2 † 2

480 35 2
                                    

ÖNCELİKLE GEÇ KALDIĞI İÇİN ÖZÜR DİLERİM :( UMARIM TELAFİ EDEBİLİRİM. ŞARKIYA GELİNCE,SÜREKLİ DEĞİŞTİRDİM. ÇÜNKÜ BU BÖLÜMLE UYUMLU FAZLASIYLA ŞARKI BULMUŞTUM SEÇİM YAPMAK ÇOK ZORDU FAKAT BU BÖLÜME EN ÇOK BUNUN UYDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM,ŞARKIYLA OKURSANIZ BENİ ÇOK MUTLU EDERSİNİZ,MULTIMEDIADAK AZZE.  :) ÖNÜME GELEN BİR OYUNCUYU VE YA MODELİN RESMİNİ BEĞENİP KOYMADIM. BÜTÜN CASTI PLANLAMIŞTIM, AKLIMDAYDI ZATEN. EN KISA ZAMANDA ORAYIDA GÜNCELLEYECEĞİM. :)

-

Büyük bir güçlükle gözlerimi araladım ve etrafıma bakındım.  Okulun revirindeydim. Gözüme ilk takılan başımda gözlerini kırpmadan beni izleyen Kumral ve birkaç öğretmendi. Bütün gücümle kendimi iterek doğrulmaya çalıştım,fakat başarısız olmuştum. Bu yetmezmiş gibi birde başım zonkluyordu. Kumral  aceleyle yanıma yaklaştı ve kalkmama yardımcı oldu. Üstümü düzelttim ve ondan destek alarak ayağa kalktım.Sadece bir bayılma olarak düşündüklerini tahmin ediyordum. Benim gibi sessiz sakin bir hayat geçiren kızın –sözde –nasıl böyle bir kriz geçireceğini düşünebilirlerdi ki?

Krizlerimin ortaya çıkması imkansızdı ama genede korkuyordum. Bu ortaya çıkarsa ‘Gümüş’ kim bilir ne yapardı.Asla  acımazdı,çünkü o Gümüş’tü. Ölmekten korkmuyordum,daha kötülerinide yaşamıştım. Fakat ona zarar gelmesinden korkuyordum. Bana acı çektirmek için onu kullanmaktan çekinmezdi.Elbette sadece bir krizle bunlar olmazdı.

Kim bilir,belkide çok kurcalıyordum bu alt tarafı bir krizdi ama sonu iyi değili. Bunları geride bırakmıştım. Saklandığım geçmişime tekrar dönmek istemiyordum. Çünkü o zamanlar  ben,kendimdim. Kendiniz olduğunuz  zaman başınıza bir çok şey gelebiliyor. Kendiniz olduğunuz zaman insanlar zarar görebiliyor,benden bir tavsiye dostlarım. Asla kendiniz olmayın.

Düşüncelerimden kurtuldum ve Nöbetçi öğretmenin getirdiği bir bardak suyu kafama diktim. Kuru boğazım,soğuk suyla adeta bir savaş veriyordu. Sahi kaç saattir burdaydımda bu denli susamıştım?

Kadın suyu içerken beni izliyordu ve bu gerçekten rahatsız ediciydi. Gerçekten.

Kumral öğretmenlere döndü ve “Ben onun yakın bir arkadaşıyım,müdürün haberi  var siz görevlerinize geri dönebilirsiniz.” Dedi. Öğretmenlerle nasıl böyle konuşabiliyordu? Lanet olası züppe çocuklar.

Komik olansa öğretmenlerin kafa sallayıp hemen revir odasını boşaltmasıydı. Hadi ama? Ciddimisiniz?

Koluna girdiğim ve hala nedensizce ayakta dikildiğim sevgili züppe arkadaşım Kumral’ı dürttüm ve saati sordum. Kelimeler  boğazımda tıkanıyordu. Umarım anlayabilmişsindir diye sessizce mırıldandım.

“Üç,üç saattir buradasın.” Diye fısıldadı yorgun sesiyle. İri gözlerim iyice açıldı.

“Üç saattir başımdamısın Kumral? Öğretmenler buna nasıl izin verebildi? Ah Tanrım, ya dersler!?”  diye adeta tısladım. Bana yardım etmişti ama ben hala kabalığımı konuşturuyordum.

Kulağıma eğildi ve “Sakin ol Azze! Müdürünüz para göz bir adam ve birkaç yüzlüğe hayır diyemedi. Hem benim gibi başarılı bir öğrenci birkaç dersi kaçırsada sorun olmaz güzelim bu bir.İkincisi öğretmenler sonradan geldi. Buraya o revir görevlisi tuhaf adam ve benden başka kimse girmedi kısacası. O adamsa  sana  iyi geleceğine emin olduğu bir i bir ilaç verip gitti.”  Dedi.

Revir görevlisi adam mı? O da kimdi? Bu okulda yıllardır Selvi adından yaşlı bir bayan revir görevlisiydi. Belli etmemeye çalışarak Kumral’a döndüm.

“Kumral,bu ilaç nasıl bir şeydi,yani en azından düzgün bir şey içtiğime emin olayım.”

Kafasını yana yatırdı ve bir erkeğe göre fazla güzel olan elleriyle yanağını kaşıdı. Sanırım düşünüyordu. İnsanlar niçin bu kadar dikkat ettiğimi sormayın. Geçmişin verdiği nadir yetenekler..

“Ortalama bir ilaca göre fazla küçüktü ah-umm. Yarısından fazlası kırmızı ve kalan kısmı ise yeşildi. Bilemiyorum böyle bir şeydi işte Azze. Fazla dikkat etmedim.”

O fazla dikkat etmediğini söylüyordu ama ben kafamdaki soru işaretlerinin bazısını gidermiştim. Evet.İlaç.. O ilaçlar. Krizi önleyen bu ilaçlar milyonlara satılıyordu.Sadece ‘Gümüş’ ve ismi lazım değilde vardı. Benim bildiğim kadarıyla.Krizin kısa sürmesini sağlıyordu. Bu işte bir iş vardı ama sonraya saklayacaktım. Kesinlikle bu konu burada kapanmamıştı.

Yüzümdeki ciddiyeti görmüş olacak ki yüzümü kendisininkine çevirdi.

“Hey,sana kötü bir şeymi verdi?”

Çok meraklısın Kumral.

“Tabi ki hayır,o ilaç bu tür ani şeylere iyi gelen bir ilaç Kumral. Kafana takma. O adam bir bilge.”dedim ve şirince gülümsedim. Ama yemişe benzemiyordu.

Konuyu dağıtmak için ödüllük oyunculuğumla konuşmaya başladım.

 “İlk gününü mahvettiğim için özür dilerim.Baksana benim yüzümden,hem ilk gününden hem de derslerinden oldun.”

Derin bir nefes aldı. Sıkıldığını belli ederek söylendi.

“O güzel kafan bir şeye taktı mı takıyor sanırım Azze.Buradan bi çıkarsak mutlu olacağım.Kaç saattir bu küçük odadayız bir fikrin var mı?”

Haklıydı. Onayladığımı göstermek için kafamı salladım.Ama öncelikle sınıfa gidip çantamı almam gerek diye düşünürken Kumral’ın benim ve kendi çantasını  revir dolabından çıkardığını gördüm.

Çantamı almak için uzandığımda arkasına çekti ve “Bugün centilmenlik günüm bunu kullanmak istersin.” Dedi ve kıkırdadı. Gülüşü cennetin fragmanı gibiydi. O gülünce insan kendini gülümsemekten alı koyamıyordu. “Pekala” dedim ve kuru dudaklarımı dilimle ıslattım.

Sonraysa sadece yürüdük. Bu koridor ne kadar uzundu böyle.Sessiz yerde yankılanan ayak seslerimiz garipti.

 Sonunda bu lanet olası okuldan çıktıktan sonra çantamı bana uzattı ve bir şey arar gibi ceplerini karıştırmaya başladı.

Azze tabi ki bir şey arıyor diye bana laf çarpıtan iç sesim bir küfür sunduktan sonra onu beklemeye koyuldum. Yaklaşık iki dakika sonra–ÇOK ŞÜKÜR- cebinden araba anahtarları çıkardı.

Binmem için kapıyı açtığında kaşlarımı ‘Hadi canım?’ dercesine kaldırdım.

“İnat etme ve bin şu arabaya,Azze.” Dedi ve gözlerini devirdi. Hala bayılmamla ilgili soru sormamasına ve Arasla aramda ki o kötü şeyi nasıl bildiğine şaşırıyordum. Ya fazla zekiydi..

Tersini düşünmek bile istemiyordum. İhtimallere yer yoktu.

“Bak, ben daha tanışalı  birkaç saat olan birinin arabasına binecek türden kızlardan değilim.Bunun inatla bir alakası yok.” Dedim ve nefesimi seslice dışarı verdim.

“Hey! Bana borçlusun Küçük hanım!” diye yapmacık bir şekilde azarladı. Pekala,pekala.. En fazla ne olabilirdi ki?

**

 İçime sinmedi ama umarım beğenmişsinizdir :)

ÇİRKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin