cebime attığım bir kaç kuruşla evden çıkıp markete doğru
gidiyordum.kendime kahvaltılık bir şeyler almam lazımdı fakat cebimde ki paraya bakacak olursak en fazla bir tane hazır sandviç satınalabilirdim.fena değil aslında
yaklaşık 1 haftadır buzdolabımda sadece su bulundurduğum için sandviç benim için şuan koca bir biftek dilimi gibi geliyor.
"hey! Chanyeol!"
duyduğum tanıdık sesle aldığım sepeti hızla yere bırakıp o tarafa doğru dönmüştüm.
hoş neden ben sepet aldım ki?
"Joohyun?"
tek kaşımı kaldırarak kısa kıza söylediğim de bana gülümseyerek bakmaya devam etmişti.
"Tanrım yaklaşık 1 haftadır markete geldiğin yoktu hatta bir ara açlıktan öldün falan sandım?!"
söylediği şeyle Joohyun'a anlamsız bir şekil de bakmaya başlamıştım.Lise zamanlarında hoşlandığım ve yüzüme bile bakmayan kızın şimdi karşıma geçip beni merak ettiğini söylemesi kesinlikle ilginçti.
"ah,sadece param yoktu-"
"hala kendine bir iş bulamadın mı?"
cümlemi tamamlamadan Joohyun'dan gelen cevapla yavaşça kafamı sallamıştım.
"aslında 6 numaralı kasaya bakabilecek bir kasiyer arıyorduk...standartlara da uyuyorsun hatırladığım kadarıyla lise de matematiğin gayet iyiydi?"
kes şunu Joohyun tanrım sen beni görünce eteğini tutup kaçan bir kızdın bunu nerden biliyorsun?!
"evet,fena değil"
"o halde mükemmel?eee çalışmak ister misin?"
Joohyun önünde durduğu reyona sepetteki çikolataları koyarken sorduğunda kafamı marketin büyük cam girişine çevirmiştim.market onu izlemek için gittiğim parka oldukça yakındı yani istediğimde gidip bakabilme şansım vardı değil mi?
"evet!...yani evet olur"
"tek yapman gereken şu kasa 1'de ki formlardan birini alıp doldurman"
eliyle gösterdiği yere biraz baktıktan sonra yavaşça oraya doğru gidip bir form ile kalem alıp formu doldurmaya başlamıştım.o kadar saçma ve anlamsız soru vardı ki onlara anlamlı cevaplar bulmaya çalışırken yanımdan hızla geçen kişiye bakma ihtiyacında bile bulunmamıştım.
"Joohyun!"
hala forma anlamsızca bakarken duyduğum ses ile birden donup kalmıştım.bu sesi tanıdığıma %100 emindim.bu ses pantolonunu çamur yapınca köpeğine bağıran kısa adamın sesiydi.şuan onunla aynı kapalı mekanın içerisinde belki de birbirimize den en fazla 3 metrelik bir uzaklıktaydık.belki de o şuan sabahın erken saatleri olduğu için ve markette neredeyse kimse olmadığı için birazdan yanıma gelip bana Joohyun'un nerede olduğunu soracaktı ve belki de o şuan arkam ona dönük duran bana bakıyordu veya ben sadece delirmiştim...
muhtemel bir durum
elimde ki kalemi elime batacak derece de stresli bir şekilde sıkarken heyecandan terlediğimi hissedebiliyordum hatta kanımın duracak derece de hızlı aktığını...ve şuan tek yapabildiğim kağıda eğilmiş bir pozisyonda Tanrıya yanıma gelmemesi için veya bana seslenmemesi için yalvarmaktı
"pardon bakar mısınız?!"
ömrüm boyunca duyduğum en güzel sesin belki de ömrümün sonuna kadar tapabileceğim o meleksi sesin bana doğru geldiğini beyaz zemine çarpan ayakkabısının sesinden anlayabiliyordum.tahminimce en fazla 10 saniye sonra benim onu duymadığımı zannedip eğilmiş bir şekil de durduğum için sırtımın tam ortasına o ince uzun ve bir o kadarda kusursuz narin elleriyle dokunacaktı ve ben de ona doğru dönüp bir melekten daha güzel olan yüzünü yakından görebilecektim...
fakat benim tek yaptığım şey...
elimde ki herşeyi yere atıp marketten hızla
çıkmamadı...şuan arkamdan marketteki bir kaç insanın bana garipçe ve onunda bana küçük düşük gözlerini büyüterek şaşkınlık içerisinde baktığına kalıbımı bile basabilirdim.
ama ben Park Chanyeol'üm
bundan başka bir şey yapabilecek kadar cesaretli sadece rüyalarımda olabiliyordum.ve birazdan kendimce bir aşk senaryosu kurup ona inanmaya devam edeceğim.
çünkü bedenime sahip olan her kimse ruhumu sadece beynimin bir köşesine
hapsedip onu kandırdığına emindim.tıpkı mavinin beni aşk ile kandırdığı gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
afraid||bbh+pcy
Fanficbu kitap Park Chanyeol'den gökyüzünden düşmüş bir melek olan Byun Baekhyun'a.