[9] epilogue

11.5K 1.2K 1.8K
                                    

song: miley cyrus - hands of love

"...unutmak istemiyorum." Bugün, diğer günlere kıyasla daha huzurlu uyanmıştım. Bulunduğum ortam nedeniyle her zaman dışarıdan gelen seslerden uyanırdım ve bu beni sinirlendirirdi.

Alışık olduğum beyaz odada gözlerimi gezdirirken artık kalkma vaktimin geldiğini düşündüm. Ayaklarımı yataktan sarkıttım ve dün geceyi düşünmeye başladım.

Dün gerçekten Jungkook'la onları yaşamış mıydık? Bu kadar mutlu olunca, illa altından bir şey çıkacakmış gibi hissederdim hep. Beni o kadar mutlu etmişti ki, uzun zamandır alışık olmadığım bir şeydi bu.

Telefonu elime alıp Jungkook'tan bildirim var mı diye baktığımda bırak Jungkook'u, hiçkimseden bildirim yoktu. Neyse ki bu duruma alışkındım ve beni etkilememişti.

Kapı tıklandı ve girin dememe izin verilmeden kapıda aşina olduğum silüet belirdi.

"Günaydın Taehyung, vakit geldi." dedi, kolundaki saati gösterip gülümserken. Tanıdık silüet önümde durup ilaç kutusundan ilacı çıkarırken, belli etmemek için samimi bir şekilde tebessüm ettim. Burada kendi isteğimle duruyormuşum gibi davranırdım.

Karşımdakini iyi olduğuma inandırmak için her zaman sahtece gülümserdim. Bana ilaç verirdi ve içmemi beklerdi. Fakat ben içmezdim, onu kaybetmek istemiyordum.

Hapı yutmuş gibi yapıp dilimin altına saklar, o gittikten sonra da lavaboya bir yere atardım. İyi olduğuma inandırdığım içinse sorgulamadan giderdi.

Jungkook'u gördüğüm için beni buraya tıkmışlardı ve ilaçların onu yok edeceğinin farkındaydım. Bunu istemiyordum.

Suyu yudumladıktan sonra karşımdakine geri verdim. O kapıyı kapayıp uzaklaştıktan sonra hapı dilimin altından çıkarıp lavabo deliğinin içine attım.

Burada kaldığım süre boyunca odama giriş izni olan tek kişi Yoongi'ydi. Onun beni etkilemediğine karar vermiş ve iyileşme sürecim için izin vermişlerdi. Bacaklarıma sürtünen şirin tüy yumağını aldım ve sırtını sevmeye başladım.

Onu kanepede karşımda oturttum ve heyecanla konuşmaya başladım.

"Biliyor musun Yoongi, sen olmasan Jungkook'la olanları kimseye anlatamazdım. Beni çok mutlu ediyor. Hele dün, olanları biliyorsun zaten. Sence de çok tatlı değil mi? Ama bu sabah ne mesaj attı ne aradı. Sence yanlış bir şey mi yaptım?" Ciddi bir şekilde sordum.

Yoongi tam cevap verecekken aklıma aniden gelen şey ile sözünü kestim ve yerimden kalkıp yatağın yanındaki çekmeceden günlüğümü ve kalemimi aldım.

Dün Jungkook'la yaşadığım şeyleri yazarken aynı anda gülümsemeden duramıyordum.

Günlük ile işim bittikten sonra yerine kaldırdım. Daha sonra ayağa kalktım ve perdeleri açmadığımı fark ettim. Pencereye doğru ilerledim ve perdeleri araladım. Dışarıda iç açan, aydınlık bir hava vardı. Kaldığım odanın manzarası çok güzeldi. Her yer yeşillik ve ağaç doluydu.

Baya yüksek bir katta kaldığım için görüş açısı fazlaydı. Her yeri görürdüm. Pencere kenarında oturup dışarıdan geçen arabalar nereye gidiyor, içindeki insanlar ne yapıyor veya yayaların hayatlarını merak ederdim hep.

born to be yours『taekook』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin