12 ✦ "en güzel doğum günü partisi"

2.1K 202 52
                                    

[önceki bölümün devamıdır.]

Pastaları kesip Haemin ile herkese servis ettikten sonra Jungwoo evlerinde Tabu olduğunu söylemiş ve bulup getirmişti. O gelene kadar takımlara dağılmıştık.

Yuta hemen Sicheng'u almıştı, ben ile Haemin, Jaehyun ile Yukhei ve Taeyong ile Jungwoo takımdı. Jungwoo gelip oyun için gerekenleri hazırladıktan sonra ilk hangi takımın başlayacağını kararlaştırmak için taş kağıt makas oynatmıştık.

Ben, Jaehyun, Yuta ve Taeyong öne çıkıp takım adına ellerimizi kutunun önüne açıp silahımızı sunduk. Hepimiz taş yaparken Jaehyun'un kağıt yapması ile ilk onların takım başladı anlatmaya.

Hemen solumda oturan Jaehyun'un kağıdına bakıp bekçilik yapma görevini üstlenmiştim. Kelimeleri sümüklü böcekti. Jae başladı konuşmaya.

"Bir hayvan, spiral şeklinde kabuğu var?"

"Salyangoz!" dedi Yukhei gururlu bir şekilde.

"Ona çok benziyor; nezle olduğunda burnundan ne akar?"

"Sümük."

"İşte bu salyangoz benzeri hayvanın adında geçiyor. Karafatma nedir?"

"Hamamböceği?"

"Hah, ikinci kelimeyi kes..."

"Böc..?"

"Hayır." deyip gülmeye başladı Jaehyun. "Kelimenin tamamı!"

"Hamamböc!"

"Ben oynamıyorum ya!"

Yukhei etrafa masum ve beklenti içindeki bakışlarını yollarken ev kahkahalara boğulmuştu. Yukhei ise kum saati bitene kadar düşünmüş ve sonunda bir kelime bilebilmişti. Jaehyun'un sırtını sıvazladım ve onu karşısındakini dövmesin diye yerinde tutmaya çalıştım.

Sıra bizdeydi ve Haemin anlatmak istemişti. Bu yüzden eline kart destesini aldı ve Jungwoo'nun kum saatini çevirmesini bekledi. Kelimeyi görünce gözleri parıldamıştı.

Haemin'in ses efektlerine bayıldığımı her zaman söylerdim. Yine beni haksız çıkarmayıp ellerini kullanmadan ses çıkardı. "Çiyuv, çiyuv!"

"Işın tabancası!"

"Doğru!" deyip kartı arkaya atarken herkesten şaşkınlık belirtileri çıkmıştı.

Haemin ile beş kelime bilmiştik bir dakikada. Sıra Yuta ve Sicheng'a geçmişti. Bağdaş kurduğum yerimden kalkıp Yuta'nın yanına gittim, anlattığı kelime astronottu.

"Nerede yaşıyoruz?"

"Kore? Dünya?"

"Dünya! Dünyanın dışına gidenlerdir?"

"Ha?"

"Dünyanın dışında ne var Sicheng-ah?"

"Uzay!"

"Uzaya giderler bunlar. Hani, benim için küçük ama insanlık için büyük bir adımdır?"

"Uzaycı!"

Yuta kendini geriye attığında Yukhei'ye baktı Sicheng. Çinlilerle tabu oynamak sanırım bir hataydı. Bir dakika içinde astronot diyemediği için Jungwoo ve Taeyong'un takımına geçti sıra.

Yuta ise morali bozulup dudak büzen Sicheng'e sarılmıştı ve "Üzülme prensesim, şşt... Sağlık olsun..." diyordu.

Jungwoo anlatırken hepimizin susması gerekiyordu duyabilmemiz için. Haemin koşup Jungwoo'nun kağıdına baktı ve geri geldi. Tebeşirdi kelimesi.

"Haftanın beş günü nereye gideriz?"

"Okula."

"Güzel, sınıfta ders anlatabilmek için nereyi kullanır öğretmenler?"

"Tahta?"

"Evet, ne ile yazarlar? Eski usül biraz."

"Tebeşir."

Hızlı ve meraklı bir şekilde üç kelime anlatabilmişlerdi. Birinci sırada biz, peşimizde ise onlar vardı. Jaehyun ve Yuta'nın takımı ise hiç bilememişlerdi. Yuta'nın aksine Jaehyun ve Yukhei ise pek huzurlu değillerdi.

Bu sefer Yukhei anlatacaktı, hemen kalkıp arkalarına geçtim ve kelimeye baktım. Kelime embesildi. Yukhei'nin bunu nasıl anlatacağını düşünürken o çoktan başlamıştı bağırarak konuşmaya.

"Kanka, sen?!"

"Yakışıklı?"

"Hayır—!"

"Sevimli, başarılı, çekici—"

"Pas! Embesil olacaktı."

Jaehyun'un yüzündeki hayal kırıklığı ve öfkeyi görmemle kahkahaya boğulmuştum diğerleri gibi. Sıradaki kelime ejderhaydı.

"Jeffffffrey?*"

"At!"

"Hayır ya!"

"Tamam tamam, ejderha."

"Evet!"

"Süre bitti!" dediğinde Yuta, Jaehyun ile Yukhei sarılmıştı. Bu bile onlar için büyü bir şeydi. Sıra bize geldiğinde Xuxi'nin arkasından yerime geçtim. Tekrar Haemin'e vermiştim anlatma sırasını.

"Taeyong?" dediğinde düşünmeye bile gerek kalmadan lafa dalmıştım. Taeyong'un ise meraktan çatladığını biliyordum.

"Düşmek!"

"Doğru."

Taeyong etrafa anlamadığını her şekilde belirten bakışlar atarken Jaehyun göz devirmiş, diğerleri de gülmeye başlamıştı.

Kelimelerimiz gittikçe artıyordu. Çok kısa sürede aşırı derecede kelime biliyorduk ve herkes şok içinde izliyordu bizi. Altı kelime daha bilip Yuta ile Sicheng'a bıraktık sıramızı. Yuta'nın yüzündeki ifadeyi kelimelere dökebilseydim, "Onlardan sonra bize verilir miydi yahu? Bizans böyle çökmedi..." olurdu.

Tabudan sıkılıp evde saçma salak oyunlar oynayıp dans etmiştik. Yuta'yı boşverin, benim bile geçirdiğim en güzel doğum günü bu olmalıydı.

Akşama doğru Jungwoo bizi kenara çekmişti ve ailesinin geleceğini söylemişti. Kabaymış gibi olmamak için asıl misafirlere değil de bize Jaehyun, Haemin, ben ve Yukhei'ye demişti.

İçeri geçip çaktırmadan evi temizlemeye başladık; Yuta, Sicheng ve Taeyong da yardım etmişti otomatik olarak.

Böylece evi tertemiz etmiş, sonra da hep beraber evden ayrılmıştık. Jungwoo'nun bir arkamızdan su dökmediği kalmıştı.

Eve gittiğimizde ne kadar yorgun olduğumu yeni fark etmiştim.

✔️ friends don't do that | jung jaehyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin