Felagund Finrod kardeşine büyük bir özlemle sarılırken, Aegnor, Angrod ve Orodreth de birer birer sarıldılar Galadriel’e. Elrond ve Hobbitler neşeyle onları seyrediyor, etraflarındaki Elfler’den neşeli sesler yükseliyordu. Eönwë onlara biraz zaman tanıdıktan sonra Gandalf’a artık gitmeleri gerektiğini ve Valar’ın acil bir rapor beklediğini söyledi. Böylece Maiar’ın en kudretlisi ve en bilgesi ayrıldı aralarından. Kalabalık sessizleşirken ve Lorien’in Leydisi’nin yüzü ışıldarken Eldar suskunlaştı bir kez daha. Kalabalık açıldı iki yana doğru ve Galadriel’in güzelliğiyle karşılaştırılabilecek kadar güzel bir yüz belirdi aralarında. Finarfin Hanedanı’nın altın sarısı saçlarını, Ñoldor’un asil bakışlarını ve Leydi Galadriel’in tüm güzelliğini miras alan Celebrían belirmişti tüm yüzlerin arasından. Elrond donup kaldığını hissetti. Onu görmeyi bekliyordu elbette, biricik eşini. Caradhras yakınlarında esir düşüğ işkenceler gören ve kurtarıldıktan sonra Aman’a gelen karısı, yaşadığı acıları unutamadığı için Aman’a dönmek istemişti. Acı bir veda olmuştu ikisi için de, ama Celebrían ancak böyle huzur bulabilirdi.
Yüzü ışıldıyordu Aman’ın ölümsüzlüğüyle, Eldar’ın güzelliğiyle. Narin adımlarla yürüyor, gülümsemesi hiç olmadığı kadar çok yakışıyordu yüzüne. Elrond sakinliğini korudu her şeye rağmen. Eşine doğru yürüdü, önce elini tuttu, sonra sarıldı ama Celebrían’a. Tüm özlemiyle.
Finarfin’in evine gelene kadar doya doya özlem giderdiler uzun zamandır ayrı kalan Ñoldor. Celebrían annesi, babası ve kocasına kavuşmanın mutluluğunu yaşadı.
“Demek biricik Arwen’im bir insan olmayı seçti. Hem de kraliçeleri olarak.”
“Devir artık insanların devri.” dedi Elrond. “Biz evimize döndük.”
“Evimiz… Bundan binlerce yıl önce.” diye söze başladı Galadriel. “Fëanor tüm Ñoldor’u toplayıp ateşli bir konuşma yaptığında herkese yaptığı gibi benim de kalbimi titretmişti. Ona karşı bir sevgi beslemiyordum, ama Orta-Dünya’da edinebileceğimiz toprakları, o düzlükleri, o ormanları arzulamıştım. Evimiz aslen orasıydı diye düşünüyordum. Yemin falan etmedim elbette ama Valar’a ben de kızgındım. Biricik kralımızı kurban vermiştik, ilk katledilen elf olmuştu Yüce Kral Finwë. Yanıldık mı hala emin değilim ama oralar bir zamanlar evimizdi kuşkusuz.”
“Ben orada doğdum.” dedi Elrond. “Ona rağmen orada devrimizin bittiği açıktı. Önemli olan kötülüğü yenip dönmüş olmamız. Ki bunu da dostumuz Hobbitlere borçluyuz.”
Frodo ve Bilbo, Elrond ve Galadriel’in huzurunda olmaya alışık Hobbitler olarak değerlendirilebilirlerdi ancak Aman’da olmaya hala alışamadıkları rahatlıkla söylenebilirdi. Üstüne üstlük bir de kral vardı odada, sessiz kalmayı tercih ediyordu. Kızını görünce eski acıları su yüzüne çıkmıştı sanki. Kral Finarfin uzaklara dalmış gitmişti.
Sohbeti koyulaştırdılar. Eski günlerden çok bahsedilmedi. Aradan binlerce yıl geçse bile pek çok acıyla doluydu o günler Galadriel ve Finarfin için. Elrond Celebrían’a ayrıldığından bu yana olanları anlattı. Oğullarını, kızını. Hobbitler maceralarıyla renk kattılar Finarfin’in salonlarına. Sohbetleri sürüp giderken iki atlının sesi duyuldu dışarıdan ve çok geçmeden kapı açıldığında gördüler ki, Gandalf ve Eönwë geri dönmüşlerdi. Gandalf önünde eğildi elflerin ve Hobbitlere baktı. “Sizi görmek isteyenler var.” dedi gülümseyerek. Frodo da, Bilbo da en başta anlam veremediler ama ona rağmen ayağa kalktılar. Neşeyle uğurlandıktan sonra Eönwë ve Gandalf’ın peşine takıldılar.
“Bizi kim görmek istiyor Gandalf?” diye sordu Frodo, yanında Bilbo duruyordu, yaşlı Hobbit koluna girmişti Frodo’nun. Yeşilliklerle dolu bir ormanın içine girmek üzerelerdi, şehir artlarında kayboluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valinor'dan Hikayeler (Fan Fiction)
FantasyTolkien'in eserleri üzerine yazılmış bir Fan Fiction