4| İlhamımdı o benim

12.9K 1.1K 217
                                    

Kafamı aceleyle geri kaldırıp başımda dikilen çocuğa baktım. Onu ilk defa bu kadar yakından görüyordum. Saçları dağınıktı ve beyaz tişörtü terden üstüne yapışmıştı. Sol eli koyu kırmızı eşofmanının cebindeyken, sağ elinde soğuk olduğu belli olan bir su şişesi vardı. Koşuya çıkmış gibi görünüyordu.

Tek kaşını kaldırıp bana baktığında "Tavşan?" diye sormuştu yüzünde tereddütlü bir ifadeyle.

Hangi aptal beyin nöronum böyle bir harekete neden olmuştu bilmiyordum fakat kendimin böyle bir aptallığa sebep olduğuma katiyen inanmak istemiyordum. Kulaklarımın kızardığını hissederken elimi yumruk yapıp boğazıma götürmüş ve boğazımı temizleyerek gözlerimi bir çözüm bulma umuduyla etrafta gezdirmiştim.

"Ah, size dememiştim. Çalışırken kendi kendime konuşuyordum da yanlış anlaşılmış olmalıyım."

Yüzündeki tereddütlü ifade bu söylediğimle birlikte az da olsa kaybolurken "Öyle mi?" diye mırıldanmış ve hemen ardından da "Sorun yok." demişti.

Gülümseyerek cebinde olan elini ensesine attığında onun bu garip durumu nasıl bu kadar kolay göz ardı edebildiğini sorgulamıştım. Kendime rasyonel diyen birisi olarak yaptığım saçmalığı sanki yolda yürürken yanlışlıkla koluna vurmuşum gibi çabucak kafasında bitirivermişti. Kendi çıkarım için böyle olması benim işime gelirdi lakin yine de garip biriydi işte.

"Endişelenmeyin, bana söylemiş olsaydınız da sorun olmazdı. Dişlerim yüzünden etrafımdaki herkes bana öyle diyor zaten."

Ne diyeceğimi bilemediğimden "Anlıyorum..." diye mırıldanırken gözlerimi etrafta gezdirdim. Bu durumda pot kırmamış oluyordum galiba? "Kötü hissetmeyin, dişleriniz sevimli durduğu için diyorlardır."

Dediğim hoşuna gitmiş olmalıydı ki gülüşünü duyduğumda o dişleriyle birlikte gerçekten sevimli göründüğü için benim dudaklarım da istemsizce kıvrılmıştı.

Su şişesi tuttuğu eliyle yanımdaki boşluğu gösterdiğinde "O zaman yanınıza oturmama izin verir misiniz? Rahatsız etmeyeceğime emin olabilirsiniz, gerçekten yoruldum da." demiş ve bir cevap beklercesine ilgiyle yüzüme bakmaya başlamıştı. Şu an olayların akış hızını yakalamakta güçlük çeksem de bunu yüz ifademe yansıtmayıp boğazımı temizlemiş ve "Tabii." diyerek yanıma koyduğum eşyalarımı kendime doğru çekerek ona oturacak alan yaratmıştım.

Teşekkür ederek yanıma oturduğunda her şey çok garip hissettiriyordu. Ne ara bu raddeye gelmiştik bilmiyordum, onunla flörtleşiyormuş gibiydik fakat aynı zamanda tamamen normal bir diyalogtu aramızdaki. Hayat gerçekten de inanılmazdı. Bana ilham vermiş çocuğun tekiyle uzun süreli anti sosyalliğime rağmen gayet rahat konuşmuştum ve o şimdi gayet rahat bir edayla yanımda oturmaktaydı.

İlham depomun şarjının yeniden dolmuş gibi hissettiğimden yanımda su içmekte olan adını bilmediğim çocuğu bir kenara bırakmış ve bilgisayardaki yazma işime kaldığım yerden devam etmiştim. Namjoon'a sağlam bir şeyler vermek ve beni yeniden iltifatlara boğmasını sağlayarak şımarmak istiyordum.

Parmaklarım klavyede seri bir şekilde hareket ederken o, söz verdiği gibi asla beni rahatsız etmedi ve sakince saatler boyu kulaklığıyla müzik dinledi. Saatler boyu ne o kalktı ne de ben. İnsanlar önünüzden akıp giderken ve saatler birbirini devirirken ben parmak aralarım yanmaya başlayana kadar yazı yazdım. Artık kabullenme aşamasına geçmiştim. İlhamımdı o benim.

writer | jungkook (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin