Bilgisayar başında oturmuş heyecanla adımı arıyordum.
İşte orda! Tamam, sakin olmalıyım.
Bang Myung Hee: Hongik Üniversitesi ... Bölümü
Buna inanamıyorum. Üç yıldır hayalim olan okulu kazanmıştım. Derslerimin ortaokulda (özellikle matematik) çok da iyi olmamasına rağmen, liseye geçince iyi bir üniversiteye gitmemin şart olduğunun farkına varmıştım. Ve kendi istediğim şeyler doğrultusunda bir hedef belirleyip, kendimi sıkı bir çalışmaya sokmuştum. Yani en azından benim için sıkı bir çalışmaydı. Babamında dediği gibi çabalarımın karşılığını alacaktım sanırım.
Baba demişken..
Elime hemen telefonu alıp babamı aradım._çalıyor.. 'Merhaba, ben Bang Shi Hyuk şuan da özel bir toplantıdayım, lütfen daha sonra tekrar çağr-'_
Kulaklarımı babamın banttan sesini doldurunca telefonu kapattım. Cama doğru koşup şöförüme seslendim.
"Ajusshi! Arabayı hazırlar mısın? Hemen şirkete gitmemiz lazım!"
-
Terle dolan avuç içimi kotuma silip, arabadan inmeden önce maskemi düzeltip şapkamı taktım.
"Geldik, efendim."
Arabadan indiğimde beni muazzam bir kalabalık karşıladı. Bunun olacağını bilmeme rağmen yine de şaşırmıştım.
Kim bilir kaç saatten beri burada durup tek tek BTS üyelerinin adını haykırıyorlardı.
Yine de o 7 adama imreniyordum. Onları kendilerinden bile çok seven bir hayran kitleleri vardı ve gittikçe de çoğalıyordu.
Gittikçe azalan stresim tekrar baş göstermişti. Bacaklarımın titremesine aldırmadan şirketin girişine doğru ilerlerim. Güvenlik görevlisi tam beni durduracakken maskemi indirip kendimi tanıttım.
"Bang Myung Hee. Babamla görüşmeye geldim."
Mahçupça gülümseyip önümden çekilip içeriye girmeme müsaade etti.
Toplantının bitmiş olmasını umarak hızla asansöre binip 4. Kata çıktım.
_Toplantı Odası _ yazısının olduğu kapıyı tıklatma gereği duymadan, içeriye dalıp içimdeki mutlulukla bağırdım.
"BABA!"
Mutluluğumun yerini utanç duygusu almıştı. Çünkü karşımda bana uzaylıymışım gibi bakan 7 adam görmeyi beklemiyordum.
Ellerimi suratıma kapatarak boğukça konuştum. "Özür dilerim." %100 eminim ve her bahsine varım ki şuan domatese dönmüştüm.
Kapıdan çıkıp kafamı sokacak delik arayacakken babam beni durdurup arkasımda duran koltuğu işaret etti.
İkiletmeden oturdum.
Tanrım! Şu an kafamı oturduğum deri kaplı koltuğun içine sokmak istiyorum.Beni umursamayıp konuşmalarına devam ettiklerinde kafamı kaldırıp, önümdeki yuvarlak masada oturup pür dikkat babamı dinleyen yedi ünlü adamı incelemeye başladım.
Yalnız aralarından biri turneler hakkında konuşan babamı dinlemeyip bana bakıyordu.
Adı neydi.. Jin? Hayır hayır onun geniş omuzlu olduğunu duymuştum kesinlikle o değildi.
Suratına biraz daha baktıktan sonra aklıma geldi!
V . Ah, şuan ne düşünüyor? Eminim şımarık yetiştirildiğimi düşünüp beni ayıplıyordur.
Toplantı faslı bitince gitmek için ayaklandıklarında bende yanlarına gidip hepsine tek tek 'iyi günler' diledim.
Sonunda kocaman odada sadece babam ve ben kaldığımızda, yüzüme kocaman bir sırıtış ekleyip sevinç çığlıklarıyla babamın boynuna atladım.
"Ne kadar şanlı bir babasın, hem güzel hem başarılı hem-" Sanki yeni aklına gelmiş gibi aynı benim gibi büyük bir ses tonu sevinçle beni kendinden ayırıp sordu.
"Myung Hee! Sen ciddi misin?! Gerçekten de kazandın değil mi?!" Onunda benim kadar mutlu ve şaşkın olduğunu görünce bir kez daha sarıldım.
Her ne kadar mankenlik yüzünden sık sık yurtdışına çıkmam ve dahil olduğum programlar yüzünden derslerimi aksatıp bir sene daha sınava hazırlanacağımı düşünsede,
BAŞARMIŞTIM!
Aklıma gelen şey ile içimde biraz sıkıntı oluştu.
"Baba, her ne kadar güzel bir üniversiteye girmiş olsam da sayısalım hâlâ çok kötü." Dedim. Babam sıkıntıyla iç çekip,
"Özel öğretmen tutmamı ister misin tatlım?" Yüz hatlarından gergin olduğu belliydi. Tam ağzımı açıp babama cevap verecekken kapının çalmasıyla arkamı döndüm.
"Gel!"
Babamın sesi duyulunca kapı açıldı.
Hey! Bu beni toplantıda süzen çocuk.
"Efendim, bazı dosyaları unutmuşsunuz onları getirmeye geldim." Elindeki dosyaları yanımda duran masaya bıraktı.
"Saol, V" Babama samimi bir gülüş sunup tam çıkacakken arkasını dönüp belki de hayatımı değiştirmeye başlayacak kelimeleri söyledi.
~Tae Hyung~
Bugün döndüğümüz turne hakkında toplantı yapmıştık ve Bang PDnim birkaç dosyayı unutmuştu. Bende onu vermeye geri gelmiştim.
Bugün toplantı odasına dalıp 'baba!' diye çığlık atan kız bir yerden tanıyordum. Herkes şirketimizin CEO sunu dinlerken ben gözlerimi ona dikmiş hatırlamaya çalışıyordum.
Toplantıdan çıktıktan sonra internetten kontrol edip onayladığımda iyice emin olmuştum.
Gucci markasının asya mankeni, ceo muzun kızı ve korenin en güzel kızı; Bang Myung Hee.
Gucci mağazasına her gittiğimde gözlerimi fotoğraflarından bir türlü alamadığım kız oydu.
<Ve , ben onu eskidende tanıyordum>...
Sonunda odanın önüne geldiğimde baba-kızın konuşmalarına kulak misafiri olmuştum. Myung Hee sayısalının yetersiz olduğunu söylüyordu.
Aklıma gelen fikirle istemsizce tebessüm edip kapıyı tıklattım.
"Gir!"
İçeri girdiğimde Myung Hee sanki bir şeyi hatırlamış gibi suratıma bakıyordu. Hemen yanından geçip masaya dosyaları bıraktım.
"Saol, V" Bang PDnim in sesini duyunca gülümseyip başımı eğdim. Tam kapıdan çıkacakken arkamı dönüp...
Oy ve yorumlarınız bekliyorum 🤗🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gucci//Taehyung
FanfictionBang Myung Hee; bulunduğum şirketin CEO sunun kızı ve benim öğrencim. Belki ileride benim için daha fazlası olacak veya kariyerimdeki son nokta... Hikaye tamamen hayal ürünüdür .