Yorucu bir konserin ardından bütün üyeler otele gitmiş güzelce yemek yedikten sonra dinlenmişler ve odalarına çekilmişlerdi. SeokJin bütün üyelerin odalarına gidip her zaman yaptığı gibi kardeşlerini son bir kez kontrol ediyordu. Sıra Namjoon'un odasına gelmişti. Kapısı hafif aralıklı kaldığı için önce o aralıktan bakmıştı. Elinde telefon uyuya kalmıştı Joon. Jin sessiz bir şekilde odaya girdi, Joon'un elinde ki telefonu yavaşça alıp yatağının hemen yanında ki kahverengi orta boyda olan bir sehpaya bıraktı, üstünü güzelce örtüp gülümseyerek ona uzun uzun baktı. Son bir kez baktı platoniğine, yavaş bir şekilde eğilerek dudağına uzun bir buse konduruyorken Namjoon o güzel rüyasından uyandı...
Ay bütün güzelliğini güneşe devretmiş, etraf ise kuşların o güzel sesleri ile şenleniyordu adeta. Bütün üyeler hızlı bir şekilde kahvaltılarını yapıp şirkete gitmek için özel araçlarına binmişlerdi, Joonie ise yine her zaman ki gibi arabanın cam kenarına oturmuş, kulağında kulaklık ile müzik dinliyor, bir yandan da hayaller aleminde geziniyordu. Bazen göz göze geliyorlardı. Ama bu bile onun yarım saatlik bir hayal kurmasına yetiyordu. Joonie ne ara bu kadar büyümüştü ve aşık olmuştu ? Daha doğrusunu sormak gerekirse,
Büyüdüğü için mi aşık olurdu insan ? Yoksa aslında büyüdüğü zaman mı anlardı aşkı ?
Kafasında o kadar çok soru vardı ki birini cevaplasa diğerine cevap bulamıyordu, ama şu sıralar istediği tek bir şey vardı o da sadece onu düşünmek, gerçek olmayacağını bildiği halde hayaller kurup o anın mutluluğunu yaşamak. Bunca zaman sonra hayalleri sayesinde bile olsa da mutlu olmaya ihtiyacı vardı, onu ayakta tutan özel şeylerden birisiydi bu çünkü. Korktuğu tek bir şey vardı. Ya cesaretlenemezse ? Ya ona hiç aşık olduğunu söyleyemezse ? Zaman çok geçmeden söylemek istiyordu aslında ama bunu başarabileceğinden bile emin değildi ay çocuğu...
***
Ertesi gün akşam yurtta sadece ve Jin ile Namjoon kalmıştı. Yatağından buzdolabına doğru bira almak için kalkan Joonie Jin e de sormayı ihmal etmedi.
" Hyung sen de bira ister misin ? "
" İsterriim "
Elinde iki bira getiren Joonie uzun zaman sonra onunla ilk kez baş başa içeceği ve tek kaldığı için hem mutlu hem de gergindi, çok fazla içip kötü şeyler söylemekten daha doğrusu şuan hazır olmadığı için içinde tuttuğu platonikliğini içkinin fazla dozuna aldanıp söylemekten korkuyordu. Ama kendine söz vermişti. Fazla içmeyecekti. Yalnızca 1 kutu.
Yaklaşık bir saat sonra kendisinin başına gelmesinden korkan şey SeokJinin başına gelmişti..
( Sarhoş olduğundan dolayı bir türlü yerinde düzgün bir şekilde duramayan Jin in bu halleri Namjoon a çok sevimli geliyor aynı zaman da onu tutmaya çalışıyordu )
Namjoon Jin i tam yatağına doğru yatırırken Jin ani bir haraket ile Namjoonu yatırdı. Namjoon neye uğradını anlamamış, şaşkın bir şekilde üstünde duran Jin e doğru bakıyordu. Ve tabi bu sırada kalbi götünde atmaya devam ediyordu. Jin uzun bir süre Namjoon a baktı ve ;
" Çok güzelsin " dedi .
Namjoon Jin in sarhoş olduğunu ve sabah uyandığı zaman bunların hiç birini hatırlamaz düşüncesiyle Jin i yavaşça kendine çekip o güzel dolgun dudaklarına uzun bir buse kondurdu ve birden Joon vücunda o soğuk ellerin tenine deymesine izin verdi. Yavaş yavaş tişörtler çıktı daha sonra da pantolonlar derken sevişmek için bir temel atmış oldular. Birbirlerini 5 yıldır görmemiş sevgililer gibi delicesine öpüşüyor, tenlerinin birbirine olan teması ile sevişmeleri daha çok alevleniyordu. Sanki ikisi yıllardır bu anı bekliyor gibiydi. Yaklaşık 1 saat süren ateşli sevişmenin ardından ikisi de fazlasıyla yorulmuştu. Üstünü giyinir giyinmez kendini yatağa attıktan beş dakika sonra uyuya kalmıştı Jin. Joonie de yere attığı kıyafetleri giyip son kez platoniğinin dudaklarına değdirdi kendi dudaklarını ve gözünden düşen yaş onun yanaklarına düştü. Baş parmağı ile Jin in yanağında ki gözyaşını sildikten sonra odasının kapısını sessiz bir şekilde kapatıp kendi odasına gitti ve tam o sıra da diğer üyeler gelmişti.
" Bu halin ne hyung ? Çok üzgün görünüyorsun, senin için endişeleniyorum. "
" Bir sorun yok Taehyung-ah, sadece birazcık yorgunum o kadar. İyi geceler. "
" Sen öyle diyorsan.. İyi geceler hyung. "
Joonie yatağına uzanır uzanmaz içinde tuttuğu gözyaşlarının yavaşça yanaklarından narin bir şekilde süzülmesine izin verdi. Sabah kalktığında Jin in bir şey hatırlamayacak olması kalbinde bir burukluğa sebep olurken bir yandan da sevindiriyordu. Jin bunu hatırlarsa ikisi birbirinin yüzüne nasıl bakardı ? Sonuçta platonik olan taraf Namjoondu ya da en azından o öyle sanıyordu.
Sabah olmuş, güneş heryeri aydınlatıyordu. Yüzünü yıkamak için lavaboya giden namjoon kahvaltı hazırlayan ve gayet iyi hisseden Jin i görür.
" Günaaydın Namjoon-ah "
" Günaydınn hyung "
Anlaşılan Jin tam da düşündüğü gibi hiçbir şey hatırlamıyordu. Bir nebze de olsa bu Namjoon un rahatlamasına sebep olmuştu. Bütün üyeler güzel bir şekilde kahvaltılarını yaptıktan sonra Namjoon her zaman ki gibi yürüyüşe çıkmış, aynı zaman da da kulağına taktığı kulaklık ile müzik dinlerken platoniği olduğu o adamın güzel sesi ile kutsanıyordu adeta. Dün yaşadıkları şeyi düşünmeden edemiyordu. Rüya gibiydi. Ama bir yandan da hiç öyle bir şey olmamış gibi davranmak kendisine ve Jin e yapılan bir ihanet gibi geliyordu. Eve döndüğünde Jin ona selam verip Namjoonun gerginliğinin beş katına çıkmasına sebebiyet verecek bir soru sormuştu.
" Dün içtikten sonra saçma şeyler söyledim mi veya yaptım mı Namjoon-ah ? Hiçbir şey hatırlamıyorum çünkü. "
" Hayır, yatağına gitmene yardım ettim. Yerinde durman sarhoşken bir muzice olurdu " (gülümser)
(elini kalbine götürerek derin bir oh çekerr)
" Ohh ! Rahatladıımmm. " (ve aynı şekilde sıcak bir gülmseme verir Namjoona )
Belli ki SeokJin in de içinde tuttuğu ama söyleyemediği şeyler vardı. Tıpkı Namjoon gibi. Yoksa bu denli rahatlamış hissetmesinin başka ne gibi bir sebebi olabilirdi ki ?
![](https://img.wattpad.com/cover/162271090-288-k441435.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik | Namjin
Fiksi Penggemar" Birbirlerini sevdiklerinden habersiz bir şekilde yaşayan iki güzel adamın hikayesi "