Durmak. Öylece durmak . Kendini dakikalarca izlemek. Geçmişi ve geleceğin getireceklerini düşünmek...
Kaç dakika oldu bilmiyorum ama bir süredir aynanın karşısında öcü görmüş gibi bakıyordum. Aylar önce ensemde kestirdigim saclarimin uzayıp sırtıma uzanmaya başlamışlardı. Küçükken hep uzatirdim saçlarımi ve annemde Her sabah tarayip örerdi. Keşke geri gelseydi annem. Keşke yine "Nergiz kokulu prensesim" deseydi. KEŞKE...
Aynada ki görüntümle bakismaya devam ediyordum ki odaya 'cici annem' girdi."Dilan yemek hazır. Babanla birlikte seni bekliyoruz. Lütfen daha fazla bekletme" dedi ve odamdan uzaklaştı. Saate baktığımda akşam yemegine geciktigimi anladım. Merdivenleri inmeye başladım. Ev üç katliydi ve benim Odam ikinci kattaydi. Üst katta ise babam ve Esma kalıyordu. merdivenlerden indigimde kısık sesle birşeyler konusuyorlardi.Ama beni fark edince susup gözlerini bana çevirdiler. Masadaki yerime geçip yemegime odaklandim. Bir süre ortama sessizlik hakim kaldı .
Fakat fazla zaman geçmeden babam bana "Kızım,diyorum ki yarın Esma ile alışverişe çıkın. Okul için birşeyler alırsınız. Ben de geçen de bahsettigim okula kaydını yaptiririm. Size uyar değil mi? " dedi.
Henüz ben cevap vermemistim ki Esma "Tabi hayatım. Zaten iki gün sonra okullar açılıyor. "dedi.
Önceki okulum da çocuğun birini fena halde dövmüştüm. Ufak tefek biri olduğu için pek zorlanmamistim. Haksızlık karşısında sakin kalmamıştım ve sonuç olarakta okuldan uzaklastirma cezası almıştım. Önceki devamsizliklarimin üzerine birde onlar eklenince sınıf tekrarı yapmak zorunda kaldım. Yalan soyleyemeyecegim yeni okulum için heyecanlaniyordum. Hatta belkide mutlu oluyordum. Çünkü okula gitmeyeli altı ay kadar olmuştu. Bu yıl 11. sınıfa tekrar gidecektim.
"Peki ben odamdayim."dedim ve masadan kalktım. Sanırım sorun cikarmadigim içindi yüzlerinde ki hafif gülümseme.
Odama çıktım,duş aldım ve yatağıma yayildim. sonra komodinin üzerinden telefonumu ve kulakligimi aldım. Müzik listemden Burcu Tatlises ' i buldum ve dinlemeye başladım.
Sabah kahvaltı saatinden biraz daha erken kalktım . Hazirlanmam gerekiyordu ve içimde inanılmaz bir heyecan vardı. Kıyafet dolabımin kapağını açtım ve ne giysem diye bakindim. En sonunda siyah kot şort ve sarı tişörtu elime aldım. Giyinip saçlarımi taradim. O sırada Esma odamin kapısını açtı ve beni baştan aşağı süzdü. Yüzüne fikrini sormak ister gibi baktığımda bana doğru yaklaştı ve "şahane olmuşsun canım. Ama bazı eklemeler yapabiliriz "dedi ve çekmecemdeki açık mavi renkli bandanami alıp bilegime bağladı. Sonra "bir dakika Dilan'cıgim dedi ve odadan çıktı. çok geçmeden elinde makyaj çantası ile geri geldi. Bana sandalyeye oturmami söyledi ve hafif bir makyaj yaptı. son olarakta köfte dudaklarima biraz bordo rengi ruj sürdü. " İşte şimdi hazirsin "dedi ve beni elimden tutup aynanın karşısına sürükledi. Pek makyaj yapan biri değildim ve biraz... fazla güzel olmuştum. Esma bana sarıldı ve bende biraz bekledikten sonra ona karşılık verdim.
Birlikte aşağı indik. Babam masaya oturmuş gazete okuyarak bizi bekliyordu. Yerlerimiz oturunca yardımcımız Sibel abla caylarimizi doldurdu.
Kahvaltıdan sonra Esma ile evden çıktık. Esma nin arabasıyla İstanbul un en iyi alışveriş merkezlerinden birine gittik. Okul kıyafeti, kırtasiye ürünleri...Derken işimizi bitirdik. Esma bana dondurma ismarlamak istedi . Bir kafeye oturduk ve
siparişleri verdik. Ben sadece dondurma isterken Esma kocaman bir tatlı da istedi . Tam hesabı isteyecek derken Esma üç çeşit pasta daha sipariş etti. Ben hepsini nasıl yiyecek diye onu izledim. Fakat hepsini büyük bir iştahla bitirdi . Bu aralar biraz kilo almıştı fakat hiç kafasına takmiyordu.
Eve geri döndük. babam işten gelince hep beraber akşam yemeği yedik. Sonra biraz sohbet ettik. Esma uykusunun geldiğini söyleyerek odasına çıktı. Ben de fazla oturmadim çünkü yarın okulun ilk günüydü ve dinlenmem lazımdı .BÖLÜM----2
Sabah 06.30 da uyandım. Duş aldım ve hazırlamaya başladım. Mavi kot pantolon , beyaz spor ayakkabı ve siyah tişört giydim. Saçlarımi tepeden topladım ve odadan çıktım. Merdivenlerde babamla karşılaştım ve sabah öpücüğümu kaptim.
Kahvaltıya Esma gelmedi babama sorduğumda "biraz rahatsız. Kahvaltı yapmak istemiyor " dedi . Tabağımı bitirince banyoda dişlerimi fircaladim, çantami aldım ve tam aşağı inecektim ki aklıma Esma geldi .Tamam pek sevmiyordum onu , annem öldükten sonra babamla evlenmesine de pek sevinmemiştim ama ... rahatsız olduğu için onu biraz merak etmiştim ve bir bakmak istemiştim.
Üst kata çıkarken kapısının açık olduğunu ve biriyle telefon da konuştuğunu duydum. Heyecanlı heyecanlı bişeyler anlatıyordu . "...abla Dilan a bu aksam açıklayacağız . Bebek iki aylık oldu ve söylemesemde o anlar yakinda . İyi bir dille anlatmak zorundayım. onu kırmak istemiyorum..." Bebek .bebek. bebek... doğru duymuştum. Ne tepki vereceğimi bilmediğim için sessizce aşağı indim. Evden çıktım. Okulun servisi vardı ve cok beklemeden geldi.
Araca bindiğimde tanımadığım ama sıkça karşılaşacağımı tahmin ettiğim yeni yüzler gördüm. Üçüncü sırada oturan kız "yanım boş. Oturabilirsin" dedi . Gülümseyerek yanına oturdum. Adının Sinem olduğunu ve bizim sitenin girişinde oturduğunu öğrendim. Bir de beni daha önce gördüğünü söyledi. Sanki ben de bir yerlerden hatırlıyor gibiydim.
Ve sonunda büyük Korlu Koleji'ne gelmiştik. Servisten indiğimde okul daha yeni kalabaliklaşmaya başlıyordu. Sanırım özel okul olduğu içindi buradaki kızlar biraz daha ... değişiklerdi. Makyaj, kıyafet, boyalı saçlar, mini etekler... Önceki okulum da bazen tırnak kontrolü bile yaparlardi. Okulun önünde toplandık,müdür beyin yaptığı kısa konuşmanın ardından sınıflarımıza dağıldık. İlk ders öğretmen sınıfa geldi ve hepimiz tek tek kendimizi tanıttık. Ikinci sirada tek oturuyordum. Çünkü diğerleri önceki yıldan tanışıyorlardı ve ben yeniydim. Bu gayet normaldi ve arkadaş edinemeyeceğim anlamına gelmiyor. Hatta biraz da kendimi yalnız hissediyorum ve bir an önce kaynaşmak istiyordum. Fakat arkamda oturan iki kız konuşmayı denediğimde hiç de dost bir tavırla yaklaşmadılar. Sadece "Merhaba "dedim ve sanki sülelerine küfür etmişim gibi bir ifadeyle "sanada MERHABA "dediler. Ben de başka kimseyle konuşmayı denemedim. Ama öğle teneffüsünde dışarda tek başıma oturmuş sabah duyduklarımı ve akşam duyacaklarım karşısında vereceğim tepkileri -aslında veremem gereken tepkileri -düşünüyorum ki birden yanıma yakışıklı sayılabilecek, buğday tenli, kumral saçlı, uzun boylu bir çocuk geldi. Gayet sempatik bir konuşmayla gelip yanıma oturdu ve tanıştık. Adı Doğukan miş. Aynı yaştaymişiz ve o da daha önce sınıfta kalmış. 11-G sıfındaymış. Yani bizim koridorda. Sabah beni görmüş fakat ben onu görmedim. Biraz konuştuk . İyi ve eğlenceli birine benziyor. Öğle arasi 50 dakikaydi ve onunla zaman nasıl geçti anlamadım. Ders zili çaldı .Bana sınıfa kadar eşlik etti. Nedenini anlamadım ama sınıftakiler şaşkın ve delici bakışlar attı. Yerime otuduğumda ise duvar kenarında oturan iki kız bana döndü ve tanışmak istedi . sarışın olanın adı Ece , hafiften esmer olan ise Beren miş. Cana yakın ve çalışkan gibi duruyorlardi. Zaten ikisi de burslu öğrencilermiş. Açıkçası biraz da imrendim.
İlk günümün gayet iyi geçtiğini düşünüyordum ki Sinem in seslenmesini duydum "Dilan inmiyormusun " yüzüme hafif ve aptal bir tebessüm yerleştirerek servisten indim. Evin kapısının önünde bir kaç dakika bekledim , düşündüm ve zili çaldım. Yardımcımız kapıyı açtı. içeri girdiğimde Esma salonda uzanıyordu. onu görünce bir an durdum ve anne olmanın onun hakkı olduğunu ve de çok yakışacağını düşündüm. Belki babama ve bana da iyi gelebilirdi küçük misafir.
Akşam yemekten sonra annem ölmeden önce genelde yaptığım gibi kendi ellerimle Türk kahvesi yaptım. Asıl amacım babamla Esma yi -biraz da kendimi -rahatlatmaktı. Elimde tepsi ile salona doğru ilerlerken yüzümdeki gülümsemenin farkında bile değildim . Kahveleri sehpanin üzerine bıraktım ve Esma'nın yanına oturdum.
Sabah duyduklarim dan dolayı olsa gerek kendimi Esma ya daha yakın hissediyordum. Ve daha mutlu.
İkisinde de bir telaş ve rahatsızlık vardı. Ben se haberim yokmuş gibi söylemlerini bekliyordum. kahve keyfimiz bitti ,hala bunlarda tık yok. En sonunda babam sessizliği bozdu "Dilan, kızım bak sen çok olgun ve anlayışlı bir kizsin.Ve her zaman bizim için çok değerli oldun ve öyle de kalacaksın. Emin ol annende yaşıyor olsaydı senin nekadar iyi biri olduğunu görürdu.ama kader bizi ayırdı . senin ne kadar üzülüyor ve ozluyor oldugunu bilemesem de tahmin edebiliyorum .cunku ben de aynı durumdayım . Fakat eskisine göre daha iyiyim sen de iyilesiyorsun. annende sonraki dört ayı hatirliyorsundur. Esma henüz hayatımızda yoktu ve biz çok dagilmistik. Ben kendimi toparlayamamistim ve seninle ilgilenememistim. belkide senin okulda çocuğun birine saldirmanin sebebi de benim. Sana destek olmadığım için çok özür dilerim..."
Yanaklarından bogazima doğru akmaya başladığında fark ettiğim gözyaşlarımi elimin tersiyle sildim . babam benden Özür diliyordu ve benim için kendini suçlamasına dayanamadım. Sözünü kestim "babacığım senin bir suçun yok. Sakın kendini kötü hissetme. Bende sizi çok seviyorum ve... bana soyleyeceginiz asıl şeyi bekliyorum. " dedim ve ikisi de ne olduğunu anlayamayan gözlerle birbirlerine baktılar. Esma sözü aldı "bak güzelim, sen ne tepki verirsin bilemiyorum. Aslında biraz da senin vereceğin tepkiden cekindim. Emin ol ki gelecek olan küçük melegimizi söylerdik." Öyle mahçup ve tedirgindi ki elleriyle kendini ifade etmek istiyordu fakat sadece değişik hareketler yapabiliyordu. Babasından akşam dışarıya çıkmak için izin koparmaya çalışan genç kızlar gibiydi. Yanıma oturuyor olmasının da sağladığı kolaylıkla boynuna sıkıca sarıldım. İlk başta şaşkınlık olan duyguları sevinçe dönüştü ve sarılmak karşılık olarak sırtıma şefkatle sivazladi. Belki de son zamanlarda ihtiyacım olan şeydi bu yaptığı...
"Çok özür dilerim. sabah sen telefonda konuşurken duydum ve... gerçekten çok sevindim. Kardesimin doğacaği günü sabırsızlıkla bekliyorum" dedim ve bu defa da ikisine birlikte sarıldım. ikisinin yuzlerinden rahatlama ve mutluluk akiyordu. Tabi benim de yüreğimden...
Odama çıktım ve yatağıma uzandim. Biraz erken olduğunu biliyordum ama yine de kız mi ? Erkek mi? diye de dilusunmeden edemiyorum. Yataktan doğruldum ve az ilerideki komodinin uzerinde duran bilgisayarimi aldım. birkaç gündür girmediğim facebook uma girdim. Iki tane arkadaşlık isteği olduğunu gördüm kim olduklarını öğrenince biraz da olsa sevindim. Çünkü Doğukan Beylice, Sinem Kılıç yazıyordu. Hemen kabul ettim ve ben de onlara attım. Sonra da akista paylaşılan fotoğraf ve yazılara bakmaya başladım. Aradan fazla zaman gecmemisti ki mesaj geldi
---Doğukan "tavuk olmadığına sevindim "
-- " ? "
---Doğukan " erken uyuyan biri olduğunu sanmıştım da ."
--- "bu sonuca nereden vardın? "
---Doğukan "gözlerinin güzelliğinden. Her meyse buluşalım mı? "
---" bilemiyorum" bir yanım gecenin bu saatinde dışarı çıkmami - üstelik daha yeni tanıdığım biriyle çıkmami -doğru bulmazken, diğer yanım kabul etmek için can atıyordu. Çünkü Doğukan'ı yakışıklı buluyordum ve onunla zaman geçirmek istiyordum.
--- "bilemeyecek bir şey yok Dilan. Sadece biraz eğleniriz. Hem benimkilerle de tanişirsin. Kabul? "
---"kabul "belki de pişman olmazdım . Kendi kendime 'Masum bir kaçamak altı üstü. Başıma ne gelebilir ki ' diyerek vicdanimi rahatlatmaya çalıştım.
---Doğukan " 05********* numaramı kaydet ve hemen bana mesaj at "dedi.Dedigini yaptım ve bana bir konum gönderdi.
Saat 22.34 'ü gösteriyordu. Yani dışarı çıkmam için geç sayılırdi. Bu da demek oluyor ki babamdan izin istemek yerine , becerebilirsem , gizlice kaçacaktim. Siyah yüksek bel pantolon üzerine bordo tişört giydim ve göbeğin hizasindan bir düğüm attım. Belime bağladığım kırmızılı gömlek ile tamam olmuştum. çantami ve beyaz ayakkabilarimi elime alıp sessizce evden çıktım. Hamileliğin güzel yanlarından biri de erken uyumalariydi sanırım.
Siteden çıkıp biraz yürüyünce bir taksi durdurdum. Konuma göre Konuma göre bu sokak olmasi gerekiyordu. Taksiden inip etrafa bakmaya başladım. Doğukan'ı aradım ve dediği yere geldiğimi söyledim. Sadece " bekle " dedi ve kapattı.Biraz bekledim.O sırada sokaktan geçen bir köpek havlayarak üzerime yürüdü. Köpeklerde çok korkardim. Ben koşmaya başlayınca nereden çıktı bilmiyorum ama bir kaç köpek daha takilmisti peşime. Son süratle kaciyordum. Armizdaki mesafeyi biraz açınca tekrar Doğukan'ı aradım ama sadece "lütfen yardım et.beni yiyecekler "diye bildim ve köpeklerin yaklaştığını farkedince koşmaya başladım. Lanet olsun ki telefonum bir anda yere düştü. Almaya calisirsam aç köpeklere yem olacağımi bildiğim için koşmaya devam ettim. Eskimiş evlerin birinin kapisini itttim ve içeri girdim. Kapının arkasından köpeklerin seslerinin uzaklastigini tahmin ederek sokağa geri çıktım. Telefonum çok geride düşmüştü. Muhtemelen parçalara ayrılmıştır. Kosmaktan terlemis ve yorulmustum. Tozuna aldırmadan kaldırıma oturup sırtıma harabeye yasladim. Biraz daha yürümeyi düşündüm ama Nerede olduğumu yada nereye gitmem gerektiğini bilmediğim için bu fikri doğru bulmadim. Burada oturup Oğuzhan'ı beklemeye karar verdim beni bulabilmesini umarak.
Yarım saat boyunca sokaktan sadece birkaç kişi geçti. Zaten onlarda serseri tipli adamlar veya seksi meslek edinmiş kadınları. Oraya ait olmadığımı düşündükleri bakışlarından anlaşılıyordu. Sokağın başından bir grup bu tarafa doğru geliyordu. 5-6 kişi varlar sanırım. Tam dengede duramiyorlardi. Sarhoş oldukları belliydi. Ve sokak lambasinin ışığında sigara dumanlari yukseliyordu. Benim olduğum kadirimda yuruyorlardi. Bana bulasmalarini istemediğim için yolun karşısına geçtim. " Yemezdik be canım" diye laf attı biri. Karşılık verirsem devamı gelir diye düşünerek sustum. Bu defa bir başkası "sürüden ayrılan kurtlar kapar hiç duymadın mi güzelim" dedi yine sessizligimi koruyarak yürümeye başladım. Onlar da karşı kaldırımda yürüyerek laf atmaya devam ediyorlardı ben se sadece adımlarımi hizlandirarak onlardan uzaklaşmaya çalışıyordum. Yoldan benim olduğum tarafa gecerlerken hızlı ve siyah bir araba onlara çarpmak üzereyken durdu. Ama onlar carpmis gibi korktular. Sonra arabanın benden taraftaki ön yolcu kapısı açıldı. Arabia kullananin Doğukan olduğunu görünce direkt bindim. Arabayı hızla harekete geçirdi. Bana endişe ve sinir karışımı bir sesle "iyi misin?birşey yaptılar diye sordu."Hayır. Enine bir suçun yok lütfen kendini suçlama ."dedim. "Çok özür dilerim Dilan. Hepsi benim yüzümden. Seni bu lanet yere cagirmamaliydim. " diyerek kendine kızmaya devam ediyordu. Sakinlestirmeye çalışma çabalarim bosaydi. Onu ilk defa böyle görüyordum. Sanki benim soylediklerimi duymuyordu. Çok kızmışti kendine. Zaten yüzümde kurumayan yaşlar daha da yoğunlaşmıştı. Aglamaktan başım ağrıyordu ve her zaman olduğu gibi heyecandan midem bulanmaya başlamıştı.
Evimin adresini sordu. " eve gitmek istemiyorum. Sadece biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım var "dedim. Biraz ilerde arabayi durdurdu ve dışarı çıktı. Ben de peşinden indim. Sahile doğru ilerlerken onu seyrettim. Sanki okulda gördüğüm çocuk gibi ve eğlenceli Doğukan o değildi. Sinirlenince bambaşka birine dönüşüyordu. Doğrusu bu haliyle bile çok yakisikliydi. Elleriyle saçlarını karistirdiktan sonra bana döndü. Yuzundeki binbir ifadeyle bana baktı. Öylece saniyeler boyu benim aglamaktan şişmiş gözlerime baktı. O an içimden geleni yapmak istedim ve koşup beline sardım kollarımi. Hiç beklemediğim birsey yaptı ve o da sarilmama karşılık verdi. Öyle güzel,öyle hafif bir kokusu vardı ki... Bir süre öylece kaldık. Kollarını çözdü ve beni belimden tutarak arabaya doğru hareket ettirdi. Evimin adresini söyledim ve beni sitenin girişine götürdü. Tam arabadan inecektimki bileğimden tutup durdurdu. " Dilan,bu gece için senden çok özür dilerim. Hepsi benim seni oraya çağırmam yüzünden oldu.Beni affetmen için ne gerekiyorsa yaparım "dedi mahçup ve yorgun bir ifadeyle. "Doğukan,senin gerçekten bir suçun yok. Ama kendini iyi hissedeceksen... bir gun boyunca ne istersem yapabilirsin "dedim ve yanağına küçük bir busecik kondurup arabadan indim. Ben sitenin içine giren kadar bekledi ve sonra gitti. Eve sessizce girdim. Neyseki yokluğumu fark eden olmamıştı. Odama ki saat ben girdiğimde 03.16 'yı gösteriyordu. Ama benim hâlâ uykum yoktu ve içimde daha önce hiç tatmadigim bir duygu vardı. İç organlarim eziliyordu sanki. Boğazımda delik vardı sanki. Aldığım nefes yetmiyor, midem yaniyordu.Bu gece uyku yoktu anlaşılan. Çekmeceden küçük, karalama siirlerimin olduğu defteri alıp odamin balkonundaki masaya geçtim.
Karanlık ta güneş gibi doğar mı ?
Yoksa zifiri siyah ta boğulan ben miyim?
Gönlüm kanatsız bir kuş iken uçmak ta neyin nesi?
Korkularımi değil seni görmek ister gözlerim.Bu gece Nergiz kokusuna karıştı toprak.
Huzur dalgaları sallıyor yürek teknemi.
Mantık kirintilarnin çığlıkları hep kulak ardı.
Soran yok ama bu duygu kendini haykiriyor.Gecenin ayazi kendini hissettirmeye başlamıştı. Neredeyse tan ağaracakti. Gözlerim batmaya başlamıştı. Uykum da gelmişti. Odama gidip kendimi yatağa attım.
Birkaç saat uykudan sonra saatin alarmı çalınca gözlerimi aralarim. Bilincin açılınca ilk aklıma dün gece ve Oğuzhan geldi. Tabi bir de bana verdiği sözü var.
Aynada gördüğüm mor gözlerimden uyku akiyordu. Ama içimdeki heyecan biraz daha ağır basiyordu. Duş aldım ve hızla hazırladım. Kahvaltı da babama telefonumun denize düşürdüğüm yalanini söyledim. Tabiki de 'babacimla ben dün gece evden kaçtım. Ha bir de ardından Köpeklerden kaçtım. Tam o sırada da telefonumu yere düşürdüm.'diyemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİSE DEFTERİ
ChickLitMasum ,temiz bir genç kız... Tuzak ve çamurlarla dolu bir yolda nasıl ilerleyebilir? Zekası ve güzel kalbi onu ne kadar koruyabilir?Herşeye rağmen güzelliğini ve özgüvenini nasıl ayakta tutabilir? Yalanlar onu ne kadar aldatabilir?...