabah saat 10da uyanır,evden çıkardı. Saat 12'ye kadar yürüdükten sonra her zaman gittiği Şen cafe'ye girerdi. Bugünde öyle yaptı. Ancak şen cafe bugün diğer günlerden biraz daha farklı gelmişti gözüne,güneş daha bir güzel batmış, daha güzel aydınlanıyor gibiydi cafe. Her zaman ki denize yakın olan masasına oturdu ve garsona seslendi. "Pardon, bir kahve alabilirmiyim lütfen." Garson başını salladı ve kahve gelene kadar uğraşıcak tek şeyi olduğu kitabını masaya koydu. Deniz yürüyüşte biraz terlediği için cafede fazla oturmaz, kahvesini içip kalkardı. Kahve gelene kadar lavaboya gitti, serin ve soğuk su akan musluktan suyu küçük ve narin avuçlarına alarak yüzüne doğru attı. Saçlarının uçları hafif ıslanmış,yüzündeki saflık iyice ortaya çıkmıştı. Masasına geri döndü,kitabını açtı ve
kitabının arasında bir kağıt olduğunu gördü. Ne olduğunu anlayamadan yanında birisi belirdi. Kibar ve hoş bir sesle "M-merhaba ben Bulut, o gördüğün kağıt parçasıda bu akşam gideceğin konser biletin, daha doğrusu eğer sende istersen beraber gideceğimiz konser biletin." Deniz şaşkınlıkla öylece kaldı,en son ne zaman birisi ona cümle kurmuştu,en son ne zaman birisiyle karşılıklı iletişime geçmişti? Deniz,"Aslında bilmiyorum ben pek konsere gitmem" diyerek gülümsedi. Bulut, Denizin kitabının arkasına telefon numarasını çoktan yazmıştı bile. "Güven bana çok
eğlenceli olacak, her gün bu cafeye gelmenin pek eğlenceli olduğunu sanmıyorum" dedi. Bunu duyan Deniz utancından yine bir şey söyleyemedi. Bulut, hep aynı saatte bu cafeye gelir Denizi izlerdi. Aslında ikisinin hayatları aynı bile sayılabilirdi.Tabi bunu bilmeyen Deniz için utanmak,bir şey söyleyememek oldukça doğaldı. Konsere az bi zaman kalmıştı,Deniz arayıp aramamak konusuda kararsızdı. Kitap okumaktan başkada
bir işi yoktu zaten. Bulutu aradı ve konsere gelmek istediğini söyledi. Bulut heyecan ve mutlulukla konser yerini ve saatini söyledi. Konser yerine gittiler, ikiside heyecandan pek fazla cümle kuramıyordu. Ufak tefek birbirlerini tanıma sorularından başka pek bir şey konuşmuyorlardı. Deniz cesaretini topladı ve alçak bi sesle "Beni davet ettiğin için teşekkür ederim, dediğim gibi çok sık konsere gitmem ben, nasıl eğlenilir bilmem
aslında tek bildiğim kitaplardır benim." Bulut hafif bir tebessümle "Kitapları bildiğini biliyorum, her gün kitap okumak gerçekten eğlenceli olmalı" dedikten sonra ışıklar söndü, konser başladı. İkiside çok eğleniyor ve birbirlerine bakıp gülümsüyorlardı, Deniz ilk defa mutlu hissediyordu. Konser bitti ve saat geç olduğu için Bulut Denizi evine bırakmak istedi, Deniz içten içe gerçekten bunu istiyordu. Ağzından o-olur kelimesi çıktı ve
Bulut Denizi evine bıraktı. Deniz arabadan inerken Buluta "Bugün için gerçekten teşekkür ederim, hiç bu kadar eğlenmemiştim iyi geceler" diyerek Bulutun gözlerine baktı. İkisinin yüzündede kocaman bir gülümseme vardı. "Davetimi kabul ettiğin için asıl ben teşekkür ederim kitap delisii,iyi geceler"
Deniz yatağında yattığında sürekli gözünde Bulutun gözlerinin içine bakıp güldüğü hali geliyordu. Hiç böyle bir şey hissetmemişti,biraz tuhaf birazda heyecan verici birşeydi bu. Uyudu,uyandı yeni bir gün başlamıştı artık. Yine aynı cafeye gidecek ve Bulutu görecekti. Tek umudu buydu artık,
Her sabah aynı cafeye gidip birlikte kitap okuyorlardı, her günlerini birlikte geçiriyorlardı. Deniz yeni bir güne daha uyandı,yürüyüşünü yaptı ve cafeye girdi. Gözleri Bulutu arıyordu,Bulut hep Denizden önce gelir ve masalarına otururdu. Bulut yoktu. Her zaman orda olmasına alışan Deniz
şaşkınlıkla telefonunu eline aldı ve Bulutu aradı. Ailesi ile sorunları olan Bulut,Denize herşey için üzgün olduğunu, bu akşam uçakla yurtdışına gitmek zorunda olduğunu söyledi. Deniz ne kadar kalacaksın orada,ne zaman geleceksin,ne zaman cafeye gelebileceksin tekrar diye bağırdı. Uzun bi sessizlik oldu ve Bulut "Hiç,bir daha dönemem,o cafeye gidemem,asla bir daha orada olamam" dedi. Deniz yıkıldı,bir şey söyleyemedi. Sanki yaşamak anlamını yitirmişti,gülümsemenin bi anlamı yok,insanlar ise fazlalıktı o anda. Bulut son kez cafeye geldi, karşı karşıya oturdular.
Artık birbirlerinin gözlerine bakamıyorlardı, nefes alamıyorlardı,gülemiyorlardı. Deniz "Gitme" diyemiyordu, Bulut ise boşluktaymış gibi hissediyordu. Belki Deniz gitme dese kalırdı,belki Deniz gözlerine baksa kalırdı. Sessizlik oldu. Garson sesi yoktu,adım sesleri yoktu,araba sesleri yoktu. Aynı anda gözlerinin içine baktılar, Denizin gözünden bir damla yaş düştü. Bulut masadan kalkıp gitti. Dayanamadı,biliyordu onu görürse gidemeyeceğini biliyordu fazlasıyla bağlandığını,biliyordu ona aşık olduğunu. Hataydı,Bulut aşık olamazdı, mutlu edemezdi kimseyi. Bulut gitti, Deniz kaldı. Farklı olmak istemişti, güvenecek birisini istemişti ve en çokta YAŞAMAK istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI VE FARKLI
RomanceYaşamak nedir? Nefes almak mı,gülümsemek mi,insanlar mı,aşk mı? Deniz için yaşamanın bir anlamı yoktu,yaşam kelimesi bomboş bir kaç harften başka bir şey değildi. Nefes almak gereksiz,gülümsemek sebepsiz, insanlar yetersiz ,Ama Aşk... Nefesinizi ke...