7

160 26 7
                                    


Uzun süre uyku hapları ve alkolle intihar etme düşünceleriyle dolu beynim şimdi başka bir şeyi arzuluyor. Ona karşı çıkamıyorum.

Tekrar onu gördüğüm barın önüne hızlı adımlar atarken yanına gidebilirsem ne yapacağımı tartıyordum. Aklımda hiçbir şey yoktu. İki bira alıp evime geri dönebilir ve...

Gerisi önemli mi?
Yapmadığımı hepimiz biliyoruz.

Öncekinin aksine ağrısız çektiğim uzun bir yürüyüşten sonra beklenti ile duvarın olduğu yere baktım.

Turunculu yoktu.

Yerine yüzümü gülümseten pembeler gelmişti.

Yanındaki boş birkaç şişe, başına geçirdiği kapüşon, parmaklarının arasında düşmek üzere olan sigara ve kapattığı gözleriyle duvara yaslı başı ile ilahi bir görüntü sergiliyordu.

Tüm bunları dibinde oturduğu bara girip de yapabilecek olmasına karşın, o dışarıda kalmayı tercih etmişti. Marketten aldığı içkilerle.

Belki de kalabalık alanlardan hoşnut duymuyordu.

Bugün dibinde olduğu bardan slow bir şarkı çalıyordu. Kapıdaki bodyguard yine ona garip bakışlar atıyordu.

Beynim alarmlar veriyordu ve midem yine bulanıyordu.

Umursamadım. Yanına gittim ve duvarın dibine çöktüm.
Kimin geldiğini görmek için gözleri şaşkınlıkla aralanırken, beni görmesinin yüzüne tekrar gülücük saçması için bir sebep olacağını düşünmemiştim hiç.

İnanın konuyu açmak için neden hep orada oturduğunu soracaktım.
Ama tüm cümlelerimi boğazıma dizecek bir cümle bahşetti bana.

"Seni özledim!"

Bu cümleyi en son çocukken duymuş olabilirim. Annem iş gezisinden döndüğünde. 'Sözde' iş gezisinden döndüğünde.

Başını bir kez daha omzumda hissettim. Bu sefer onu itmedim. İttiremedim. Korkularımdan birini gerçekleştirmiş olabileceğim duygusu boğazımda bir düğüm yaratmıştı.

Yine de bu başımı ona yaslayıp geceye bir fısıltı bırakmama engel değildi.

"Teşekkür ederim, Jimin-ah."

Her şey böyle başladı işte.

Jocelyn Flores - YoonMin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin