HİKAYE TANITIMI ☄

48 8 6
                                    

Fantastik kurguların her zaman heyecan verici yanlarına odaklanırız, Bizi alıp başka diyarlara süratle götüren ve gerçekliğin sınırlarına çarpmadan kanatlanıp bir iskete gibi uçmamızı sağlayan yanlarına . Yalnız , bir şeyi her zaman unuturuz , bu kurgular , sadece zihnimizin parlak renklerini değil iç dünyamızın hararetli çarpışmalarının da sahnelendiği bir zemindir.  Bir yerden sonra sahne ışıkları söner , perdeler kapanır ve gerçekliğin soğuk yüzüne de tanık oluruz . Uçmak istiyorsanız önce yerde olmanız gerekir , eğer uçmanın tadına varmak istiyorsanız , zeminin o çamurlu tadını da almalısınız.  Siyah yoksa beyaz , beyaz eskisi kadar temiz gelmez göze . İşte bu hikaye , anlatacağım bu masal , dünyanın bambaşka döndüğü bir yerde geçiyor . Gelin önce günümüzden sıyrılıp , Tarihin o tozlu sayfalarında biraz gezintiye çıkalım .
Elimi tutun , çünkü orası gecenin gizlediği hayaletler ile dolu .

Bundan asırlar önce , dünya henüz bir yangın yeriyken,  tanrıların zamanıydı . Tanrılar çağı , bir çok fantastik yaratığın Ateşten , Yıldız tozlarından, Tanrıların kutsal ışığından ve ölümün kendisinden hayat buldu . Tanrılar insanı yaratmadan evvel her türlü sarkastik ve korkutucu hayalleri , perilerin gökkuşağının etrafında uçtuğu masalları , demir zırhlı büyücü şövalyeleri yarattı ve belki kitaplarda yazmayan , bir çok efsane hayat buldu dünyanın kızgın bir alev gibi harlandığı topraklarda. Bir zaman sonra , Promethus ateşi çalmadan bir kaç asır önce Tanrıların tanrısı Aegon ilk insanı şekillendirdi sadık atı , Mjane 'nin küllerinden . Ateş yakıyordu , su boğuyor , hastalık yiyip bitiriyordu,  güçsüzdü insan , bir kaç gün yaşayabilse ölmek için yalvaracaktı muhtemel . Bir gün , Bir insan , sadece o , Aidan dördüncü günün şafağını görebilecek kadar yaşadı , yıllar yılları kovaladıkça,  öldürmeyi öğrendi , ölüm korkusu onu katil içgüdüleri ile donatıyor , bunca kabiliyetin içinde sadece kas gücü bahşedilmiş olan benliği için tanrılara bıçak biliyordu .Bir ejderhanın dişlerinden söktüğü ve bir kılıç gibi kendine dokunanı idam ettiği keskin bir diş ve çıplak derisini saracak pespaye bir kıyafeti vardı yalnızca. Kendini öldürmeye adadı önce , Nairo 'yu,  o uzun zümrüt renginde saçları olan kızı küllerden doğduğu gibi çekip kurtardığı yerde ona yakıcı bir aşkla vurulduğunda ise insan oğlunu kurtarmaya adandı benliği .

Ayazın sert estiği bir gece Hilekârların ve kara büyünün tanrısı Ravos , insanoğlunun topraklarına indi . Güç arzusu ve kardeşlerini,  diğer her tanrıyı aşağılama isteği onu melun bir plana itmişti.  Aidan 'a tek bir kara büyü öğretti , Ruh biçen büyüsünün gizli yazmasını o nasırlı ellere teslim etti . Bu büyü öyle kudretli öyle yakıcı bir büyüydü ki ruhları sayfaların içine acımadan hapsediyor ve kölesi haline getiriyordu  . Ravos , en güçsüz olana tanrıları tahtından indirecek silahı elleriyle vermiş kenara geçip saltanat süreceği anı beklemek istemişti ama Aidan, İlk Ravos 'u sayfalara hapsetti daha sonra hıncını alır gibi bütün büyülü yaratıkları hapsetmeye koyuldu . Ruhları çaldıkça biraz daha bileniyor,  biraz daha hırs ve intikamla yoğuruluyordu hamuru . İkinci Oğlu , Nairo dan biricik sevgilisinden olma oğlunu bile bu uğurda öldürmekten geri durmamıştı.  Dünyada sadece kendi ırkı kalana kadar ölmek ne bilmeden bütün ruhları avladı . Ve ölümü ile birlikte bu kara büyü onunla beraber toprağa karıştı . Geride yalnızca ruhlar kitabında ki ruhları canları pahasına muhafaza eden insan soyu kalmıştı.

Taa ki 16. yüzyılın ilk demlerine kadar. Bu kartları kullanmayı akıl eden ilk insan , soyunun eline fırsat geçince ne kadar cani olabileceğinin kanıtı idi . İnsanlık o yıllarda rezil bir çağın tekrarını yaşamakla yüz yüze kalmış akıl hastalıklarından ve kıyımdan bezmişti.  Yıllarca savaşlarda kullanılan bu kartlar günümüzde nerde mi ? İşte bizim hikayemiz burada başlıyor...

Piper Longwood, Aşkın hararetli bir buhran olduğu günümüz çağında , bir lise öğrencisi. Gençlik çağlarının bu denli fantastik ve renkli geçmesini dileyenlerden iseniz onun hikayesine bir göz atın derim , çünkü burada gerçeklik ve fantastik evrenin ince dokusu , iki ayrı kulvar değil aynı yöne ilerleyen yollardan ibaret .
Burası melekler ve şeytanların savaş meydanı değil , klişelerinizi yıkın çünkü hiç bir dünyada olmadığı gibi burada da siyah ve beyaz karakterler yok , bütün karakterlerin ne kadar gri olduğunu hep beraber göreceğiz . Belki bazıları daha koyu bir gridir, kim bilir.

Piper , kart oyuncusu olduktan sonra , kendi takımı ile girdiği mücadeleler, karmaşık aşk hayatı , öfkesi ve nefreti , başarısı ve hezimete uğrayışları ile en az bizim kadar gerçek . Tek bir farkla , onun dünyası bizimkinden farklı dönüyor !

NOT = KARTLARIN ÇALIŞMA SİSTEMİ
Kartların çalışma sistemi : Kartlar aslında birer kapıdır , ruhlar diyarına açılıp kapanan birer kapı . her oyuncunun bir destesi vardır ve bu destede ki kartları oyuncu seçmez , kartlar oyuncuları seçer.  Bu kartların saldırı savunma tipi kendilerine has becerileri ,
Tanrısal , Nadir, Sıradan,başlangıç seviyesi gibi bulunma fazlalıkları ,
Ateş üfleyen , Kutsal ,Kara büyü , Kızıl alev , İkincil , Savaş gücü ,  gibi sınıfları vardır . Portal isimli kart kullanılarak bir arena açılır ve bu arenada kartlarınızı kullanarak savaşırsınız.  hangi kartı çağırırsanız arenada o ruh bedene bürünür .

umarım açıklayıcı olmuştur , İyi okumalar ☄

DESTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin