15| Okulda Bir Gün

8.9K 910 293
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

Küçük burnuna dolan sentetik boyanın keskin kokusuyla dilini dışarı çıkararak öğürür gibi yaptı Hoseok, kızıl saçlarına vuran gün ışığı resim kağıdına yansıyordu. Elindeki fırçayı plastik su kabının kenarına sürerek fazla suyu sildi, maharetli elleri tahta sapı gevşek bir tutuşla kavramış, Namjoon babasının saçını boyamak için koyu kahverengi boyaya batırmıştı. İçini saran huzurla birlikte çevresindeki arkadaşlarının sesini umursamadan babalarının muhteşem sahil düğünlerini resmetmeye devam etti. Namjoon babası, Jin babasına evlenme teklifi ettikten iki hafta sonra muhteşem bir sahil düğünüyle evlenmiş, tabi bu olay Hoseok'un hayatında görüp görebileceği en güzel manzara olmuştu. Bu yüzden okul sırasında oturmuş en sevdiği ders olan resim dersinde babalarının düğününü çizmiş boyuyordu.

"Hoseok, o çizdiğin de ne?" Sıra arkadaşı Jaebum kafasını uzatıp dostunun ne çizdiğine baktı fakat anlam veremedi. "Babalarımın düğünü." diye mırıldandı kızıl saçlı çocuk, tam o an fırçasıyla babasının saçına detay verdiği için dostuna geçiştirir gibi cevap verdi. "Sen babalarının düğününü mü gördün? Vay canına, ben doğduğumda Mark ve Jinyoung babalarım çoktan evlenmişti, çok şanslısın." Hoseok babasının saçını bitirip fırçayı temizlerken Jaebum'un sözlerine kıkırdadı, o da kendisini dünyanın en şanslı çocuğu olarak görüyordu. "Görmeliydin Jae, babalarım çok mutluydu. Ama ben en çok havayi fişek gösterisini beğendim, o zaman Jungkook çok korkmuştu ama yine de güzeldi."

Jaebum arkadaşının söylediğine kıkırdadıktan sonra kendi önüne dönüp çizdiği canvar resmini boyamaya geçti. Bu sırada resim öğretmeni Bayan Lee sıraların arasında dolanıyor, öğrencilerin resimlerine bakıyordu; kendi şaheserine dalmış Hoseok'un sırasına gelince ilk Jaebum'un resmine, daha sonraysa kağıdın üzerine kapanmış kızıl saçlı çocuğun resmine baktı. "Jaebum, lütfen canavarın dişlerindeki kan olmasın. Bu çok korkunç." Küçük olan kıkırdayarak öğretmenine baktı, şuna emindi ki Bayan Lee'yi matematik öğretmeni Bay Kang'dan daha çok seviyordu. "Korkmayın öğretmenim. Dişlerinde kan değil çilek reçeli var, zaten elindeki de insan değil, kolları, bacakları ve kafası olan insan şeklinde bir kavanoz."

Bayan Lee gülerek çocuğu onaylayıp hâlâ büyük bir dikkatle resmine gömülen Hoseok'un saçını okşadı. "Hoseok, senin resmin nasıl gidiyor tatlım." Kızıl saçlı küçük öğretmeninin kendine seslenmesiyle sıradan kalkıp önündeki renklerin dans ettiği kağıdını açığa çıkardığında belini kamburlaştırarak bekledi. Bayan Lee, bu ilk okulda en iyi resim çizen öğrencinin Hoseok olduğunu biliyordu ama kendisi bile böyle güzel bir harmanlama beklemiyordu. "Hoseok-ah, kendini oldukça geliştirmişsin. Teneffüste çıkmadan önce kağıdını bana getirirsen okulun panosuna asabilirim." Fakat Hoseok gözlerini resminden ayırmadana kafasını hayır anlamında salladı. "Bu resmi Jin babama hediye olarak vermek istiyorum Bayan Lee." Resim öğretmeni kafasını anlayışla sallayıp ilerlemeye devam ettiğinde Hoseok önündeki sahil düğünü resmine bakıp mutlulukla gülümsedi.

Aynı okulun bir üst katındaki sınıfta ise somurtan bir adet Yoongi derin bir nefes verdi, bir türlü önündeki Sungdae'yi yenemiyordu. "Sıra sende." Karşısındaki çocuk odaklandığı sırada mırıldandı, Yoongi gözlerini siyah piyonlarda gezdirip dudak büktü, satrançta çok kötü sayılmazdı lakin Sungdae'yi bir türlü yenememesi sinirlerini bozuyordu. Yine de kayıtsız kalarak piyon oynamak yerine küçük parmakları arasına kaleyi alıp oynadı. Fakat Sungdae dudakları arasından küçümser bir ses çıkardı ve Yoongi ne olduğunu anlamadan onun şahını devirdi. "Şah mat Yoongi-shi."

"Her neyse," Yoongi, Sungdae'yi satranç masasında tek başına bırakarak etkinlik sınıfında ilerledi, yapacak bir şey bulamadığı için canı sıkılarak önündeki sıraların birine oturup sıraya yattı. Bugün okula orta dereceli arkadaşı Jongsuk gelmemiş ve Yoongi'yi tek başına bırakmıştı. Aslında Yoongi hayatındaki insanları kademelere ayırmayı severdi; mesela düşük seviyedeki arkadaşları, Sungdae başta olmak üzere, sınıfındaki herkes, orta dereceleri arkadaşları, ki Yoongi'nin üst dereceli arkadaşları olmadığı için Jongsuk ona yakın olan tek arkadaşıydı, sadece Jongsuk, en üst seviyeli arkadaşları ise yoktu. Lakin hayatında en üst seviyenin bile üstünde sevdiği tek kişiler ailesiydi, belki çizgi romansız ve piyanosuz bir hayat geçirir ama ailesiz bir hayat geçirmezdi.

Family |Bangtan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin