''Beren, hadi uyan teyzeciğim.''
Teyzemin sesiyle irkilip kendime geldim. Garip bir rüya görmüştüm. Dila'yla büyük bir kavga ediyorduk, bana benden nefret ettiğini söylüyordu. Ama neden kavga ettiğimizi hatırlayamıyordum.
'Saçma bir rüya işte' diye düşünüp yataktan çıktım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağıya kahvaltıya indim.
''Dün gece nasıl geçti, bir sorun yok değil mi ?'' diye sordu her sabah olduğu gibi teyzem.
''Sorun yok merak etme.'' dedim kızarmış ekmeğimin üstüne incir reçeli sürerken.
''Bu akşam Ege ve Ece gelecek unutmadın değil mi ?''
Tamamen aklımdan çıkmıştı. Ege ve Ece, Yusuf dayımın ikiz çocuklarıydı. 20 yaşlarındaydılar ve hayattaki tek kuzenlerimizdiler.
''Unutmadım tabii ki. Bugün Dila'yla görüşüp sonra da amcama uğramayı düşünüyorum ama erkenden evde olurum, yemekte yardım ederim sana.''
''Amcanla ne yapacaksın ?'' diye sordu sitemli bir şekilde. Teyzemle Melih amcamın arası bir türlü düzelmiyordu, neredeyse nefret ediyorlardı birbirlerinden.
''1 ay oldu görüşmeyeli teyze, ayıp oluyor kızıyor sonra bize.''
''İyi git bakalım.''
Kahvaltım bittikten sonra odama çıkıp Dila'yı aradım.
''Efendim'' dedi uykulu bir sesle.
''Uyuyor muydun ?'' dedim, duvardaki saati kontrol ederken. Saat 12 olmuştu, Dila asla bu saatte uyuyor olamazdı.
''Evet ya...''
''Hasta falan mısın yoksa ?'' dedim hayretler içinde.
''Başım ağrıyor biraz, dün geceden sonra.'' Doğru ya, Dila bu tempoya, içki içmeye falan alışkın bir kız değildi.
''Ben de buluşalım diyecektim, uzun zamandır birlikte vakit geçirmedik.''
''Olur, 1 saat sonra çıkarım evden. Her zamanki cafe uyar mı ?''
''Uyar.'' deyip telefonu kapattık.
O sırada teyzem işe gitmeye hazır halde odama geldi. ''Ben çıkıyorum canım, akşam gecikme tamam mı ? Dila'ya da selamımı iletirsin, kalmaya gelsin bir ara.''
''Amcama selamını ilet miyim mi ?'' dedim gülerek.
''Ona da ilet.'' dedi gözlerini devirip odamdan çıkarken.
Teyzem eve yakın bir yerde kitapçı dükkanı işletiyordu. Açalı 2 yıl olmuştu, çok işlek bir dükkan olmasa da hem teyzemi mutlu ediyor hem de eve geçim kaynağı oluyordu.
Üzerime düzgün bir şeyler giydikten sonra saçlarımı tarayıp hafif bir makyaj yaptım. Çok güzel bir kız olduğum söylenemezdi açıkçası. Boyum 1.60 civarı, kilom ise 50'idi. Esmer, koyu kahverengi gözlü, dalgalı saçlıydım. Yüzümün bazı bölgelerinde ergenlik zamanlarımdan kalma sivilcelerin izleri mevcuttu, bu yüzden makyajsız gezmeyi pek tercih etmiyordum.
Evden çıkıp otobüs durağına yürürken dün geceki çocuk geldi birden aklıma. Kerim... Tavırlarını ve altındaki arabayı göz önünde bulundurursak oldukça zengin birine benziyordu. Hayattaki tek varlığı para olan, kasıntı tiplerden gibiydi.
Sonra Berat ve Seren geldi aklıma. Seren de hayattaki tek varlığı güzelliği ve popüleritesi olan, gereksiz tiplerden gibiydi. Berat'a gelecek olursak, o da tüm bu gereksiz kişiler ve gereksiz eylemler içinde kendini eğlendirmeye, farklılaştırmaya çabalayan, kurtarılmayı bekleyen tiplerden gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Değilim
General FictionAşk, Ne zaman mutlu eder insanı ? Karşılıklı olduğunda mı, Birden fazla olduğunda mı, Hayal dünyanda olduğunda mı ? Yoksa aşk, İnsanı sadece mutsuzluklara sürüklemek için mi var ?