Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!
[Jimin - Serendipity (Music Box)]
Rüzgarın camlara çarpan tatlı tınısı odada dağıldığı an minik Jungkook yerinden kalkarak paytak adımlarla koltuğun arkasına saklanan Jimin hyungunun yanına ilerledi. "Yimin hyung, biy bakay mısın?" Kısık çıkan sesini duymayan Jimin elinin altında tuttuğu ve Jin babası görmeden kaçırdığı takı kutusunun nereden açılacağını araştırırken Jungkook sinirle bir nefes verip bu sefer daha yüksek bir sesle seslendi büyüğüne. "Yimin hyung!"
Jimin kardeşinin sesini hemen yanı başında işittikten sonra sıçrayarak elindeki büyük kutuyu küçük bedeninin arkasına saklamaya çalıştıysada başarılı olamayarak kutunun yere düşmesine neden olmuştu, bu yüzden kızgın gözleri küçük kardeşini buldu. "Sen benim gizli yerimi nasıl buldun?!" Jimin küçük dudaklarını büzerek sitemini belli ederken Jungkook büyüğünü umursamadan emekleyerek koltuğun arkasına, Jimin'in karşısına, oturdu; böylelikle dar olan aralık iki küçük miniği kolları arasına almıştı. "Hey zaman buyaya sakyanıysın sen Yimin hyung," Jungkook baygın gözlerle cevaplarken Jimin takılması gerekenden başka bir kısıma takılarak kaşlarını çatıvermişti birden. "Yimin değil! Jimin, Ji-min. Tamam mı Kookie?"
"Of," Jungkook dolgun yanaklarını şişirerek büyükçe bir oflama bıraktığı an Jimin bu şirin görüntü karşısında kardeşinin yanaklarını sıkmaktan geri kalmayarak yumuşak eti parmaklarının arasına kıstırdı. Jungkook'sa ne kadar kendini geri çekmeye çalışsada sırtı zaten duvara yaslıydı, o yüzden kaçacak bir yeri de yoktu. "Neyse, benim tatlı Kookie'm ne istiyormuş benden bakalım?"
Jungkook asıl konuya geldikleri için sevinçle yerinde hareketlenirken öndeki tavşan dişlerinin gözükeceği kadar büyük bir gülümsemeyle Jimin'e baktı. "Babayayıma süypyiz hazıyyamak istiyoyum Yimin hyung, bana yaydım edey misin?" Jimin bir süre karşısındaki küçüğün ne yapabileceğini düşündü, bu sırada da dolgun dudakları büzüşürken süpheyle sordu. "Ne sürpriziymiş bu?"
Jungkook küçük omuzlarını silkip öne doğru eğildiğinde, "Onlaya pasta yapmak istiyoyum," diye fısıldadı yavaşça, lakin kelimelerinin arasına sıkışmış gizli heyecanı gözleriyle göstermekten geri durmuyordu. Jimin duyduklarıyla gözlerini büyütürken olumsuz anlamda kafasını salladı. "Delirdin mi sen Kook? Namjoon babam ocağa yaklaşmamızı yasaklamadı mı bize, nasıl pasta yapabiliriz sence?"
"Hayıy hayıy," diye itiraz etti hemen minik olan, bu sırada da kısa ellerini hava kaldırarak hararetli hararetli sallıyordu. "Dün Jin annem hazıy pasta keki aymıştı, bana öyye söyledi." Jimin, küçük Kook'u dinledikten sonra ilgisini artık çekmeyen takı kutusunu uzaklaştırıp kardeşine döndü ve aklındaki en büyük şüpheyi dile getirdi. "Neden ben? Peşinde dolandığın Taehyung nerede?"
"Hyunguma öyye deme," Jungkook ilk başta çatılan kaşlarını daha sonra üzgünlükle indirdiğinde omuzları da düşüvermişti. "Hem o sabahtan beyidiy Hobie'yle oynuyor, benimle oynamak istemiyoy aytık." Jungkook'un aksine Jimin kıkırdarken kardeşinin kendisine göre aptal fikrini bozmamak adına susarak koltuğun arkasından çıkıp küçük bedeninde çıkmasına izin vermişti. "Neyse Kookie, o halde pasta yapma görevini başlatıyorum! Hazır mısın?"
"Hazıyım!" Jungkook bir anda değişen konuyu yakalayarak bağırdığında evde büyüklerin olmamasını fırsat bilen ikili koşa koşa mutfağa girdiler. Jungkook hemen masanın yanında duran büyük sandalyeyi sürükleyerek kilerin yanına çekerken Jimin'de işlerine yarayabilecek bir tane çatal ve kaşık arıyordu. Jungkook eline aldığı pandispanya kekini sıkı sıkı tutarak sandalyeden indiğinde bu sefer de büyük bir gayretle masanın tepesine çıkmıştı. "Yiminie hyung! Ben pastayı aydım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Family |Bangtan|
Fanfiction❝Taehyung'un minik yaramazlıklarına, Jungkook'un peltek diline, Jimin'in Yoongi'ye olan hayranlığına, Hoseok'un kocaman yüreğine ve birbirine tutkuyla bağlı Namjoon ve Jin'in hayatına göz atmak için Kim malikanesine hoşgeldiniz!❞