Tum tam tıta tum tam..
Tum tam tıta tum tam..
Her vuruşuta şiddetli rüzgarın sesini bastıran davul adeta rüzgara yön veriyordu.. Dolunay vakti Karabulutlar bütün dünyayı karanlığa hapsetmiş. Tepenin başında tek aydınlık davulun ritmiyle dans eden ateşten geliyordu. Iki genç savaşçı bu ateşin başında nöbet tutuyordu..
" İşbara baksana Akata davulunu vurmaya başladı yine. Onun yanında vazifeli olduğumuz için çok şanslıyız."
"hişt.. Bu kadar neşelenme Satılmış, gözünü dört aç. İhtiyar Barkın böyle bir saygı nöbetinde usunu*(1) yitirmiş derler."
Barkın yıllardır obanın delisi olarak görülen meczup bir adamdı. Gençliğinde iyi bir savaşçı olduğu söylenilir fakat ataları andıkları bir nöbet için yıllar önce Akata tarafından götürülmüş obaya tekrar döndüğünde yaralanmış ve aklını yitirmişti. Saygı nöbetine giden gençler onun hikayesiyle diğerlerini korkutur, çoğu tehlikeli bir görev olarak görürdü. Hepsi duydukları sesleri ya da karaltıları abarta abarta anlatırdı. Bu yüzden büyüklerin pek umursamadığı bu görev gençler arasında, efsanelerin yayıldığı tehlikeli ve prestijli bir görev olarak inanılır olmuştu. Namlı savaşçılar olmak isteyen gençler bu görevlere hep gönüllü olurdu. Tabi Satılmış gibi bu efsanelere inanmayanlar da vardı.
"Kam davulunun sesi bile geliyor, Akata yakınlarda başımıza ne gelebilir. Fazla gerilme sabaha kadar atalara algış*(2) biter bizde çadırımıza döneriz. Sen davulun keyfini çıkarmaya bak."
"Eymen ile Kutay geçen sene buraya geldiğinde karanlık ruhların musallat olduğunu anlattılar sabaha kadar, başlarından gitmemişler. dalga geçme ve ciddiye al şu işi."
"Haha.. Ne olursa olsun mezarlık burası. O işe Yaramazlar ateşin oluşturduğu gölgelerden korkmuşlardır"
İki arkadaş beraber büyümüşlerdi, cesur ve iyi savaşçılar olacakları kesindi. Geçen sene birlikte sefere bile katılmışlar Er meydanında düşman öldürerek kendilerini kanıtlamışlardı. İkisi kendini kanıtlama hayaliyle tutuşuyor ve o amaçla sürekli çalışıyorlardı. Tabi hayata bakışları farklıydı.
İkilinin muhabbetini derin bir gök gürültüsü durdurdu. Şiddetli bir yağmur başlamadan önce ilk serpintiler başlamıştı. İkili Akıllarında yankılanan derin bir sesle irkildi.
..Ateşi koruyun. Sönmesine izin vermeyin..
"Buyruk Akata'nın"
Hızla toparlanarak, Kenarda duran odunlarla ateşi beslerken bir yandan geniş deri bir yaygı ile ateşin üzerini kapatmaya çalışıyorlardı. Rüzgar her geçen dakika gücünü arttırıyordu. Yaygının incecik direklerin üzerinde durması mümkün olmuyor hızlanan yağmur işlerini zorlaştırıyordu. Yine de ciddiyetle yaygıyı tutuyor bir yandan ateşi besleyerek vazifelerini yapıyorlardı. Zaman ilerledikçe işleri de zorlaşmaya başlamıştı. Yorgunluklarına rüzgarın hızlanması eklendikçe güçleri azalıyordu.
"İşbara direği destekle devrilmek üzere."
İşbara derhal direğin başına geçerek yaygıyı destekledi.
Rüzgar fırtınaya dönüştükçe Davulun ritmi hızlanıyor daha gür sesler çıkartmaya başlıyordu. Davul ile hava bir mücadeleye girmiş gibi sürekli birbirlerini bastırıyorlardı. İki savaşçının içlerini bir korku ve panik kaplarken elleri hızlanıyordu.
"Evet kesin sabah olunca çadırımıza gideceğiz Satılmış."
"Hayıflanma sadece küçük bir fırtına."
Satılmış sakinliğini korumaya çalışırken İşbara fırtınanın korkusuyla iyice paniklemişti.
"Kötü ruhlar demiştim. Fırtına yaratıp başımıza bela oluyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVCI- 1 HÜMA'NIN GÖLGESİ
FantasyTürk Altay mitolojisinde bir maceraya hazırlanın. Ruhlar ve her türlü iblisin içinde bir bozkır savaşçısı vazifesini arıyor.. Antik zamanda, Mitolojinin köklerinde 20000 yıllık bir hikaye başlıyor.. Avcı Kim? Altın Kitaba Ne Oldu? İblislerin Amacı...