21:43
"Anne arkadaşıma gidiyorum ben." gülümsemeye çalıştı. Şirin olmaya çalışıyordu.
"Senin arkadaşın mı var?" [Bayan Oh, ne yapıyorsunuz? Füze atsaydınız?]
Sehun annesine homurdanarak "Benim arkadaşım var anne. Hem de hiç tahmin edemeyeceğin kadar çok. Şimdi izin verirsen çıkmam lazım." dedi ve kapıyı çarpıp çıktı evden. Sanki bu zamana kadar çok ilgilenmişti de onun hakkında yorum yapabiliyordu. Her ne kadar maddi destek alsa da manevi değer görmüyordu ailesinden. Babası, hayallerini bırakmasını istemişti.
Sevgilim: Geliyor musun?
Ufaklık: Evet, geliyorum.
Sevgilim: Bekliyorum.
(Görüldü) ✓✓
Sehun telefonu cebine sokup arabaya attı kendini. Derin bir nefes alıp kontağı çalıştırdı. Kalbi deli gibi atıyordu. Annesiyle, akrabalarıyla ve okul çevresinde konuşmayı başaramamıştı bugüne kadar. Kendi bilinmeyen dünyasının içinde ne olup bittiğini anlayan olmamıştı çünkü. Düşünceleri, dalından kopmuş bir yaprak misali gecenin karanlığında ilerliyor. Öyle bitkin bakıyordu ki boşluğa, bıkmıştı belki yıllardır bakan gözler. Hafifçe kıstı gözlerini karşı arabanın farına bakmaya çalıştı. Göz yaşlarının rengine bakmıyor, yüreğindeki fırtınaları durmuyor. Luhan dışında hiç bir şeye anlam veremiyordu. Trafik lambası kırmızı rengini gösterirken, arabanın camında oluşmuş buğuya HunHan yazdı. Baktı ve gülümsedi. Uzun zamandır bu kadar mutlu olmamıştı yaptığı şeyden, bir çocuk gibi ellerini çırptı. Arkadan gelen korna sesini kulakları işitince yutkundu ve gaza bastı. Vücuduna hafif bir sıcaklık gelmiş, Luhan'ın evine yaklaşınca tüm hücrelerine yayılmıştı. Arabayı uygun bir yere park etti ve indi usulca. Bahçenin içine girdi ve yeşil çimlerden yapılmış yoldan evin kapısına doğru ilerledi. Adımları yavaş, teni soğuk ve soluktu. Kurumuş dudaklarını ıslattı ve zile bastı.
Luhan gülümseyerek kapıyı açtığında Sehun'un soluk yüzünü görünce panikledi.
"Hun? İyi misin ufaklık?" endişeyle baktı.
Sehun dudağını sağa kıvırarak güldü. Bütün gülümsemesi yüzüne yayılınca kahkaha attı.
"Ufaklık?" kapıyı kapattı ve Luhan'ı duvara yapıştırıp boynuna gömüldü. Kokusunu içine çekmeyi özlemişti. Ellerini Luhan'ın beline götürdü ve sımsıkı sardı.
"S-Sehun ben hâlâ nasıl olduğunu merak ediyorum."
Başını gömdüğü boyundan yukarı kaldırdı ve gözlerini sevdiği adamın gözlerine dikerek konuştu.
"İyiyim sevgilim, sen yanımdasın çünkü. Hmm neredeymiş bakalım?" gülerek etrafa bakındı.
"Kim nerede Hun?" deli gibi salona bakınan sevgilisinin kolunu tuttu.
"Hani vardı ya kadın? Nerede?"
Luhan kendini kurtarıp salondaki uzun koltuğa oturdu.
"Sen geleceksin diye kadını gönderdim. Aptal değilim tatlım."
"Sen var ya. Lu, bak beni delirtme. Gerçekten evde biri yoktu değil mi?"
"Bilmem belki de..."
Sehun, Luhan'ı birden kendine çekti ve dudaklarına yapıştı. Bir eliyle belini sıkıyor diğer eliyle de usulca saçlarını karıştırıyordu. Kısa olan dengesini sağlayamadı ve koltuğa dayadığı bileği kaydı. Uyuştuğunu fark etti, elini Sehun'un bacağına koydu ve öpüşlerine karşılık verdi. Öğretmen gözlerini kapatıyor, öğrencisi kirpiklerinin her bir detayını atlamadan izliyordu. Luhan bu şehvete dayanamadı ve Sehun'un kucağına oturup sürtünmeye başladı. Bedenleri birbirine o kadar uyuyordu ki en durgun hallerinde bile dans ediyor gibiydiler. Arada inleyen Luhan'ın göğsünü okşuyordu Hun. Elini beyaz gömleğinin arasından sokup göğüs ucunu sıkıp bıraktı. Yazdıklarının aksine ürkekti vücudu Luhan'ın. Öpüştükleri sırada Sehun kendini çekti, gözü kapalı ve ağzı açık kalan adama bakıp gülümsedi. Hâlâ Sehun'un dudaklarını bekliyordu.
"Ihmm Hun."
Kaşlarını çattı ve gözleri kapalı şekilde beklemeye devam etti.
"Devam edersek iyi şeyler olmayabilir Lu. En azından senin için." kahkaha attı ve sevdiği adamı kucağından indirip mutfağa doğru ilerledi.
"Ne? Ciddi misin sen? Keşke kadını yollamasaydım."
Kollarını birbirinde birleştirip öylece oturdu. Hun aldırış etmeyip dolaptan yiyecek bir şeyler çıkardı. Çilekli süt gözüne çarpınca duraksadı.
"Sen de mi çilekli süt seviyorsun?"
"Evet, bayılırım."
"Hayır sevmediğini biliyorum Luhan. Kimin bu?"
"Üzümünü ye, bağını sorma. İç işte."
Sehun kaşlarını çattı ve sütü çöpe attı.
"Bozuk bu."
"Daha bugün aldım senin için. Tarihi mi geçmiş?"
Luhan tek kaşını kaldırarak ayaklandı ve çöpün içinden sütü alıp tarihine baktı.
"Seni kıskanç böcek. Kadın falan yoktu evde aptal."
Kapı çalınca ikisi de aynı yere yöneldi.
"Kadın mı geldi acaba?"
Bilmem Sehun. Kadın mı geldi? :D Güzel yerde kestim. Teşekkürler. :)