-8-

327 40 10
                                    


✨✨✨Let it goo✨✨✨✨ Let it GOO✨✨✨✨

Zilin çalmasıyla tedirgin adımlarla kapıya yöneldi.

"Kim o?"

"Benim Tae."

"Hoşgeldin."

Taehyung küçük bir baş selamı vererek elindeki poşeti Hoseok'a uzattı.

"Sana bir şey getirdim."

"Bu ne?"

Hoseok şaşkın ve meraklı bakışlarla poşetin içindeki bereye bakıyordu. Kafasını kaldırdığında göz göze geldiler. Konuşmak istedi ama şaşkındı. Ondan böyle bir hareket beklemiyordu.

"Sen mesaj attıktan sonra birisi bulmuş da bana söyledi de bende sana getireyim dedim."

Hoseok anladım dercesine kafasını salladı ama karşısında duran çocuğun dudakları sanki başka bir şey söylemek istiyordu.

"İçecek ve yiyecek bir şey ister misin? Yoksa direk provaya mı geçelim?"

"Direk provaya geçelim."

"Ben yinede bir şeyler hazırlamıştım. Onları getireyim."

-Yaklaşık yarım saat sonra-

"Hoseokcum bak azıcık prenses edasıyla söylemen gerekiyor."

"Hosokocom bok ozocok pronsos odosoylo soylomon gorokoyor. Daha önce prenses olmadım hiç. Madem sen çok biliyorsun sen bu karakter ol o zaman."

"Hayır ben uke olmam.

"N-ne ukesi be?" öksürüklerinin arasından söylemeye çalışmıştı. Nerden çıkmıştı şimdi bu konu. Hem ukelik ve semelik mi kalmıştı artık.

Taehyung arkasına yaslanarak
"Senaryo öyle ama ben napıyım." demişti.

Hoseok utangaçlıkla gözlerini devirmişti.
"Öhm. Hadi hadi şurayı yeniden alalım."

"Lordum siz onun kusuruna bakmayın. O pek misafirperver biri değildir."

"Misafir? Ben ne zamandan beri bu sarayda misafir konumundayım peki?"

"Hayır hayır. Beni yanlış anlıyorsunuz. Lakin onlar bizi anlamayacaklardır. Gecenin üçünde ikimizinde bedenlerinin köprüde sallanmasını istemiyorum."

-yaklaşık bir saat daha sonra-

"Taehyung azcık mola mı versek? Bu gidişle yakında kılıç ve romantizm kusacağım da."

"Olur olur. Ben bir lavobaya gideyim."

"İlerde solda."

Taehyung yaklaşık bir on dakika sonra salona giriş yapmıştı. Tuvaletteyken telefona oynadığı oyuna dalmış zamanı fark etmemişti. Salona girdiğinde karşısında beklemediği bir manzarayla karşılaşmıştı. Hoseok koltukta büzülmüş bir şekilde suratında telefona uyuyakalmıştı. Bir süre ayakta durup ne yapacağını bilemedi. Zaten en başından beri bilemiyordu.

Eşyalarını sessizce toplamaya başladı. Sessizce çekip gitmek istemiyordu. Küçük bir kağıt koparıp not yazdı. Sırt çantasını sırtına taktığında gözü koltuktaki manzaraya bir kere daha takıldı. Sakince suratından telefonu aldı. Etrafta üstüne örtebileceği bir şey aradı ama bulamadı. Odasına girip özel alanını ihlal etmek istemiyordu. Mont askılığındaki bütün montları alıp yavaşça üstüne örttü. Sonra not kağıdına bir şeyler daha karalayıp dışarı çıktı.

Hoseok sabah alarmın o çirkin sesiyle gözlerini araladı. Üstündeki on ton ağırlığı kenara kaydırdı ve durdu. En son tuvaletteki Taehyung'un çıkmasını bekliyordu. Eliyle başını ovarken düşündü uyuyakalmıştı. Ayağa kalkacakken gözü sehpadaki nota takıldı.

< Seni uyandırmak istemedim. Merak etme evden bir şeyini çalmadım..
Üstüne örtecek bir battaniye aradım fakat odana girmek istemedim. Montlar için üzgünüm. -Tae >

 -Tae >

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Bonus-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Bonus-

-Bonus-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
2Prince | VHOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin