tw-eight(dejavu)

2.1K 180 178
                                    

J'ai mal

-----------------------------------------------

aptal smut bölümünü okumyı unuttmayınnn.

-------------------------------------------------

arkadaşlar dünkü aptal smut bölümünün son cümlesi Aleph'in 'son' diye fısıldayışıydı. bu final demek değil. bb

-----------------------------------------------

Kapatmadığım perdelerden sızan güneş ışığı gözlerimi yakarken uyanmamak adına büyük bir çaba sarf ediyordum. Yorgundum ve uyumak istiyordum. Yatağım ile bütünleşmek, kafamı yastığa gömmek istiyordum. 

Komodinin üzerinde uzun zamandır çaldığını duymadığım telefonum çalarken gözlerimi ister istemez aralamıştım. Yerimden doğrulurken belimde hissettiğim tanıdık acı ile sesli bir şekilde inlemiştim. Dün akşamkilerin aksine acı doluydu. 

Zorlukla telefona ulaşıp gelen aramayı yanıtladım.

Simay Arıyor...

''Efendim.'' dedim uyku akan sesimle.

''Derse neden gelmedin?'' dedi neşeli ses tonuyla. Dün gecenin görüntüleri zihnimde dönüp dururken yutkunmuştum.

''Sadece çok uykusuzdum. Sen arayınca kalktım.'' dedim esnerken.

''Anladım. Blok dersleri kaçırmazsın diye düşünmüştüm sadece. Rahatsız ettiysem kusura bakma.'' dedi. Sesindeki neşe gitmişti.

''Rahatsız etmedin Simay. Sadece uyanmamak adına verdiğim savaşı kaybetmemi sağladın.'' dedim. Onun aksine benim neşem yerindeydi. ''Kahve ısmarlarsan seni affederim.''

''Olur. Olur tabi neden olmasın ki? Bir tane fazla şeker atmana göz yumabilirim.'' dediğinde küçük bir kahkaha atmıştım. Şekerli kahve içmeme takmışlardı kafayı. 

''Akşamüstü görüşürüz o zaman.'' deyip telefonu kapattım. 

Duş almam ve dağılmış odamı toplamam gerekiyordu. Telefonu komodinin üzerine bırakırken az önce fark etmediğim kağıda ve üzerindeki anahtara diktim gözlerimi.

'birinin görmesini istemediğim için kapıyı kilitledim' yazmıştı. Yüzümde ufak bir gülümseme oluşmuştu. Eskisi gibi mi olacaktık biz şimdi? 

Dolaba yönelip içinden temiz iç çamaşırı ve bir eşofman ile polar çıkartıp kapağına astım. Yatağa dönüp üzerindeki çarşafları çıkarıp kirli sepetine atıp temiz, yumuşatıcı kokan nevresimler serdim. Yerlere saçılmış kirli kıyafetleri de sepete koyup çalışma masasının üzerindeki notları sırt çantama yerleştirdim. 

Komodinin alt çekmecelerinden birinden havlu çıkartıp dolabın kapağına astığım kıyafetlerin yanına bıraktım. Odadan çıkmadan önce telefonumu şarja takıp, sessize almıştım.

Elimdeki anahtar ile kapıyı açıp etrafıma bakındım. Banyodaki akan su sesi haricinde evde en ufak bir ses yoktu. Elimde tuttuğum kıyafet selesini yere bırakıp mutfağa girdim. 

Rafa kaldırdıkları meyve sıkacağını indirip dolaptan portakal, havuç ve çilek çıkartıp suyunu çıkarttım. Bardakları koyduğumuz raftan büyük bir kupa çıkartıp sıktığım meyve suyunu kupaya döktüm. Daha sonra sıkacağı temizleyip yerine kaldırdım. 

Banyodaki su sesi kesilip kapı açıldığında ve gülüşme sesleri tüm evde yankılandığında dikkatimi ancak oraya verebilmiştim. Dilan önde Aleph arkasında saçları ıslak ve bornozlu bir şekilde mutfağa girmişlerdi.

Birlikte duş almışlardı.

Gecesini benimle başlatıp, onunla bitirmişti.

Dilan, beni fark ettiğinde kısa olan bornozun eteklerinden tutup aşağı çekmeye çabalamıştı. Bu hareketi yaptığında ancak Aleph'in dikkatini çekebilmiştim. Donmuş yüz ifademle ona baktığımda tek gördüğüm mimiksiz, duygusuz bakışlarıydı. 

''Gecen yoğun geçmiş anlaşılan Asrın. Şu boynunun haline bak.'' Dilan tepemde dikilmiş bunları söylerken ben gözlerimi Aleph'ten çekmemiştim.

''Onun genel hali böyle zaten'' dedi Aleph göz temasımızı kesip. 

Bağıramadım. Onları sen yaptın diyemedim. O morlukları büyük bir zevkle sen yaptın diyemedim. Sesimi dahi çıkaramadım karşısında.

Yerimden yavaş hareketlerle  kalkıp sıktığım meyve suyunu lavaboya döktüm. Mutfak kapısının önüne bıraktığım çamaşır selesini alıp banyoya attım kendimi.

Suyu ayarlayıp küvete oturdum. Başımdan aşağı sular akarken suyun sıcak ya da soğuk olduğunu anlamaya çalışıyordum. Soğuktu galiba. Titriyordum galiba. Kafamı banyonun soğuk olan duvarlarına yaslayıp gözlerimi kapattım. 

Canım fazlasıyla yanıyordu. Hissettiğim tek şey saf acıydı. Ne nefret edebiliyordum, ne de öfke duyabiliyordum ona karşı. Aşkımın bile üzerini bir boşluk kaplamıştı.

İntikamını er ya da geç alan birisiydi o. Unutmuştum bunu. Çıkıvermişti aklımdan. Benden de almıştı intikamını. Onu aldatmadığım halde beni aldatmıştı. Birçok kez yapmıştı hemde. Ben ona yine kanmıştım. 

Üzerimden akan suyu kapatıp getirdiğim kıyafetleri üzerime geçirdim. Saçlarımı kurutmaya halim yoktu. Dinç uyanmıştım halbuki güne.

Banyonun kapısından çıkıp kendimi odama attım. Suratını görmek istemiyordum. Bakmak ve nefret etmek istemiyordum. Zoru başarmak istemiyordum.

-------------------------------------------------------------------------

hikayede kimse suçsuz değil. asrın'a fazla yüklenmeyin. keza aleph'e de öyle. 

düşün

ehvenişer |bxb|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin