"Odan çok güzel. Ben 2 kardeşimle aynı odada yattığım için pek kendimden bir şeyler ekleyemiyorum."
Konuşurken gözlerimi üzerinden ayıramıyordum. Sanki ilahi bir ses dinliyormuşum da büyülenmişim gibi bakıyordum ona.
"Hey neden öyle bakıyorsun?"
"Şey, ee saçının rengi siyah mı?"
"Evet."
"Çok hoşmuş."
"Teşekkür ederim."
Kalbim deli gibi çarparken balkonun çiçek desenli kapısını gösterdim.
"Kapıyı bile boyamışsın çok güzel."
"Teşekkürler."
Balkondan içeri girdiğinde gülümsedi ve çiçeklere baktı. Balkonum biraz fazla büyüktü. Her çeşitten çiçek bulunuyordu ve ortada bir bank vardı.
Yandaki tutamaça tutunup banka oturdum. Yanıma oturup çiçeklere bakmaya devam etti.
Gözlerini tüm balkonda dolandırıp en son bana baktı ve gülümsedi.
"Senden gelen kokunun ne olduğunu merak ediyordum."
Dedi biraz daha yaklaşıp kokumu içine çektiğinde istemsiz bir şekilde gözlerimi kapattım.
"Çiçek kokusuymuş."
Dedi ve geri çekildi. Gözlerimi açıp ona baktım. Ayağa kalktı ve çiçekleri daha yakından incelemeye başladı.
"Bu çiçek ne çiçeği? Çok hoş görünüyor."
"Sümbül çiçeği, hikayesi de var biliyor musun?"
"Gerçekten mi?"
Dedi neşeli ve heyecanlı bir şekilde. Şirin, küçük bir çocuk gibiydi ve fazlasıyla sevimliydi.
"Hikayelere bayılırım."
Dedi tekrar yanıma oturup beklentiye bana bakmaya başladı. Yandaki mermerin üzerinde duran not defterimi alıp, sümbül çiçeğinin sayfasını açtım.
"Kral Amyklos'un HYAKİNTOS adında güzel bir oğlu vardı. Çok yakışıklı bir delikanlı olduğundan ışık ve güzel sanatların tanrısı APOLLON onun güzelliğine hayran olmuş, ona candan bağlanmıştı. Samimiyetleri ve dostlukları çok ileri gittiğinden boş zamanlarını EUROTAS'ın çiçekli kıyılarında çimenler üstünde disk atmakla geçirirlerdi..."
Gözlerimi not defterinden çekip ona baktım. Beklenti ve merak içinde, dinlemeye devam ediyordu.
"Bir gün yine her zamanki gibi aynı yere gitmişler, akan derenin şırıltısını dinleyerek bu eğlenceli oyunla meşgul oluyorlardı. Fakat başı çelenklerle süslü kelebek kanatlı ve sarışın ZEPHİROS da Apollon gibi, güzel Hyakintos'a gönül vermişti. Onun Apollon'la sıkı fıkı görüşmesini çekemiyor, adeta kıskançlıktan kuduruyordu. Zephiros, gemicilerin en sevdiği rüzgar olduğu halde görevini yapmıyor hatta kederinin arttığı dönemlerde gemileri kayalara bile çarptırıyordu."
Onun karşısında nefes almayı bile unutacak duruma geliyorken nasıl okumayı unutmadığımı bilmiyordum.
"İşte Hyakinthos'a hastalık derecesinde bağlanan Zephiros fırsattan yararlanarak, Apollon'un diski Hyakinthos'a attığı sırada bir hareketiyle diskin yolunu şaşırttı ve delikanlının kafasına çarptırdı. Zavallı Hyakinthos hemen yere yığıldı. Kafası patlamış, ağzından burnundan durmadan kan geliyordu.Bu felaket karşısında Apollon kalbinden vuruldu. Deli divane oldu.Apollon hemen sağlık tanrısı ASKLEPİOS'u çağırdı ve ona en etkili ilaçları koymasını söyledi. Fakat ne yazık ki ilaçlar işe yaramadı ve Hyakinthos can verdi."
Üzgün bir şekilde yere baktı. Kaşları havaya kalkmış ve dudakları hafif büzülmüştü.
"Öldü mü yani?"
Dediğinde kafamı sallamakla yetinmiş, hikayeyi okumaya devam etmiştim.
"Kederinden ne yapacağını bilemeyen yaz mevsiminin kızgın tanrısı şöyle bağırdı:-Ey sevgili çocuk, ölüyorsun, senin taze ve güzel gençliğini ben kendi ellerimle yıktım, yok ettim. Madem ki ben seninle mezara, yer altına gelemiyorum, madem ki benim yerim göklerdedir, istiyorum ki seni kendim gibi bir ölümsüz yapayım. İstiyorum ki seni, neşeli ve kudretli olduğum zamanlarda görebileyim, ışıklarımla seni okşayayım, koklayayım. Onun için seni çiçek yapacağım. Sen yaşayacaksın. Ben dünyaya yaklaştığım ve ilkbahar kara kışı bozguna uğrattığı zaman sen topraktan baş kaldıracak fışkıracaksın...Apollon bu sözleri söyledikten sonra Hyakinthos'un kanının düştüğü yerden bizim SÜMBÜL dediğimiz çiçek fışkırır boy verir..."
Büyülenmiş bir şekilde köşede duran sümbül çiçeğine sonra da bana baktı. Eliyle çiçeği işaret edip konuştu.
"Şimdi o, Hyakinthos mu?"
"Uzaktan akrabası falan oluyor sanırım."
Dediğimde gülmüştü. Ben de gülüp yere baktım. Dünyanın en şanslı insanı olabilirdim. Aşık olduğum insanın yanında olmak büyük bir şans ve mutluluk sebebiydi.
Hislerimi henüz öğrenememiş olsa bile buraya gelmesi ve yanımda oturması, yıllardır benden nefret eden ve kötü yanlarını gösteren kaderin artık bana karşı biraz da olsa güleceği ve iyi yanlarını göstereceği anlamına gelmesini diledim.
--
Tek bölüme sığabilecek şeyi 3 bölüme böldüm ehesjsmsnsms
Ama 3.yü daha yazmadım.
Sizi seviyorm 💙💙💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kokusu(Gay)
Short StoryHakan: Seni kim sever sanıyorsun? Hakan: Benden başka kim sever seni? Hakan: Gerçekten inanıyor musun başka seçeneğin olduğuna? 08.06.19