Part 3

8 1 1
                                    

     Uyandığımda gözümü açmam biraz zaman aldı. Yavaş yavaş ağır bir şekilde açabiliyordum ancak. Elimle gözümü ovalamak istedim, elimi yüzüme getirmeye çalıştım. Ama oturduğum sandalyenin arkasında kollarımın bağlandığını fark ettim. Bir kaç tane ucuz lamba ile aydınlatılan büyük, tenha ve demirden bir kulübeydi burası. Aslında içimden bağırmak ve yardım istemek geliyordu. Fakat benim evimin adresini ve telefon numaramı bilenler hakkımda daha ne bilmezlerdi ki. Bana zarar verebilecek her türlü bilgiye sahiptirler. O yüzden canlarını sıkacak bir şey yapmak da istemiyorum.

     Derken yüzünde korkunç bir maskesi olan siyah şık takım elbiseli bir adam daha önceden göremediğim bi giriş kapısından içeriye sert bir şekilde girdi. Ondan hemen sonra gelen diğer iki kişi de onun yönetimi altında gibi duruyordu ve aynı şekilde maskeleri vardı. Fakat onların takım elbiseleri daha sönük ve değersizdi. Bir de arkadakilerden birinin elinde iş çantası gibi şık bir çanta vardı.

     Bir süre önümde dikilip kendi aralarında anlaştıktan sonra patronları olan adam kafasıyla beni işaret etti ve hemen diğer iki kişi çantadan çıkardıkları malzemeleri benim önüme yerleştirmeye başladılar. Ne olduğunu anlamıyordum, konuşmayı denedim. " Ne yapıyorsunuz, siz kimsiniz? Beni neden buraya getirdiniz?" Dedim korktuğumu belli etmemeye çalıştığım bir ses tonunda. Kendimi özgüvenli gibi göstermeye çalışıyordum fakat sanırım sesimdeki titremelerden korktuğumu anlamışlardı. Fakat hiç bir şey söylemeden eşyaları dizmeye devam ettiler. Sanırım patronun bile yerine getirdiği emirler vardı. Fakat bunların başındaki kişi kimdi?

     Ben hiç bir sorumu kafamda cevaplandıramadan adam bana " Dylan hakkında bildiğin her şeyi şimdiden anlatırsan kimse zarar görmez."  dedi. Korkmuştum ve ağlamaklıydım. "Onun kim olduğunu bile bilmiyorum" diye cevap verdim ama buna sevinmiş gibi durmuyorlardı. Hemen önüme hazırladıkları aletlerden neştere benzeyenini aldılar ve hırkamın fermuarını açtıktan sonra bir adam hareket etmemi engellemek için beni tutarken diğer adam da elindeki ile bir şeyler kesmeye hazırlanıyor gibi görünüyordu. Sanırım... sanırım bana işkence edeceklerdi!

     Hayatımda daha önce filmlerde bile izlerken gözümü kapadığım sahneleri gerçek hayatta yaşayacağım aklıma gelmezdi. Düşüncelere dalmama bile izin vermeden birden karnıma neşteri soktu ve küçük bir sıyrık attı. Benim çığlığımla kendisi bile irkilmiş gibi duruyordu fakat bu durumdan zevk alıyordu. "Buna bu kadar çığlık attıysan, gün sonunda sesin kısılabilir." Dedi elinde neşteri tutan pis bir gülüşle. Sonra cevap vermeme bile izin vermeden çok daha derin bir şekilde neşterle karnıma uzun bir yara açtı. Bir saat beni öyle bıraksanız kan kaybından bile ölebilirdim. Adamlar bunu yaparken bu daha hiç bir şey diye mırıldanıp duruyorlardı. Patronları da orada dikilip beni izliyordu. Hangi malzemelerin kullanılacağına o karar veriyordu ve üçüncü uzun ve en derin kesikten sonra patron "Yeter, neşterden sıkıldım. Daha eğlenceli bir şeyler getirin." Dedi ve zaten gözüm kararmaya başlamıştı. Galiba fantezi olsun diye hazırladığı aletlerin yanından bir de kemer, kırbaç tarzı bir şey çıkarttı ve bir adım geriye çıktıktan sonra onunla belime vurmaya başladı. Normal bir kırbaç gibi olacağını sanıyordum fakat tam vururken bastığı bir düğmeyle vücudumun her yerine elektrik gitmesini sağladı. Her vurduğunda daha da çok uyuşuyordum ama daha da çok acıyordu. Bununla da bir 10 kere bana vurduktan sonra yine patronlarının emriyle alet değiştirdiler. Bunun gibi farklı 5-6 tane yöntemle bana işkence ettikten sonra gözüm gerçekten kararmaya başlamıştı, zar zor nefes alıyordum, oksijenim azalıyordu ve ölecek gibi hissediyordum. Kalp atış hızım da yavaşlamıştı. Gözüm karardı... nefessiz kaldım.. bilincim kaybolmak üzereydi, sanırım.... ölüyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gizemli NotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin