Aşk Mevsimi

Geçmiş ve Gelecek iç içe

**

Genç kız önünde sarmaş dolaş ilerleyen çifte acıyla bakarak yüzünü buruşturdu. Sarı babetlerini yere sürterken elleriyle burnunun üzerindeki kemik çerçeveli gözlüğü düzeltti. İçinde yaşadığı acı gördüğü manzara ile perçinleşiyor ve onu nefes alamayacak hale getiriyordu. Güneş ışınları dalların arasından sızıp çocuğun kumral saçlarının üzerinde ışıldıyordu. Yüzünü her ne kadar göremese de onun uzun kıvrımlı kirpiklerinin arasından bakan mavi gözlerinin alaycılığını ve kıvrımlı dudaklarına yerleşmiş tebessümü hissedebiliyordu. Güzel yüzü, uzun boyu ve yaşıtlarına nazaran erken olgunlaşmış vücuduyla Daniel daima genç kızın rüyalarının prensi olmuştu. Natalie kalbinde her zaman var olan acıyı duyumsamamak için bakışlarını hemen yanında ki kızın üzerine çevirdi.

Genç kızın kızıl saçları bir şelale gibi omuzlarından aşağıya salınıyor her adımıyla hareketliliğini koruyordu. Natalie'nin saçlarına nazaran Tory'nin saçları gür ve dalgalıydı. Yeşil gözleri, minik burnu ve üzerine serpiştirilen kızıl çiller adeta güzelliğine güzellik katıyordu. Uzun boyu, zarif kıvrımlı fiziğiyle tüm erkeklerin rüyalarını süslüyordu. Fakat Tory her erkeğin değil sadece Daniel'in rüyalarını süslemek istiyordu ki zaten bunu başardığını anlamayacak kadar genç ve masumdu. Onlar okulun altın çiftiydi ve herkes onların aşkına gıptayla bakardı.

''Hey Natie neden bizi biraz rahat bırakmıyorsun?'' genç kız gözlerini arkadaşının üzerinden çekerek ona laf atan çocuğa çevirdi. Dudakları yukarıya kıvrılmış mavi gözlerinde daha önce görmediği pırıltılar dolaşıyordu. Cevap vermek için ağzını açtığında çocuğun üzerinde var olan etkisiyle dudaklarının arasından sadece boş bir nefes çıktı. Kuruyan dudaklarını dilinin yardımıyla ıslatarak iri kahverengi gözlerini çocuğun üzerinde gezdirdi.

''Bak biz bu taraf giderken sende bu tarafa gidiyorsun?'' Eliyle gidecekleri yönleri gösterdi. Onların gideceği tarafta göl ve eski bir av kulübesi bulunurken kendisinin gitmesini gösterdiği tarafta ise sadece basit bir ormanlık vardı. Ellerini kaldırıp güç almak istercesine çantasının saplarına sıkı sıkı tutundu. Meydan okuyan bakışlarını çocuğun yüzüne çevirerek kafasını salladı.

''Hayır!'' ağzından çıkan kelimeyle kanında bir karıncalanma hissetti. İlk defa bu çocuğa karşı ağzından çıkan olumsuz kelimenin etkisinin geçmesini bekledikten sonra devam etti. ''Bayan Flora, Tory'i seninle yalnız bırakmamam için beni tembihledi.'' Ahh ne büyük bir yalan, olmayan bir şeyi söylemek Natalie için hayatında bir ilkti.

Genç çocuğun dudaklarının arasından alaycı bir kahkaha yükseldi. Tory'nin avuçladığı elini bırakarak kendisine doğru ilerlerken Natalie'nin kalbi özgür kalmak istercesine çarpıyordu. Genç kız içinde kopan fırtınanın aksine yüzünde ki soğukkanlılığı korumayı başardı. Dudaklarını sıkıca birbirine bastırarak birkaç adım önünde duran çocuğun yüzüyle karşı karşıya gelmek için arkaya doğru adım attığında Daniel'de ona doğru adım attı. Natalie'nin dudaklarının arasından pes ettiğini gösteren bir tıslama yükseldi. Olduğu yerden kafasını kaldırıp çocuğun mavi gözlerine bakmaya çalıştı fakat arada ki boy farkı buna oldukça engeldi. Daniel'de arada ki boy farkından rahatsız olmuş olacak ki dizlerini kırarak yüzlerini aynı hizaya getirdi. Mavi gözlerini pervasızca kahverengi gözlerine dikerken Natalie yüksek sesle yutkundu.

''Bayan Flora başka ne dedi Natie?'' Genç kız gelen sorunun alaycılığıyla bakışlarını kaçırdı. Daniel'in hemen arkasında ona zavallıca bakan arkadaşının bakışları en son görmek istediği teselliydi. Tanrım bana güç ver.. diye düşünürken çocuğun o ince bariton sesi tekrar kulaklarına doldu.

''Sana onunla yalnız kalırsam ne olacağıyla ilgili bir şeyler mi anlattı Natei? Bunun için mi bizi yalnız bırakmıyorsun?

Natalie saç uçlarına kadar kızardı. Elbette Bayan Flora hiçbir şey anlatmamıştı. 19 yaşındaydı derslerden öğrendiği bilgiler ve araştırmacı artı merak kimliğiyle oldukça tecrübe sahibiydi.