Arkama dönüp baktığımda ısıranın o canavar olduğunu gördüm. Bir anda dürtüklendiğimi farkettim ve uyandım. Sindy bana sayıkladığımı söyledi. İçimden derin bir "ohhh" çektim ve arabayı sürmeye basladım.
Arabayı caddede kimse olmadığı için iyi sürüyordum. Ara sıra dikiz aynasından Sindy'e bakıyor, gülümsüyordum. O da aynı şekilde..
Çok yorulmuştum. İlk kez araba kullanıyordum. Gözlerim kapanır gibi oluyordu. Ama uyumak istemiyordum...
Konuşa konuşa yazlığımıza gelmiştik. Arabadan indik ve yazlığımıza girdik. Yazlıkta eşyalar vardı. Yani birisi bu yazlığa gelmişti. Çok beklemeden eşyalarımızı yerleştirdik. Sanırım Sindy ile tek istediğimiz uyumaktı.
Sindy uyuyacağını söyledi ve yattı. Ben ise dışarıya çıkıp evin erkeği gibi yemek bulmam lazımdı. Ama önce mutfağa bakmam lazımdı. Çünkü yemek varsa dışarı çıkmaya gerek kalmayacaktı. Buzdolabını açtığımda, yemekler olduğunu ve karnımında çok acıktığını farkettim. Ama benden daha aç olan bir kız vardı.
Sindy'e bir kahvaltı hazırladım ve odasına girdim, uyumuştu, yani kahvaltıyı uyandıktan sonra yiyecekti. Yemekleri başucuna bıraktıktan sonra kapıdan sesler geldiğini duydum. Hemen bir köşeye saklandım. Kapıdan konuşma sesleri geliyordu. En azından o canavardan olmadığı için rahatladım. Bu sesler Mary ve halama çok benziyordu.
Kapıdan içeri girdiler. Bunlar onlardı. Çok mutlu olmuştum. Bir anda Mary diyerek ona sarıldım. O da gözlerine inanamıştı. Halamla da kucaklaştıktan sonra onları Sindy ile tanıştırdım. Kuzenim Mary ile Sindy çok iyi arkadaştı ve de bu yüzden çok mutlu olmuştu.
Onlara uyumasını ben ise nöbet tutacağımı söyledim. Onayladıktan sonra onlarda uyumaya gitti. Yine tek kalmıştım. Nasıl olsa buna alışmıştım öyle değilmi. Ben bu sözleri söylerken, büyüdüğümü de hissettim. Dışarıya çıkıp etrafı kolaçan etmem gerekiyordu. Ayakkabılarımı giydikten sonra etrafta gezindim. Ama biraz fazla gezinmiş olmalıyım ki eve geldiğimde herkes uyanmıştı.
Sindy ona hazırladığım kahvaltı için teşekkür etti. Halam bize yemek hazırlamıştı. Yemeğimizi yedikten sonra ben de uyumaya gideceğimi söyledim. Neyse ki kabus görmedim
Uyandığımda halam konuşmaya yapıyordu. Erzağımızın az kaldığını söylüyordu. Sanırım yine iş başa düşmüştü. Ben yemek bulmak için gideceğimi söyledim. Zaten onlar benim gitmeme dünden razılardı.
Yola koyuldum. Yolda gördüğüm bakkaldan, marketten yiyecek bir şeyler topladım. Ama yetmezdi. İleride bir lokanta vardı. Oraya gidip yiyecekleri almam lazımdı. Ancak bize onlar bakabilirdi. Lokantaya yaklaştım ve kapıda içeride canavar olduğu yazıyordu. Bidakka, bu rüyamda gördüğüm lokantaya ne kadarda benziyordu!!!
Rüyamda Sindy o canavarların vampir olduğunu kafalarını yakmadan ölmeyeceklerini söylemişti. Ne kadar iğrenç…
Neyseki cebimde bakkaldan aldığım çakmağım vardı. Hazır olduğumu hissettiğim anda içeri girdim. Rüyamda gördüğüm bu vampire çok benziyordu. Yine aynı yerdeydi. Ama bu sefer ilk hamleyi ben yaptım. Boğazından tuttuğum gibi yere attım ve kafasını yakmaya başladım. Ölecek diye beklerken bir anda kayboldu ve önümde ve arkamda bir gürültü duydum... Etrafımı sarmışlardı…