39.bölüm

443 27 21
                                    

Gözlerimi yavaşca açtığımda yan yatağımın boş olduğunu hissettim. Gözlerimi hızlıca açtım Levi yoktu. Tam önüme dönecekken aniden Levi elinde tepsi ile karşıma çıktı. Yavaş lan manyak. Sessiz sessiz gelmişsin kalbime iniyordu. Levi gülümseyerek "yemeğini burada yiyeceksin" dedi. Bense tamam şekilde kafamı salladım. Tepsiyi dizlerimin üstüne koydu. Bende afiyetle yerken Levi yere oturmuş kafasını da yatağa yaslanmış şekilde bana bakıyordu. Nasıl olduğunu olduğunu tam anladınız zaten. Levi öyle bön bön izlerken yemeyi kesip  "sen neden yemiyorsun Levi?" dedim. Levi "ben önceden yedim" dedi. Bense yemeğimi hızla yemeğe devam ettim. Aradan 5 dakka geçtikten sonra yemeğimi bitirdiğimde Levi tepsiyi alıp odadan çıktı. Bende üstümü giyinip salona geçtim. Uzun koltuğa oturdum. Levi de yanıma geldi. Bana soru soracak gibiydi. Bende "ne oldu? Soru soracak gibisin" dedim.

Levi: evet sorum vardı.

Dilara: ne oldu?

Levi: hani önceden ben cuma namazına küçük camilere gidiyordum buradaki yakınlarına yani.

Dilara: evet.

Levi: bu sefer büyük bir cami ilgimi çekti de gidebilir miyim?

Dilara: Levi bunu bana sormana gerek yok istediğin camiye gidebilirsin ibadet için.

Levi: anladım öyleyse ben gidiyorum.

Dilara: n-nereye?

Levi: cuma namazına

Dilara: bi dakka saat kaç?

Levi: öğlen ve bu gün cuma

Dilara: ah bi dakka o zamana kadar uyumuşum mu?

Levi: evet mışıl mışıl uyuyordun seni uyandırmaya kıyamadım izledim.

Dilara: şapşal seni.

Levi: ben cumaya gidiyorum geç kalmayım.

Dilara: tamam görüşürüz

Levi evden çıktı. Büyük camiye doğru giderken insanlar selam veriyordu. Levi de habire aleykümselam diyordu. Hayatında ilk defa bu kadar kişi selamdığına sevinmişti. Bense tekli koltuğumda oturmuş camın yanında kitap okumaya başladım. Adetli olduğum için namazı kılmıyorum. Tarih fantastik konulu kitabımı sakince okurken birisi pencereme minik taş attı. İlk başta umursamadım tekrardan okumaya devam ettim. Lakin ikinci atışında sabrım yetmişti. Pencereyi hızla açıp ne var be derken  bir el yüzümü kapattı. Nefes almakla zorlaştım ellerimle karşımdaki kişinin ellerine itiyordum mücadele ediyorum. Lakin adam çok güçlüydü. Yüzünü göremiyorum çünkü elleriyle gözümü kapatıyordu. Adam başımı sert şekilde taşla veya sopayla vurunca 5 saniye içinde heryer karanlık ve kendimden geçmişim. Adamın elindekini tam göremediğim için ne olduğunu tam kestiremiyorum.
* ~°~*

Levi'nin ağızından devam ediyoruz.
Camiye girdiğimde inanılmaz derece kalabalıktı. Herkes beni görünce selam veriyordu. Cuma namazımı bitirdik. Tam gidecekken imam beni durdurdu. İmam ilk bana böyle aşağıdan yukarıya iyice baktı ve "yeni mi geldin bizim köye? senin gibi gençimizi görmek mutlu ediyor" dedi. Bense "hayır yeni gelmedim baya zaman geçti. Sadece bu büyük camiye gitmemiştim. Ayrıca biraz zaman geçti ama yeni müslüman oldum" der demez. İmamın gözleri parladı sevinçten sarıldı. Bense şaşkınlıktan itimedim veya kızamadım. İmam etrafındaki milleti bana işaret ederek "yeni müslüman olmuş gençimizi tebrik edelim" dedi. Bense hafif gülümsedim. Ardından millet yanıma gelip teker teker sarılmaya başladı. Yaklaşık 200 kişiydi. Ömrümde bu kadar sevileneceğimi hiç düşünmemiştim. Ardından vedalaşıp camiden ayrıldım. Mutlu şekilde evime doğru ilerliyorum. Yolda gördüklerimi selamlar kedi veya köpek görürsem sevip devam ederim. Çeşme gördüğümde ellerimi yıkadım mikrop gelmesin diye. Aradan biraz zaman geçti evime vardığımda mutfağa geçtim direk. Çünkü Dilara'nın orada olacağını tahmin ediyorum. Lakin yoktu diğer odalar baktığımda yoktu. Tuvalette olsa dalamam direk. Kapıya tıktıkladım ses yok. İçeriye girdiğimde boş. Banyoya bakmak istesem yıkanıyor diye düşüncektim ama su sesi gelmiyor. İçeriye girdim gene yok. En son salona girdiğimde önümdeki pencere ve koltukta tuhaflık vardı. Yanına yaklaştığımda hafif kanlar olduğunu fark ettim. Düşmanın mı yoksa Dilara'nın kanı mı anlamadım. Dilara burada olmadığına göre birşey olmuş. Derin nefes alıp sakinleşmeye başladım. Panik yapmaya gerek yok. Onu nasıl bulacağımı bir fikrim var. Dilara'nın sevdiği bir kurt hayvanı vardı. Dilara'nın kokusunu çok iyi bilirdi. Böylece onu kolayca bulabilirim. Evden çıkıp Dilara'nın kurtu Cesuru almaya başladım. Cesur ön bahçede yatmış duruyordu. Yanına yaklaştığımda ayağa kalktı. Başını okşarken "sahibin Dilara kayıp onun kokusunu çok tanıyorsun birlikte bulmaya gideceğiz" dedim. Kurt havladı. (yazar: kurt havlar mı? Fikrim yok) ardından yola koyulduk. Yanıma kırmızı pelerin aldım ne olur ne olmaz diye. Havalar belli olmuyor soğukta olabilir sıcakta. Yolda sakince yürürken önümde sisli bir orman vardı. Sanki içine girdiğinde karanlığa gider gibi. Havada kocaman bulut yaklaşıyordu. Tane tane kar yağmaya başladı. Soğuklaşmaya başladı kendi nefesimin dumanı da çıkıyordu. Ormana yaklaştığımda kar dolusu olduğunu fark ettim. Dizlerime kadar kar vardı. Cesurun yüzüne yaklaşıp (resimdeki gibi)

Ciddi sesimle "hatunumu bulduğumuzda etrafımızdaki düşmanları yiyebilirsin afiyetle" dedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ciddi sesimle "hatunumu bulduğumuzda etrafımızdaki düşmanları yiyebilirsin afiyetle" dedim. Kurt tamam şekilde salladı. Akıllı seni Cesur aynen böyle. Hafif kar rüzgarla yolumuza devam ettik. Önümde biraz yükseklik vardı. Sanki aşağıdakileri izler gibi. Aniden bir çığlık sesi geldi. Sessizce yaklaştığımda Dilara yerdeydi. Dilara'nın vücudunda hafif kanlar olduğunu ve giysisi biraz yırtılmış haldeydi. Cesur sinirlenmeye başlamıştı. Aynı şekilde bende lakin sakinleştirmeye çalıştım. Düşmanlar Dilara'nın etrafındaydı tam 10 kişilerdi. Ellerinde kılıç sopa vardı. Dibimde olan Cesura dönüp işaret verecekken ani hızla Dilara'nın önüne geçip düşman elini ısırarak kopardı. Bende hızla ayağa kalktıp yanına gelirken Dilara bana baktı gözleri büyümüştü. Tam bana "Levi!" derken düşman başıma geçirmişti.
DEVAM EDECEK

devlerin arasında türkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin