-3†

335 26 19
                                    

İNANAMIYORUM.. 2.8K! SİZ MÜKEMMELSİNİZ. UZUN ZAMANDIR HİKAYEYİ YAZMAMAMDAN ANLAMIŞ OLACAKSINIZ Kİ ÇİRKİNİ BIRAKMIŞTIM. SONRA OKUNMA SAYISINI GÖRDÜM VE GÖZLERİME İNANAMADIM. OKUDUĞUNUZ İÇİN HEPİNİZE TEKER TEKER SEVGİLERİMİ YOLLUYORUM. SİZ OLMASAYDINIZ HİKAYEM BENİM HATAM SONUCU ÇÖPE GİTMİŞ OLACAKTI. HERNEYSE DAHA FAZLA UZATMIYORUM..UZUN BİR ARADAN SONRA YİNE SİZLERLEYİM! OKUNMA SAYISINI GÖRÜNCE ACELEYE GELDİ HEMEN YAZMAK İSTEDİM O YÜZDEN KISA OLDU KUSURA BAKMAYIN. HEPİNİZİ SEVİYORUM! HEYECANLA YAZDIM,HEYECANLA OKUYUN. 

ŞARKIYLA OKUYUN,MULTIDE AZZE VAR. 

-

Hatırlatma:

“İnat etme ve bin şu arabaya,Azze.” Dedi ve gözlerini devirdi. Hala bayılmamla ilgili soru sormamasına ve Arasla aramda ki o kötü şeyi nasıl bildiğine şaşırıyordum. Ya fazla zekiydi..

Tersini düşünmek bile istemiyordum. İhtimallere yer yoktu.

“Bak, ben daha tanışalı  birkaç saat olan birinin arabasına binecek türden kızlardan değilim.Bunun inatla bir alakası yok.” Dedim ve nefesimi seslice dışarı verdim.

“Hey! Bana borçlusun Küçük hanım!” diye yapmacık bir şekilde azarladı. Pekala,pekala..

En fazla ne olabilirdi ki?

»»»»»»»

Kısa bir yolculuktan sonra iki katlı bir evin önünde durmuştuk. Çok sade ve şıktı. Ne çok zengin işi ne de çok..Bilirsiniz.

 Arabadan indim ve çiçeklerle dolu güzel bahçesine bakmaya başladım. Açıkçası kıskanmıştım.Çünkü bu ev bizim ev ile karşılaştırıldığında sanal ortamda ki you&me karşılaştırılmaları gibi oluyordu.

“Beğendin mi?”

 Hızla arkamı döndüm. Ne ara inmişti arabadan? Büyük ihtimalle düşüncelere dalıp etrafıma bakmayı unutmuştum.

 “Evet. Çok hoş.Senin evin mi?”

Dedim sorusunu cevaplayarak ve ona bir soru yönelterek.

Kafasını salladı ve önden yürümeye başladı. Cevap vermeye bile tenezzül etmemişti. Gözlerimi devirdim ve arkasından yürümeye başladım.

Bir dakika..Evine gelmiştik.Yavaş gel yeni çocuk.

“Neden evine geldik?” diye saçma bir soru yönelttim.

 Durdu ve ellerini ceplerine yerleştirirken bana döndü.

Güneş gözlüklerini çıkarıp bana ‘yere bakan yürek yakan’ bakışlarını fırlattı.

“Seninle işi pişirmek için.”

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Bir şey söylemeden kaçmaya çalışmıştım ki kolumdan tutup hızla sürüklemeye başladı.

 “Şaka yaptım ne kadar safsın.” Deyip sıkılmış bir şekilde nefesini dışarı verdi.

Ne zamandır elinde tuttuğunu bilmediğim anahtarlar ile kapıyı açtı ve ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Kendi kendime mırıldandım. ‘Demek ki zenginlerde ayakkabılarını çıkarıyormuş.’

Hala kapının önünde dikildiğimi fark ettiğimde ise “Bende mi gireceğim?” diye bağırdım içeriye doğru.

“Hayır,bekle orada.”

Onun boğuk ve kesik gelen sesini işittiğimde,kenara çekildim ve sırtımı evin soğuk duvarına yasladım. Yaklaşık beş dakika sonra gelmişti. Koluma girdi ve önden gitmeye başladı.Sanırım para almıştı.

 Yanımızdan geçen biri bu nasıl yürüyüş diyerek bizi dövse haklıydı. Açıkçası bu samimiyeti beni fazlasıyla rahatsız ediyordu.

Mükemmel arabanın yanına geldiğimizde kapımı açmamış ve direk kendi koltuğuna yerleşmişti. Saçlarımı kolumdaki mavi tokayla basit bir topuz yaptım ve onun yanındaki yerime oturdum.

 Nereye gideceğimizi ve ya ne yapacağımızı bilmiyordum. Sadece bugün içimde ki aslan demirlerden kurtulmuş,özgür olmak istiyordu. Ne yaptığını bilmeden bir şeyler yapmak..Merak uyandırıcıydı. Bu zamana kadar hiç mantığım dışında hareket etmemiştim ve bu bir fırsat olabilirdi. Yeni tanıştığım birine kendimi rezil etmek kulağa güzel geliyordu.

**

“İyi geceler.”

Diye mırıldandım çantamın omzunda ki yerini sabitlemeye çalışarak.

“Sanada.”

 Arabadan indim ve hızla ilerlemesini izledim. Doğruyu söylemek gerekirse iyi vakit geçirmiştim. Beni starbucksa götürmüş,hemen ardından ise şehri gezdirmişti. Kendi şehrimi bana öğretmeye çalışıyordu.Aptal çocuk.

Tahmin ettiğim gibi barlara gidip içmemiştik. Hayal kırıklığına uğramıştım çünkü canım delicesine dans etmek istiyordu ve Kumral kötü çocukları andırıyordu.

Objektif düşünürsek.. Buna rağmen eğlenmiştim.

Böyle şeylere alışmamam gerekiyordu.Çünkü bunca berbat zamandan sonra güzel şeyler olacağını düşünmek aptallıktan başka bir şey değildi. En kötüsünu ve her daim onunda kötüsünu yaşardık. En azından ben.

Alnımı kaşıdım ve birkaç adım uzaklıkta ki evime yürüdüm. Ablamın onu görmesini istemediğim için burada inmiştim.Kıskanacağımdan değildi. Sadece her hangi birinin beni onunla görmesi, bir oğlana bir kıza bak durumu oluştururdu.

Apartmanın önüne geldim ve şansıma açık olan kapıdan uyuşukça girdim. Asansörü çağırdım ve kısa bir düşüş atlattıktan sonra üzerinde silik bir şekilde ‘3’ yazan düğmeye bastım.

 Çıkıyor,çıkıyor,çıkıyor..

 Ve gelmiştim. Tekrar düşmemeye dikkat ederek asansörden çıktım. Bir yandan bağcıklarımı açıyor bir yandan da zile basıyordum.

Yaklaşık beş dakika geçmişti. Ablam niçin kapıyı açmıyordu? Tamam onun her gün farklı insanlarla farklı yerlerde bulunduğunu bilirdim ama ben geldiğimde hep evde olurdu.Olmalıydı. Çantamı kapının önüne koydum ve çıkarmak için uğraşamadığım anahtarları çıkarttım.

Anahtarı bir kez çevirdiğimde açılmıştı,bu da demek oluyordu ki kilitli değildi. Emin adımlarla eve girip kapıyı kapattım. Yoğun bir koku vardı. Burun direklerim sızladığında yüzümü buruşturdum. Kapıyı arkamdan kapattım ve içeri geçtim.

“Serenay!”

Ses yoktu.

Çantamı yavaşça odama bıraktım ve üstümü değiştirdim. Bir yerlere gitmiş olabilirdi. Saçma düşüncelere kapılmamalıydım.

Yüzümü yıkadım ve yağlı saçlarımı dağınık bir topuz yapıp aynada ki suratsız,basit görüntüme küçümseyici bir bakış attım.O gelene kadar  televizyon izleyebilirdim. Hem ne kadar geç kalabilirdi ki. Evet evet.. Bende televizyon izliyorum ne garip ama.

Elimde bir cips paketiyle oturma odasına girdiğimde kokunun burada daha yoğun olduğunu fark ettim. Etrafa bakmaya başladığımda yerde sıvı bir şeyin parladığını fark ettim. İşaret parmağımı sıvıya sürdüm ve kendime yakınlaştırdım. Gözlerimde problem olduğu için net göremiyordum. Burnuma yaklaştırdığımda ise sert koku sayesinde yine yüzümü buruşturmuştum. Uzandım ve ışığı açtım.

Siktir ve bir daha siktir.

Bu kandı.

Kalbim korkakça atıyordu. Ellerimle yüzümü sıvadım ve gergince etrafa bakınmaya başladım. Masanın üstünde beyaz bir kağıt vardı. Nefes alıp verişlerim hızlanırken kağıdı açtım ve özensiz el yazısını okudum.

“Sen söylemedin,ben de kendi yollarımla öğrendim çirkin. Küçük kızın büyük krizleri..İlgi çekici bir konu. Söylememene darıldım. Ah,bu arada ablanı ödünç alıyorum,kendine iyi bak ;)”

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 05, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇİRKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin