t w o

98 14 13
                                    


Hızla arkamı dönüp gözlerimden alev fışkırırcasına baktım ona. Sadece kızımız için buradaydı. Beni nasıl düşürebilirdi bu kadar? Aldatması yetmiyor gibi idare etmeye çalışıyordu.

-Sakın. Sakın beni sınama Sterling. ,dedim keskin bir şekilde, gözlerine bakarak. Çok üzülüyordum, kalbim beni yiyip bitiriyordu ancak bu ona karşı yumuşak olacağım, kollarımı açıp bekleyeceğim anlamına gelmezdi. Bir şey demek için dudaklarını araladığında yeniden arkamı dönmüş ve kendimce kulaklarımı kapatarak mutfağa girmiştim. Yemek yapmak gibi bir planım olmamasına karşın bir şeylerle ilgilenmeye ihtiyacım vardı. Bu yüzden tatlı yapmaya karar verdim. Kullancaklarımı ortadaki tezgaha dizerken karşımda beliren silüete aldırış etmemeye çalışıyordum. Neden bana boş yere acı çektiriyordu ki? Kağıtları imzalasa ve şu çatkapı gelişlerini kesse her şey daha iyi olabilirdi. Belki de sadece benle uğraşmayı bile kesebilirdi. Durmuş beni izliyordu. Şekerle yumurtaları çırparken artık bakışları rahatsız edici bir noktaya ulaştığında durup baktım ona.

-Ne istiyorsun? , diye sordum gözlerine meydan okurcasına bakarak.

-Sence? , bakışları birden yumuşadığında kaşlarımı çatmıştım. Yaptıklarını bir anlık unutacak olsam sesinin titrediğini bile düşünebilirdim. Devam etmesi adına tek kaşımı kaldırdım ancak o bir şey söylemek yerine seslice iç çekip mutfaktan çıkmıştı. Dengesizdi. İnanılmaz bir kişiliği vardı. Belki o da benim gibi delirmişti? El çırpıcısını plastik kabın içine bırakıp çıktım mutfaktan. Bir anda hevesim kaçmış bir şeylerle uğraşma isteğim sonlanmıştı. Göz ucuyla ona baktığımda koltukta oturduğunu görmüş ve bundan yararlanıp Julia'nın yanına ilerlemiştim. Tombul yanaklarından öpüp kucağıma aldım onu ve karşısına oturdum. Julia bana dönük bir şekilde dizlerime oturmuş saçlarımla oynamaya başlamıştı. Bu beni rahatlatıyordu bu yüzden izin verdim ona. Sterling'in bakışları yine üzerimizdeydi. Bir şey yapmayacaksa neden buradaydı ki? Pişkin tavrı yok olmuş aksine az sonra yanıma gelip oturacakmış gibiydi. Ayaklandığında bu kez ben baktım ona.

-Daha sonra tekrar uğrayacağım. , dediğinde omuz silkip kızımı kucağımdan indirmeden kalktım. Saat geç olmuştu arkasından kapıyı kitleyecektim sadece. Kapının önüne geldiğinde Julia'yı öpmek için bize doğru uzanmıştı. Kokusu önce burnumu ardından kalbimi sızlattığında dışa vurmamak için büyük bir çaba harcıyordum.

-Annemide öp baba. , diye sitem eden kızım çabamı başarısızlıkla sonuçlandıracaktı. Sterling geri çekildiğinde Julia sızlanmaya başlamıştı bile. Alışık olduğu düzen kayboluyordu ve bunu her ne kadar anlamaz desekte küçükler sezgileriyle bile anlarlardı bir terslik olduğunda. Bir ağlama krizinin geleceğini anladığında hızlıca bir yanağımdan öpüp geri çekilmişti. Hızlıydı ama birde gelin onu kalbime sorun. O bir saniye bir saat etki gösterecekti. Kızım ağladı ağlayacak gözleriyle gülümserken Sterling'e bir kez daha küfrettim içimden ancak bu kez daha fazla tutamadım kendimi.

-Yaptığını görüyorsun değil mi? , diye sordum gözlerine bakarak. Yine sesli bir şekilde iç geçirdiğindeyse kafasını kopartasım gelmişti.

-Cehennemin dibine git. , deyip yüzüne kapattım kapıyı ve salona geçtim. Hayatımı alt üst etmişti. Midemide. Evet midem ve bu sanırım gerçek bir dürtüydü. Julia'yı kucağımdan indirip hızlıca banyoya koştum ve klozeti kaldırıp sabahtan kalan birkaç şeyide içimden attım. Yeme düzenimide bozmuştum sinir stresin yanında. Dişlerimi fırçalayıp bir süre aynada kendime baktım. Tamamen salmamıştım ancak hiçte iyi göründüğüm söylenemezdi. Tanrım. Sen yardım et.

  Julia'yı sıkı sıkı giydirmiş bebek arabasına oturtmuştum. Elindeyse mavi ayıcığı vardı. Bir türlü bırakmıyordu onu. Siyah beremi takıp deri ceketimi ilikledikten sonra botlarımı giyip kapıyı açmıştım. Derin bir nefes aldım. Karşımda onu görmeyi beklemiyordum. Ne zaman buna son verecekti? Neden kendime gelmeme, toparlanmama izin vermiyordu? Neden sadece oynaştığı kadınla ilgilenmiyordu ki?

-Nereye gidiyorsunuz ben bırakayım sizi? , diye sorduğunda kısa bir süre ciddi olup olmadığını anlamak için yüzüne bakmam gerekmişti. Alt dudağımı ısırdım.

-Seni ilgilendirmiyor. Biz gideriz. , diye tersledim onu ve kapıyı kapatıp arabayı onu önemsemeden yanından sürüp ilerledim.  

-Neden babamda gelmiyor? ,cümleyi doğru kurana kadar birkaç kez tekrar etmiş tüm sinirimi alıp götürmüş ve güldürmüştü beni. Zorlasa başlarım olanlara gelsin diyecektim. Hala gülüyordum hatta. Bu iyi değildi çünkü sinirimi almamış, sinirlerimi bozmuştu. Az sonra ağlayacaktım. Bir şey anlamadan oda benimle gülerken Sterling dikkatlice bana bakıyordu. Biliyordu patlak vereceğimi. Gözlerimden yaşlar akmaya başladığında Julia'nın arkası dönük olarak oturduğuna şükrettim. Bedenime dolanan kolları hissettiğimde ağlamam şiddetlenmişti. İttirdim, vurdum, kurtulmaya çalıştım. İzin vermemekle kalmayıp daha da sıkı sarıyordu beni.

-Sakinleş Demetria. Bir şey yok. , bir eli beremin üstünden başıma gidip göğsüne yasladığında daha fazla direnmeyip saldım kendimi. Gittiğim psikiyatrist haricinde beni dinleyen yanımda olan kimse yoktu ki.

-Nereye gidecekseniz ben götürüp getireceğim sizi. Söz veriyorum bundan sonra da senin istediğin gibi olacak ancak bugünlük izin vermelisin. Hem kendin hemde kızımız için. , başımı salladım bir şey demeden. Geri çekilip gözyaşlarımı sildim ve Julia'yı bebek arabasından çıkardım. Taksi durağına yürümeyecektik sonuçta. Onu bebek koltuğuna oturtup yanına oturdum. Sterling bu hareketime şaşırsada nereye gideceğimizi sormakla yetinmiş bende ona tek düze bir şekilde cevap vermiştim.

-Alişverişmerkezine. , başımı cama yaslayıp mide bulantımı bastırmaya çalıştım. Araba tutmazdı beni. Belkide sahiden yediklerime dikkat etmeli öğünlerimi düzene sokmalıydım. Yağmur yağmaya başladığında gözlerimi yumdum. Çıkan ses hoşuma gidiyordu. Julia ve Sterling konuşurlarken daha fazla direnemeyip uykuya dalmıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 10, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DADDY ISSUESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin