29.bölüm

714 50 32
                                    

açıklise sınavım vardı 8-9 aralık cumartesi ve pazar günü. Bundan dolayı yeni bölüm yazmadım.

Sabahın köründe birden kulağıma birşeyler fısıltıyordu. Sesi biraz rahatsız ediciydi elimin tersine vuracağım yani öyle sinir bozucuydu. Gözlerimi yavaşca açtığımda yüzümün dibinde bana bakan levi vardı. Bense hoşt diyerek yerimden titredim. Levi dik durup bana bakar "hadi gidiyoruz"dedi. Bense şaşkınlıkla bakarak "nereye sabahın körü şuan 06.00"dedim. Levi "sabah namazına daha ne olacak bide sen müslümansın tembel dilara"dedi. Harbi unutmuşum doğru ben namaz kılan müslümanım levide baya iyi çıktı. Bense tamam şekilde kafamı salladım. Ayağa kalktım dik durup güzelce derin nefes aldım. Tuvalete doğru giderken arkamdan kafamı çevirip leviye baktığımda levi "ben çoktan abdest aldım ve sabah namazı kıldım annen ve babanda kıldı onlar rica etti seni uyandırmamı"dedi. Bense "neden senden rica ettiler ki?"dedim. Levi "anlaşılan zor uyanıyormuşsun bazen hatta su döksem bile daha iyimiş"dedi. Bense "tamam namazımı kılayım da öyle konuşuruz"dedim. Levi tamam şekilde kafasını salladı. Abdestimi aldım her zaman ki gibi uzun etek uzun kollu bol büyük başörtüyü ördüm namazımı kıldım. Ardından üzerimi değiştirdim normal kıyafetler giydim. Pembe etek mini üzerime mor tişort kısa kollu giydim. Saçımı da güzelce taradım levi de gri renkli eşofman giymişti. En rahat giysiydi. Levi ile misafir odasına geçtik karşımıza oturduk.

Dilara: evet seni dinliyorum daha varmı diyeceklerin?

Levi: seni uyandırmak için ne yapmamı istersin?

Dilara: valla hiç bilmiyorum ki.

Levi: hmmm cidden birşey yapmamı istemiyor musun?

Dilara: normal uyandır yani.

Levi: anladım üstüne atlayıp uyandırcam.

Dilara: yavaş! levi o kadar değil daha evlenmedik.

Levi: anladım demek istemiyorsun.

Dilara: hayır! is.....is-istiyorum ama .....a-ama öyle olmasın işte evlenmeden olmaz.

Levi: o zaman senin dudağından öpüp uyandırcam.

Dilara: o-oda olm-

Anne: olur evladım!

Dilara: oha! anne!

Anne: öp evladım.

Dilara: anne lütfen.

Anne: kızım sen koskoca süper yakışıklı levinin seninle öpüşmesini istemiyor musun?

Dilara: istiyorum ama babam görürs-

Babam: cehennemin dibine yollamam merak etme.

Dilara: NE?! CİDDİ MİSİN?! BABA?!

Baba: evet sonuçta leviye güveniyorum öpüşme-sarılma-saç okşama dışında başka birşey yapmıcaksın dimi levi? (yazar: islamda tabiki de namaz kılan müslümanın evlenmeden sarılması-öpüşmesi el ele tutunması olmaz bu hikaye olduğu için yazıyorum öyle zaten biliyorsanız sorun  yok bilmeyenler varsa işte)

Levi: evet babacım.

Dilara: t-tamam

Anne: ah burada dilara siz burada konuşurken bize pencereden bersu geldi.

Dilara: arkadaşım bersu mu?

Anne: evet senin geldiğini duyunca sevinmişler görüşmek istiyorlar.

Dilara: tamam biz öyleyse çıkalım.

Anne: yemek ne olacak?

Dilara: bersu ile birlikte yeriz hem leviye tanışdırmış olurum.

Anne: tamam güzel fikir.

Levi ile misafir odasından kalkarken levi benim omuzuma dokunur "üstümü değiştireyim mi?"dedi. Bense hayır şekilde kafamı sallayarak "şimdilik kalalım böyle savaşmaya giderken değiştireriz"dedim. Levi de tamam şekilde kafasını salladı. Aileme el sallayarak uzaklaştık. Hava gayet güneşliydi sabahın körü olmasına rağman soğukta değildi. İnsanlar vardı gezenler pazara gidenler hertürlüsü vardı. Önümüzdeki büyük ağacın önünde bersuyu gördüm. Sevinçle yanına gelerek sımsıkı sarıldım. Bersu yanımdaki leviyi görünce şaşırdı. Derin nefes aldım "bu japon levi müslüman ve eşim olacak düğünümüz yakında"dedim. Bersu bunu duyar duymaz sevinçten sırtıma öyle şaplak yani vurur ki az kalsın düşecektim. Bersu da derin nefes alır "merhaba bende bersu ve bekarım dilara sana emanet len salak"dedi. (resimdeki karakter bersu)  Levi hafifce gülümser "teşekkürler"dedi. Bense "hadi bersu birlikte yemek yemeye gidelim"dedim. Bersu tamam şekilde kafasını salladı.
DEVAM EDECEK LÜTFEN YORUM YAZMAYI ÜŞENMEDEN YAPARSANIZ SEVİNİRİM CANLARIM

devlerin arasında türkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin