🌌İçeri girdiğimde annem televizyon izliyordu onu ikna etmem biraz zor görünüyordu çünkü yorulmuştu.
"Anne ben geldim."
Annem bana baktı ve yerinden kalktı.
"Hadi sofrayı hazırlayalım."
Annem bugün bir garipti. Bu garipliğini yorgunluğuna veriyorum.
Birlikte masaya sofra hazırladık ve üstümü değiştirip yemeğe başladık.
"Nasıl geçti?" Masanın örtüsüne gözüm dalmıştı.
"İyiydi yani."
Yemeğimizi bitirdik saat 7 olmuştu hemen söylemem gerekiyordu.
Masayı da topladık annemim yanına gittim.
"Anne şey bugün bir arkadaşım beni partiye davet etti de gidebilir miyim?"
Annemin gözlerine bakıyor ve kabul etmesi için dua ediyordum kabul etmeyecek gibi oldu ama sonra gülümsedi."Tabiki gitmek senin de hakkın." Şaşırmıştım annem izin vermişti! Anneme sarılıp yanağını öptüm ve odama çıktım.
Geçen alıp da kullanmadığım kırmızı elbisemi giyecektim. Yıkanmış ve ütülenmiş olarak dolabımda duruyordu zaten. Kırmızı elbisemi alıp üzerime tuttum ve aynadan kendime baktım.
"Yine mükemmelim."
"Çok şık görünüyorsunuz."
Elimdeki elbiseyi korkuyla yatağa fırlattım ve şok gözlerle aynaya bakmaya başladım. Az önce aynam konuşmuştu! Nasıl söyleyeceğimi bilememiştim.
"Ayna ayna söyle bana-" sözüm kesildi.
"Merak etme istediğin şekilde konuşabilirsin."
Sevinçle ellerimi çırptım mükemmel bir gün geçiriyordum.
Elimi çeneme koyup düşünüyormuş gibi yaptım.
"Söyle o halde yakışmış mı?" Yatağın üzerinden atmış olduğum elbiseyi aldım aynanın karşısına geçtim ve üzerime tuttum.
"Şahane..."
Daha fazla oyalanmayarak elbisemi giydim ve mükemmel olduğunu gördüm. Makyaj yapmak için aynanın önüne geçip oturdum.
Ve kendi makyajımı kendim yapmaya başladım.
Bittiğinde partinin oldukça güzel geçeceğinden emin olmuştum.
"Melek kiminle konuşuyordun?" Annem kapıyı çalınca elimle ağzımı kapattım.
"Telefonda arkadaşım vardı onunla konuşuyordum anne!" Üzerime ince hırka alarak odamdan çıktım. Telefonumu küçük şık çantamın içine koyarak aşağı indim.
Annem beni görünce gözlerini büyüttü. "Mükemmel olmuşsun."
Gülümseyerek konuştum. "Biliyorum."
Telefondan Mine'nin gönderdiği adrese baktım, yakındı.
Annemle beraber evden çıktık annem arabayı çıkarırken bende dışarıda bekledim. Arabaya bindim ve annem arabayı çalıştırdı. Gideceğimiz yeri gösterdim.
Araba durduğunda annem bana döndü.
"İyi eğlenceler kızım." Anneme son bir bakış attım.
"Saol anne, telefonum açık olacak." Memnuniyetle gülümsedi arabadan çıktım ve annem de geri döndü.
Ev gösterişli bir o kadar da şıktı. Kendimi koruyarak içeri girdiğimde ter veya sigara kokusunun aksine mükemmel bir kokuyla karşılaştım.
"Melek buradayız!" Karşıdan Mine elini sallamıştı hızlıca yanına gittim. Harun da buradaydı ama telefonuyla ilgileniyordu.
"Efsane olmuşsun kızım!" İltifat karşısında güldüm.
"Teşekkürler sende." Birlikte kahkaha attık ve önümüzde duran içecekleri içmeye başladık. Alkol değildi sakin bir parti olacaktı.
Sıcakladığımdan ince hırkamı çıkardım ve çantamın üzerine koydum.
Dans şarkısı çalmaya başladığında yüzümü buruşturdum dans etmeyi bilmiyordum.
Harun ile Mine dans etmeye kalktığında bende biraz nefes almak için dışarı çıktım. Manzarası muhteşemdi aslında ev sahibini merak ediyordum.
Başım çok fena ağrımaya başladığında yere oturarak ovmaya başladım gözlerim kapandığında şok içerisinde kaldım. Çünkü çok kuvvetli rüzgar esecekti yağmur başlayacak ve bu eve şimşek çakacaktı. Gözlerimi açtığımda aynı yerdeydim yerden destek alıp hızlıca içeri koştum.
Çantamın olduğu masaya gidip telefonumu açtım. Arayan yoktu hemen Harun ve Mineyi bulmam gerekirdi.
Dans edenleri itiyor ve onları arıyordum, onları ne yazık ki bulamamıştım. Buradan hemen çıkmamız gerekiyordu.
Herkese haber vermek için dj'nin yanına giderken birileri beni durdurdu ve oraya gitmemim yasak olduğunu söyledi.
"Lütfen herkes tehlikede! Herkesi dışarı çıkarın lütfen!" Ağlamaya başlamıştım. Bana inanmıyor dışarı itiyorlardı. Sonunda dışarıya atılmışım. Çantam hırkam her şeyim yanımdaydı.
Burnumdan akan sıvıyı fark ettim parmaklarımı dudağım ile burnum arasındaki noktaya getirip koydum. Kan akıyordu. Korkmamam lazımdı çantamdan mendil çıkarıp burnumu sildim ve yakındaki bir çöp kutusuna attım.
Mine ve Harun'a ulaşamıyordum belki dışarda olabilirlerdi.
Evin etrafında geziniyordum, sonunda onları bulmuştum. Birbirlerine sarılmış ay'ı izliyorlardı. Derin bir nefes aldım.
"Mine!" Mine ve Harun irkilmiş bana bakmışlardı.
"Gelin benimle çabuk!" İkiside hızlıca kalkıp yanıma geldi.
"Melek neyin var? Ne oldu?"
"Endişelenmeyin burdan gitmemiz gerek."
"Ne saçmalıyorsun sen!?"
"Beni dinleyin lütfen hadi hızlı olun!"
Ben bunu söylerken yağmur yağmaya başlamıştı, çok hızlı yağıyordu hemen Mine'nin elini tuttuğum gibi koşmaya başladım.
Mine arkamda tökezleye tökezleye koşuyordu, Harun da onun arkasından koşuyordu. Başka yerlere şimşek çakmaya başlamıştı bile.
Harun'un arabasına kadar koştuk ve içine girdik. Harun arabayı çalıştırmaya çalışıyordu ama çalışmıyordu. Sinirle direksiyona vurdu ve beklemeye başladı biz de sessizce arkada dua ediyorduk.
Evin yakınlarındaydık, eve aniden şimşek çakınca gözlerimiz kararmaya başladı bu bizi de etkilemişti. Kendimi kötü hissettim ve dünya karardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic Power(Devam etmeyecek)
FantasíaDünyada yaşıyordum fakat kendi kurduğum hayal dünyamda...